Eve İş Götürme programına konuk olan Pazarlama Uzmanı ve Kişisel Maka Mentörü Bahar Beşer, covid-19 salgını sürecinde marka yönetimi üzerine Endüstri Radyo’da bilgiler verdi.

Kişisel markayı kişinin kendi yolculuğu olarak tanımlayan Beşer, “Marka yönetimi aslında kişinin kendi elinde. Öncelikle zihniyet değişikliğine gitmemiz gerekiyor. Bunu markalarla yapmaya çalıştığınız zaman daha kolay. Bireylerle birebir çalışmalar yapıldığında egolar ön plana çıkıyor. Kişiler, güçlü ve zayıf yanlarını söylerken, zayıf yanlarını aktarmayı tercih etmiyorlar. İş yapış şeklimizi, düşünme tarzımızı, eksik yanlarımızı tespit etmiş olmamız gerekiyor. Rakiplerle kıyaslandığında hem kişiler hem kurumlar ‘hangi konuda kötüyüm ki’ düşüncesine bürünürler. Bu analizleri yaparken beynimiz bizi olumsuza yöneltiyor ama burada önemli olan iyi yönlerimizi ortaya çıkarmak.” dedi.

KALİTE MARKA OLMAK DEMEK

Marka geçmişten bugüne lüks tüketim olarak algılandı diyen Beşer, “Bir ürünün marka olarak adlandırılabilmesi için pahalıya satılması gerekiyor algısı vardı. Aslında markanın lüks olma hali ile ilgili olmadığını öğrenmiş olduk. Bir ürünün veya hizmetin kalitesinin markalaşması demek tercih edilebilir olması demek.” dedi.
Son 5 yıldır marka kavramının şirketlerin hizmetlerinin tamamına yayılması ve sürdürülebilir, ortak bir yönetim anlayışı olduğunun fark edildiğini belirten Beşer, bu çalışmaların marka denildiğinde itibarı ve karlı bir anlayışı işaret ettiğini vurguladı.

ANADOLU’DA MARKALAŞMADA FARK YARATMAK GEREKİYOR 

Anadolu’da markalaşmanın KOBİ’ler açısından önemi üzerine de değerlendirme yapan Beşer, “Marka, sistemsel ve bütünsel bir yaklaşım ve eski kavramlardan sıyrılarak artık yönetimsel olarak fark yaratmak gerekiyor. Örneğin, müşteri  sadakatini güçlendirme olarak yapılan çalışmalar covid-19 salgını ile daha güçlendi. Büyük şirketler için böyleyken Anadolu’daki birçok KOBİ içinde bu şekilde olmaya başladı.” dedi.

STRATEJİLER DEĞİŞMEYE BAŞLADI

Beşer, covid-19 salgını sürecinde marka yönetimi üzerine ise eski kalıplaşmış büyüme dönemlerinde yapılan marka stratejilerinin değişmeye ve dönüşmeye başladığı açıklamasında bulundu. Beşer,  “Bir markanın sadece müşteriye cevap vermesi yetmiyor. Müşterinin tüm sorunlarını sahiplenmesini istiyoruz. Bir diğer nokta ise müşteri marka dışında çalışanların daha duyarlı olmasını bekliyor. Bu da şirketlerin çalışanlarına yatırım yapması gerektiğini düşündürüyor.” dedi.

Beşer, yeni kuşakların etkileşime ve kaynak kullanımına önem verdiğini belirterek tüketime kaynak israfına dikkat etmek gerektiğini de sözlerine ekledi. Beşer ayrıca, küçük şirketlerin de ayakta kalabilmesi için sürdürülebilir, etkin bir işveren markasının oluşturulması gerektiğini vurguladı.