Dr. Yıldız Tuğba Kurtuluş Kara’nın hazırlayıp sunduğu Toplum 5.0 programına konuşan Sosyal Girişimci, Şef Ebru Baybara Demir, toplum 5.0’da kadın girişimciliği üzerine Endüstri Radyo’da değerlendirmede bulundu.

Gastronomi dünyasının nobeli sayılan Basque Culinary World Price’da iki yıl üst üste dünyanın en iyi 10 şefi arasına giren ilk ve tek Türk Şef olan Ebru Baybara Demir, arz ve talebi görmek, hayatımızdaki ve çevremizdeki değişimi iyi takip etmek zorundayız diyerek insanları ekonomik olarak ayakta tutabilmek için onların en iyi bildiği işi ekonomiye çevirmek gerektiğini kaydetti.

KADINLARA İSTİHDAM SAĞLANIYOR

Mardin’de hayata geçirdiği tarım projesinin detaylarını paylaşan Demir, Türkiye’de 6 milyon tarım işçisi var ve yüzde 50’sini kadınlar oluşturuyor derken, yaptıkları araştırmada bu oranın 1.2’lik kısmının sosyal güvenlik sistemine kayıtlı olmadığını yani geleneksel aile işçisi olarak kabul edilerek emeklerinin karşılığını alamadıklarını belirtti.

Demir, “Biz tarım projesinde 350 kadınla birlikte çalışıyoruz. Onlar devlet sosyal güvenliklerine kayıtlılar, düzenli olarak maaş almaya başladılar. Bu onların yapmış olduğu işin sürdürülebilir hale getirilmesini sağladı. 1999'da Mardin'e geldiğim zaman ilk araba kullanan kadın bendim. Şimdi sayısız kadın sokakta araba kullanıyor. Dolayısıyla hayat değişiyor.” dedi.

YANLIŞ TARIM UYGULAMALARI

2012 yılından sonra proje için çalışmalara başladığını ve yanlış tarım uygulamaları nedeniyle birçok toprağın, suyun, insanın, doğanın zehirlendiğini söyleyen Demir, “Mezopotamya, tarımın ilk başladığı yer. O da, buğday. Dolayısıyla buğday ile başlamak geldi aklıma. Mardin’in yüksek kesimlerinde, taşlık arazide insanlar elleriyle bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Bu çiftçilerin arasında aradığımız tohumları bulduk. 11 buğday çeşidinin 5’ini bulduk ama en iyi bulduğumuz buğday, dünyanın en iyi buğdayı. Buradan yola çıkarak Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü ile bir çalışma yürüttük. Biz bunun sonucunda 70 kadın çiftçiyi eğiteceğiz ve iyi tarım uygulamaları vereceğiz dediler. Aslında benim istediğim bu değildi, tohumu çoğaltmak istemiştim. Ancak fon alabilmek için kabul ettik.” dedi

GELENEKSEL YÖNTEMLER BİLİNMİYOR

Projeye Suriyeli mültecileri de dahil ettiklerini belirten Demir, “Biz tarımı çok iyi bilen bir toplumuz ancak makineler hayatımıza girdiği andan itibaren her şeyi onlara devretmiş insanlar. Tarımla ilgili çok eski, geleneksel yöntemlere sahip değiliz ama Suriyeli mülteci kadınlar bun yöntemlere hakimler. Ayrıca şu anda 850 metrede su kalmadı. Su kalmadığı için de  bizim en büyük avantajımız, Konya Ovası’nda obrukların yaşandığını biliyoruz. Henüz Mardin ve çevresinde böyle bir şey olmadı. Biz de Dicle ve Fırat’ın ortak havzasını kullanıyoruz. Onlar kullanmadığı için biz alıyoruz sularını. Dolayısıyla susuzlukla birlikte tarımda sıkıntılı bir durumda.” ifadesini kullandı.

440 TON BUĞDAY HASAT EDİLDİ

Demir, Türkiye’nin tatlı su kaynaklarının yüzde 73’ünü tarımda kullandığını söyleyerek, iklim değişikliği ile birlikte tarımdan suyu çekmek gerektiğini belirtti.

Tarım maliyetlerinin yüksek olduğunu söyleyen Demir, tarım projelerini giderek büyüterek geçen hasat zamanında 440 ton buğday aldıklarını ve burada geleneksel yöntemler kullanılarak susuz tarımın nasıl yapılabilir olduğunu amaçladıklarını da sözlerine ekledi.