ST Endüstri Radyoda Çetin Ünsalan’ın hazırlayıp sunduğu Reel Piyasalar programının bu bölümünde İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Bölümü Araştırma Görevlisi Dr. Mürsel Haspulat konuk oldu. Haspulat, sanal gerçeklik teknolojisinin eğitime entegre edilmesi gerektiğinin önemini vurguladı. 
 

“FİKRİN SAHİBİ, YAZILIMCISI, MÜHENDİSİ TÜRK”

Ben bir inovasyon dersi almıştım 5. sınıfta orada şundan bahsediyordu; bir sorun gördüğünüzde onu daha kolay nasıl çözeriz diye düşünüp bunu yenilikçi bir şekilde sunarsanız bu projeye dönüşür, devamında ürüne bile dönüşebilir. Bunu öğrenci iken çok anlamıyorsunuz. Buradan hareketle bizim dönemin tıp mezunu anketlerine baktığımızda ilginç sonuçlar ortaya çıktı.Yeni mezun olmuş genç doktorlar sizde yaşanan kalp ağrısına, göğüs ağrısına acilde müdahale edemeyebiliyor. 150'den fazlası yetersiz hissediyor kendini şeklinde sonuçlar vardı. 

Amerika'da 200 - 350 bin hasta dünyada 700.000 hasta yılda tıbbi hatalardan dolayı hayatını kaybediyor. İnsan hayatının işin içinde olduğu bir mevzu da kabul edilecek bir şey değil. Bunun üzerine ne yapabiliriz diye düşünmeye başladık. 2016'da İTÜ'den bilgisayar mühendisi bir arkadaşım laboratuvar kurmuştu ve oyun üretecek ama artırılmış karma gerçeklik gözlüğü boşta duruyordu. Ben şöyle bir fikir söyledim; biz hastaları holographic olarak dizayn edelim, ameliyatında işlemlerini, o süreci oyun gibi öğrencilere yaşatalım çünkü geleneksel tıpta yeteri kadar hasta çeşitliliği olmayan birçok fakülte var. Her fakülteye böyle bir laboratuvar kurarsak öğrenciler hastaları muayene etmiş gibi mezun olur. Bunu projelendirdik ve TÜBİTAK başvurumuzu yaptık. 2017'de sonuçlandı, bireysel genç girişimciler projesi.  Türkiye'de sanal gerçeklik laboratuvarı vardı ancak arttırılmış ve karma gerçeklik laboratuvarı yoktu. 2017 yılında İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesinde açılmış oldu.

“BİR HASTANIN YAŞAMASI BİLE PROJENİN BAŞARISIDIR”

Burada artırılmış gerçeklik ve karma gerçeklik gözlüğü kullanıyoruz. Olay bir hasta ve bir gözlükte aslına bakarsanız. Bu nasıl yapılıyor dersek, hologramın içine bizim gerçek hasta verilerinden muayene bulguları koyuyoruz. Örneğin; bir hastanın sırtını dinlediğinizde orada bir arayüz oluyor, hastanın sırtında dinleyeceğiniz noktanın arayüzü bu.  Karşınızda hologram hasta var, orada hastanın gerçek sırt sesini duyuyorsunuz. Sims oyunu gibi hastayı yönlendiriyorsunuz çünkü doğru tanı koymada ve sesi dinlemede hastanın belirli pozisyonlarda olması gerekir. Adım adım algoritma yerleştirildi öğrenci doğru şekilde zamanı kullanıp doğru testleri isteyip devamında da işlemi tamamlıyor. Bunun sonucunda da performans analizi alıyor.  Böylece yanlış yaptığı basamakları da görebiliyor.  Burada önemli olan zaten bu motor becerilerini kazanmak çünkü Türkiye’de çoğu yerde doktora ortalama 5 dakika muayene zamanı düşüyor. Dolayısıyla bu kısa sürede doğru tanımı koymak, tedavi uygulamak cidden çok zor. Bu bilişsel yeteneği ve beceriyi özellikle acil vakalarda kazandırmak büyük bir yaşamın kazancına vesile olacaktır. Bir hastanın yaşamı bile zaten projenin başarısıdır bizim için.

“SANAL GERÇEKLİK TEKNOLOJİSİNİ EĞİTİME ENTEGRE ETMELİYİZ”

Pandemi süreciyle birlikte kişilerin artık eğitimlerini bireysel olarak geliştirmesi gerektiğinin farkına vardık. Herkesin topluca bir arada bulunup eğitim alamayacağını ve herkesin aynı hastayı bazen görmeme ihtimalinin bile olduğunu anladık. Uygulamalı dersler bu süreçte sekteye uğradı. Hal böyle olunca bir sanal platform kurup öğrencilerin yavaş yavaş sanal ortama geçmesi gerekiyor.  Umarım her öğrencimize de sanal gerçeklik gözlüğü ya da artırılmış gerçeklik gözlüğü temin edeceğiz. Bunun devamında biz biraz da yapay zeka entegre etmek istiyoruz. Hatta birkaç ana bilim dalı ile iletişim halindeyiz yeni projelerde yapacağız. Toparlayacak olursak; tıp eğitiminde teknolojinin entegrasyonu hızlandı. Bu yeni normal dediğimiz kavram mevcut durumun gerekliliği ile ortaya çıktı. Sanal gerçeklik ve teknolojik laboratuvarların gerekliliği de böylece anlaşılmış oldu.