Endüstri Radyo’da Dr. Cüneyt Dirican’ın hazırlayıp sunduğu KOBİ’lerin Koçu, Finans Doktoru programının bu bölümünde eğitmen ve danışman Ercan Telci satış dünyasını ve dinamiklerini yorumladı. 

Satışın tarihini anlatabilir misiniz?

Hayatın özü nasıl ki Sümerlerde başlıyorsa, satışta Sümerlerde başlıyor. Yani M.Ö.7000 yıl öncesine gidiyor satışın tarihi. Dünyanın en eski mesleği satıştır ve bu satış takas ile değiş tokuş ile başlıyor. Sümerler de takas yaptıkları malları kayıt altına almışlar bunları biz gözlemliyoruz. Daha sonra Asurlu tüccarlar ilk pazar yerlerini kuran ve satıcılığı başlatan topluluklar olmuşlar. Anadolu topraklarına geldiğimizde Selçuklularla ve ardından Osmanlı’da Fatih Sultan Mehmet ile devam ediyor. Fatih Sultan Mehmet 1461'de Kapalıçarşı'yı kuruyor. 

Satış nasıl başlar nerede biter?

Satış dünyanın en zor işi de olabilir eğer istemsiz ve hedefsiz çalışırsanız ve dünyanın en kolay işi olabilir kurallarına göre ve doğru yaparsanız. Satışı birçok kişi bir malın alınıp satılması olarak ifade ediyor. Oysaki bu kadar basit değil.
Satışların artmamasının en temel sebebi potansiyel müşteri aramamaktır. Bir konuda çok iyi olursa insan, mutlu mesut yaşar iş hayatımızda. Satış, pazarlama, markalaşma, esnaflık gibi alanları çok iyi bilmeliyiz. Global düşünüp, yerel davranmalıyız. Satış insanlara bir hizmet, yardım etme işidir. 

İyi satışçı ve kötü satışçı arasındaki farklı nasıl oluşur?

İyi bir satışçı kurumsal, sektörel, kültürel, kişisel ve esnaf ceketini iyi giymelidir. Çok iyi bir ekonomist, pazarlamacı, matematikçi, psikolog olmalıdır. Yenilik iyi bir satıcıda olmazsa olmaz bir etkendir. Kitap okumuyoruz, kendimizi geliştiremiyoruz ve iyi bir hocanın yakasından tutmuyoruz. Bunlar kötü satışçı olmak için bir nedendir. Satışçıların en kötü özelliği motive edilmeyi beklemeleridir. Oysaki insanın kurtuluşu kendi ellerindedir. 

Bugün artık ekmek aslanın ağzında değil. Kendimizi geliştirmezsek yok oluyoruz. Rahmetli Özkan Kaymak hocam şöyle demişti; dünya dijitale gidiyor bizde öğrenmek zorundayız ama o tüccarlığı da unutmayacağız. Satış denilen şey beş duyu organıyla kendine dokunmaktır. Dünyanın gittiği yöne gitmek zorundayız.