Dr. Cüneyt Dirican’ın ST Endüstri Radyoda hazırlayıp sunduğu KOBİ’lerin Koçu, Finans Doktoru programına klinik psikolog Dr. Öğr. Üyesi Serap Altekin konuk oldu. Alptekin, pandemi ve yeni normalin psikolojik etkileri üzerine bilgiler verdi.

“YAŞAMSAL KAYGILAR ARTTI”

Çalışma hayatını, özellikle son yıllarda genç nüfusun artması ile birlikte rekabet ortamının da arttığı bir yer olarak tanımlayan Altekin, bir işe girmenin ve o işte kalıcı olmanın zorlaştığını bununla birlikte rekabetinde arttığını belirtti. Altekin, “Yaşamsal kaygılar, geçim sıkıntıları toplumun çok büyük kısmını etkileyen bir gerçeklik. Politik belirsizlikler, ekonomik krizler o kadar sıklıkla oldu ki son yıllarda, intiharları tetikleyen önemli bir ekonomik sosyolojik faktör olarak biz bunu tartışmaya başladık.” dedi.

“YOĞUN MESAİ SAATLERİ STRES NEDENİ”

Çalışanların stres deneyimine bağlı olarak yaşadıkları sorunlara değinen Altekin sözlerine şöyle devam etti. “Kurumsal çalışan, beyaz yakalı insanların en büyük şikayetleri sabahın erken saatlerinden çoğunlukla akşamın geç saatlerine kadar süren bir iş yoğunluğunun olması. İstanbul Ankara gibi büyük şehirlerde yaşayan insanlar sadece mesai yoğunluğuyla da kalmıyor. Gidiş ve geliş trafiği, toplu taşıma araçları gibi etkenlerin her biri stres için bir neden oluşturuyor.” dedi.

Pandeminin görece etkisiyle birlikte Dünya genelinde yavaş yavaş esnek çalışma saatlerine geçildiğini ifade eden Altekin, akıllı cihazlarla birlikte de her an her yerde zihinsel olarak kişilerin işe bağımlı kaldığının altını çizdi. 

İnsanların gün ışığı almayan, havasız plaza ortamlarında çalıştığını belirten Altekin, bu ortamların zaman içinde insanların depresif hissetmesine ve odaklanma problemlerine neden olduğunu da sözlerine ekledi.

“HERKESİN GEMİSİ FARKLI”

Covid-19 ile birlikte beyaz yakalıların bir çoğunun evden çalışma modeline döndüğünü ancak Türkiye’de çalışan herkesin böyle bir avantajının olmadığını dile getiren Altekin,” Herkesle birlikte aynı durumla karşı karşıya olabiliriz ancak herkesin gemisi farklı. Pandemi, adaletsizlikleri, ekonomik eşitsizlikleri gün yüzüne çıkaran bir süreç oldu. “ dedi.

Toplumsal cinsiyet açısından değerlendirmede bulunan Altekin,”Kadınlar üzerinde tükenmişlik, iş yükü, yorgunluk arttı. Kadınlar hem annelik hem iş sorumluluğu hem de evdeki düzenin sorumluluğu ile birlikte daha çok yıprandı. Bu süreçlerle birlikte aile içinde çatışmalar başladı.” dedi.

Pandemi sürecinin belirsizliğinin insanlarda korku ve kaygı duygusu yarattığını ifade eden Altekin, sürecin mavi yakalı işçiler için daha zorlayıcı olduğunu belirtirken, insanların hayatında sağlıksal risk oluştuğunu da sözlerine ekledi.