Hakan Ömer Gider’in hazırlayıp sunduğu Etekteki Taşlar programının bu bölümünde Bahçeşehir Üniversitesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilge Uzun konuk oldu. Bilge, Mindfulness felsefesinin ayrıntılarını ST Endüstri Radyoda anlattı.

Mindfulness, zihnin berraklaştırılması, bilinçli ve yargısız bir şekilde içinde bulunduğumuz ana davet edilmesi olarak tanımlanıyor.  Prof. Dr. Bilge Uzun konuya ilişkin, “İki farklı boyutu var. Birincisi; farkındalık. Beş duyu organımızla dünyayı algılamamız gibi, şimdi ve burada olmak vardır. İçinde bulunduğunuz anda gerçekleşen, okuyup gördüğünüz, duyduğunuz, temas ettiğiniz yerleri fark etmek ve bedenimizle aynı yerde olmak söz konusudur. Diğer boyutunda da değerler, tutum olarak adlandırılır. Genellikle burada da şeffaf kalp, şükran, minnettarlık, cömertlik ve her şeyi olduğu gibi kabul etmek anlamında kullanılır.” açıklamasında bulundu. Ayrıca bu kavramın Budizm temelli olduğu belirtilerek bütün literatüre bu şekilde işlendiği biliniyor.

“OTOMATİK PİLOTTA OLDUĞUMUZ ANLAR VAR” 

Uzun, “Bir de bilincimizin o anda orada olmadığı, her şeyi kütüphaneden aldığı ve otomatik pilotta olduğu zamanlar var. Biz zihnimizde başka şeyler varken, televizyon izlerken, telefonda konuşurken bir şeyler yediğimizde o kaşığı ağzımıza götürmeyi biliyoruz. Örneğin, spor yaparken müzik dinlemeyi tercih edenler vardır ama o sırada müzik dinlemeden kendi bedeninde koşan ile otomatik pilotta olan beden arasında farklar var.  Bilinçli ve yargısız bir şekilde zihnini bedeninde tutarak, anda tutarak koşan kişi hedefine daha kolay ulaşacaktır. “ dedi.

Yetişkinler olarak 21. yüzyılın koşuşturmacasına kendimizi kaptırıp, zamanın hep bir gerisinden ya da ilerisinden gittiğimizi belirten Uzun, “Bir de bunu çocuklarımıza aktarıyoruz. Kaldı ki çocuklar zaten ebeveynlerini kopyalayarak öğrenirler hayatı, biz de bu şekilde onlara anda kalmamayı öğretiyoruz. “ ifadesini kullandı.

“NEFES EN ÖNEMLİ NOKTA”

Mindfulness’in bir yaşam biçimi ve felsefesi olduğunu dile getiren Uzun, zihnin gelecekte veya gelecekte gezinip yeni düşünceler üretmesinin olağan bir durum olduğunun da altını çizdi. Uzun,” Bu süreç zihnimizi eğitmek anlamına geliyor. Bir de tabii ki nefes en önemli noktası. Nefes alarak bedenimizi hissettikçe daha çok anda kalmayı başarabiliyoruz. Bununla ilgili inanılmaz bilimsel bulgular var. Bedenimizdeki bağışıklık sistemimizi, duygu yönetimini güçlendirmesi, öz denetleme becerilerimizi artması, beyin kıvrımlarının güçlenmesi ve kaygının kontrol edilebilmesi gibi birçok alanda faydası görünüyor.” dedi.