Alina Şanlı’nın hazırlayıp sunduğu Duymayan Kalmasın programının bu bölümünde Can Academy Finans Danışman ve Akademisyen İbrahim Can konuk oldu. Can, finans ve yönetim danışmanlığı üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Bir şirketin kuruluş aşamasında hangi kaynakların, sermayelerin koyulacağının kararlaştırılması; şirket amacının ve hedeflerinin belirlenmesinin önemine dikkat çeken Can, tüm bunların bir katma değere dönüştürülmesinin yönetim biliminde önemli olduğunu kaydetti.  Bireysel, ekonomik ya da sosyal her ilişkide yönetim danışmanlığının uygulanabileceğini belirten Can, sürecin devamlılığı, sürdürülebilirliği ve sürece olumlu katkı açısından önemli bir faktör olduğunu ifade etti.

“KAR ETMEK TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL”

Geleneksel yöntemlerle iş yapmaya devam eden işletmeler rekabet sahnesinden silinecekler sözünü hatırlatarak değerlendirmesine devam eden Can, sürdürülebilirliğin sosyal, çevresel ve ekonomik olmak üzere 3 boyutu olduğunu kaydetti. Bir işletmenin kuruluşundaki temel amaç nedir sorusu kişilere sorulduğunda kar etmek cevabının geleceğini söyleyen Can, “Günümüzde sürdürülebilirlik felsefesinde kar etmek tek başına bir değer olarak görülmüyor. Şirketler kar ederken de iflas edebilirler. Özellikle ülkemize satış ve kar oranı üzerinden konuşmak gereklidir ancak yeterli değildir.” dedi. 

“YANLIŞ DÜŞÜNCELERE KAPILMAMAK GEREKİYOR”

Şirketlerin konkordato talebinde bulunursa borç ödemekten kurtulurum gibi yanlış bir düşüncesinin olduğunu belirten Can, bunun hukukta aldatma denilen duruma denk geldiğini belirtti. Can,”Hakkında iflas kararı verilmiş bir şirketin böyle hukuk dışı yollara başvurduğu ve kötü niyetle mal kaçırdığı, muhasebe hilesi yaptığı ve finansal bir şekilde yolsuzluğa bulaşması taksirli iflas suçu dediğimiz ceza hukukunda olan ciddi bir suçla ilişkilendirilebilir.” dedi. Can, şirketlerin birilerinin tavsiyesi ile değil yönetim danışmanlarının çözümleri ile dikkatli bir şekilde karar vermeleri gerektiğini sözlerine ekledi.