Son olarak geçtiğimiz yıl yeni bir üretim binası ve binanın otomasyon, lojistik tarafından yatırımlar gerçekleştirilen Esit Elektronik’te aynı zamanda her yıl pazara güncel teknoloji taleplerini karşılayacak 2-3 yeni ürün sunuluyor. Markanın Satış ve Pazarlama Müdürü Hekimoğlu, tüm dünyada akredite bir belgelendirme standardı geliştirilerek sertifika engelinin ortadan kaldırılmasıyla her yıl yeni ülke pazarlarında da rahatlıkla yer alabileceklerini ifade ediyor. 

2017 ve 2018 yılı için Esit Elektronik gündemi ne oldu? Üretim tarafında yatırım konularınız nelerdi?

Biz her yıl belirli yatırımlar gerçekleştiriyoruz. Geçtiğimiz sene içerisinde de daha çok lojistik hızımızı artırmaya yönelik olarak İstanbul merkez fabrikamızda yeni bir bina ve sevkiyata yönelik otomasyon projesini devreye aldık. İstanbul fabrikamızda daha önce de CNC işleme merkezimizi yenilemiştik. Ayrıca 2016 yılı sonunda Ar-Ge merkezi haline gelmiştik. 2016 yılı boyunca aslında çok ciddi imalat geliştirmeleri yapmıştık. 2017 yılında ise üretilen ürünlerin depolanması ve lojistiği – sevkiyatına yönelik alanların genişletilmesi, hızlandırılması ve otomasyon oranının artırılmasına yönelik çalışmalar yaptık. Dolayısı ile bizde her yıl geliştirme çalışmaları sürdürülüyor. 

Hendek fabrikamızda geçtiğimiz yıl düz hat üzerinde seri kantar üretimine geçtik. Eskiden kantarları farklı tezgahlarda istasyon birimleri halinde üretirken geçtiğimiz yıldan itibaren gerçekleştirilen yatırım ile birlikte seri hat modelli üretim gerçekleştirebiliyoruz. Bu sayede de kantar üretim hızımızı artırmış olduk ve en çok satan ürünlerimizin dışında konvansiyonel kantar ürünlerimizde de yeni hatlar oluşturuldu. Hendek fabrikamızdaki iki binayı birleştirip daha geniş bir alan elde etmiş olduk, üretimde. Bu yıl üretim hızlarını ve verimliliğini bir hayli artırdık. Çünkü personel bulmak Hendek bölgesinde oldukça zor hale gelebiliyor. Bu yüzden biz daha az personel ile daha çok üretim yapabileceğimiz üretim modelleri geliştirmeye çalışıyoruz. Geçen yıl burada kaynak konusunda robot yatırımı gerçekleştirmek için bir girişimde bulunduk. Kaynak hızını ve kalitesini artırmak için bir robot yatırımına giriştik, projelendirdik ve bu yıl içerisinde bu fabrikamızda robotlu kaynak sistemine geçeceğiz. Bu yatırım, kaynakta daha fazla hız ve yüksek kalite kazandıracak. 

Depo projenizi tanıyabilir miyiz? Bu yatırım size neler kazandırdı?

Hâlihazırda Oracle tabanlı bir ERP sistemi kullanıyoruz. Yeni lojistik yatırımımızla Barkodlu bir modele geçmiş olduk. Bu sayede sevkiyat hataları, seri numarası hatası, eksik veya yanlış sevkiyat gibi sorunların önüne geçilmiş oldu ve stok hataları neredeyse sıfır oluyor. Sipariş, üretim ve sevkiyat bilgileri doğrulanmadığında mal çıkışı olmuyor. Yine finansal kontrol olmadan da mal çıkışı olmuyor.

Kantar üretiminde otomasyon yatırımı üretimde neler sağlıyor?

Kantarlar büyük üniteler ve bu parçaların tezgahtan tezgaha aktarılması başlı başına bir iş oluyordu ve arada boş bir zaman oluşuyordu. Bu yüzden işçilerin bekledikleri uzun süreler oluyordu. Bu süreleri topladığınızda da bir kantar üretim zamanına ulaşan boş süreler oluşuyordu. Günde yaklaşık 3 kantar üretirken bu yatırımımızla tek vardiyada 2 kantar sayısını geçmeye başladık. Dolayısı ile bu da bize büyük avantajlar sağlamış oldu. Biz burada 25 iş günü çalışıyoruz ve 50 kantar civarında üretimimiz olabiliyor. Yatırımımız sayesinde daha az işçilik ile daha fazla ürün üretebildiğimizi fark ettik. 

2018 yılında Esit Elektronik’in pazara sunduğu iki yeni ürünün teknik özelliklerini öğrenebilir miyiz?

İkisi de kendi segmenti içerisinde çığır açacak nitelikte ürünlerin lansmanını yapıyoruz. Bunların bir tanesi Smart 2 adını verdiğimiz bir tartı indikatörü. Smart 2 indikatörümüz: içinde iki tane dahili röle ve bazı bağlantı çıkışları olan, Wi-Fi veya Bluetooth ile de kablosuz bağlantı imkanı sunan bir indikatör. Kendisine özel IP 68 sınıfında kılıfı ile beraber geliyor ürün. Dolayısı ile her türlü dış mekanda ya da iç mekanda, araç üstü veya cihaz üstü, vinç üstü uygulamalarına uygun bir ürün haline gelmiş oluyor bu kılıf ile… Aynı zamanda kendine ait açı ölçer ile açı değişiminde dijital olarak tartımı düzeltme gibi bir şansınız da oluyor bu sayede. Wi-Fi ya da Bluetooth ile bir PC’ye ya da bir başka elektronik cihaza uzaktan datayı aktarma şansı elde edilmiş oluyor. Bunun için mobil uygulamalarda, taşıt üzerine tartım uygulamalarında veya tank ya da silo tartım gibi uygulamalarda son derece başarılı ve yine yüksek çözünürlüklü bir ürün. Daha önceki Smart ürünümüz vinç ve asansör imalatçıları tarafında yaygın olarak tercih edilen bir ürün olmuştu. Fakat bu yeni ürünümüzde çözünürlük Smart ürünümüze göre 10 kat daha artırıldı. Dolayısı ile hem emniyet unsuru olarak  asansörde ya da vinçte kullanılabileceği gibi, hem de hassas bir tartım işlemi için tartı indikatörü olarak da kullanılabiliyor. En büyük özelliği kompakt, küçük yapılı ve ekonomik olmasına rağmen çok hassas bir tartı aleti olmasını sağlayan güçlü bir prosesöre sahip olması… Şu an bu ürünümüz birçok müşterimizde demo olarak kullanılmaya başlandı. Yavaş yavaş ürün teslimatına da başladık. 

Bir diğer yeni ürünümüz ise Esit CAD dijital yük hücremiz oldu. Her zaman olduğu gibi Esit olarak işin içine bir inovasyon katmadan duramadık. Piyasada dijital yük hücrelerinin analog yük hücrelerine göre herhangi bir ekstra avantajı yok. Sadece analog sinyali içindeki kartta dijitalize eden cihazlar konumunda bu ürünler. Halbuki Esit Elektronik olarak biz cihazımıza çok sayıda ek özellik ekledik. Bu özelliklerin en başta geleni ise Esit CAD yük hücresinin üzerinde, yük hücresinin düz bir konumda olup olmadığını gösteren iki adet led göstergeye sahip olması. Bu led göstergelerin değişen renkleriyle hangi eksende sapma olduğu anlaşılırken, yük hücresinin çalışıp çalışmadığı da uzaktan ledlere bakarak anlaşılabilecek. İkinci bir ek özellik olarak da yük hücresinin içerisindeki açı ölçerle hem kurulumu yaparken doğru açıyı tespit edebiliyoruz, hem de yük hücresinin açı düzeltme faktörünü kullanarak doğru yerleştirilmemiş olan ve açılı olarak konumlandırılan yük hücrelerinin de tartım değerlerini dijital olarak düzeltebiliyoruz. Özellikle taşıt kantarlarında kullanılacak olan bu yük hücreleri, doğru ve hızlı kurulum, ve kalibrasyon konusunda olağanüstü avantajlar sağlıyor. Bu da yine devrim niteliğinde bir ürün oldu tartım yapan markalar için. Örneğin taşıt kantarı gibi bir uygulamada; açıyı düzelterek ek bir cihaza ihtiyaç duyulmadan montajı kolaylaştırması başlı başına bir devrim diyebiliriz.

Dolum ve tartım konusunda en son aldığınız proje talepleri neler oldu?

En son bize gelen kritik projelerden birisi gübre dolumundaki DNA projesiydi. Bu Tarım Bakanlığı ve Ankara’da yer alan bir firmanın üstlendiği bir projeydi. Bu projeye göre; torbanın üretim tarihi, satıldığı yer gibi datalar ile eşleştirilen farklı bir kimyasal maddenin püskürtülmesi ve bu kimyasal maddenin torba içine homojen bir şekilde dağıtılması hedefleniyordu. Bu çalışma için bir cihaz tasarımı yapmamız istendi. Bu konuda bir takım çalışmalar gerçekleştirdik. Bu daha çok ulusal güvenliğe ilişkin bir proje oldu. Biz bu gibi Kamu ve Devlet kaynaklı talepleri oldukça önemsiyoruz ve milli görev olarak azlediyoruz. Teknolojik alt yapımızı, kabiliyetlerimiz ve sahip olduğumuz know-how’ımızı kullanarak kamuya yeni çözümler üretmeye gayret ediyoruz. 

2017 ve 2018 yıllarına baktığımızda yeni yatırımlardan ziyade mevcut fabrikalar içerisinde modernizasyonun, revizyonun veya servis problemleri sebebi ile revize olması gereken servis ihtiyacı olan cihazların ağırlıkta olduğunu görüyoruz. 4-5 yıl önce ise fabrika yatırımının daha fazla olduğunu görüyoruz. Halbuki geçen seneye baktığımızda fabrika yatırımının olmadığını fakat kapasite artışı yatırımlarının artırıldığını gördük. Dolayısı ile ekonomik anlamda Türkiye’de aslında işlerin iyi gittiğini, fakat uzun vadeli stratejiler açısından ise yeni yatırımlar konusunda yatırımcıların daha temkinli davrandığını gözlemledik. Kendi sattığımız ürünlerden de bunu tespit edebiliyoruz. 

Geçen yıl hedeflerimizi yüzde yüzün üzerinde bir başarıyla gerçekleştirdik. Buna mukabil kantar satışlarımızda, Avrupa’nın en büyük kantar üreticisi olmamıza rağmen ciddi bir daralma hissettik. Kantar da bir ticarethanenin ve fabrikanın kapısına kurulan bir ürün. Yani yeni yatırımlar ve işletmeler açıldığı takdirde yeni kantar yatırımları gerçekleştiriliyor. Çünkü yeni bir kantar aldığınızda 15-20 yıl bu ürünleri kullanabiliyorsunuz. Bunlar çok sık değişen ürünler olmadığı için kantar ürünlerinin satışındaki düşüşün yeni yatırımların sayısının azalmasına bağlı olduğunu kendi tecrübelerimizden biliyoruz. Bu yıl da aslında geçen yıldan çok farklı başlamadı. Şu anda kantar sezonunun açılmış olması gerekirken kantar taleplerinin düşük seyrettiğini hissediyoruz. Buna mukabil servis, modernizasyon ve yedek parça talebinin iyi seyrettiğini söyleyebilirim. 

Geçtiğimiz yıl özellikle hangi sektörlerden daha çok talep aldınız?

Silo tartımı, tank tartımı ve üretimde modernizasyon konusunda çok yüksek adetlerde talepler aldık. Tesislerin tartım otomasyonunun modernizasyonu, sensörlerinin ve yük hücrelerinin değişimi konusunda birçok proje gerçekleştirdik. Hatta yük hücresi satışımızın payı ciromuzun içerisinde bir hayli arttı. Dolayısı ile bu yıl da geçen yılın aynı dönemine oranla yük hücresi satışlarımız artarak devam ediyor. Yurtdışı satışları ağırlıkta olan bir marka olarak yurtdışında da son 15 yıllık süreçte bir hayli büyüdüğümüzü söyleyebilirim. Dolayısı ile hem iç piyasadaki haraketlilik, hem de başta Afrika, Ortadoğu ve Türk Cumhuriyetler gibi ülkeler olmak üzere toplam 60 ülkede yurtdışı hacmimizi artırmamız yüzümüzü güldürdü diyebilirim. Bir tek Rusya ile ilgili politik konular halen ihracatımızı olumsuz etkiliyor. Rusya para birimi Ruble’nin dolar karşısında büyük oranda değer kaybetmiş olmasının da oradaki ekonomik durum üzerinde büyük etki yarattığının farkındayız. Ama Rusya ile ticaretimiz istediğimiz seviyeye ulaşamadı, çok düşük seyrediyor. Rusya haricinde geçtiğimiz yıla da bu yıla da ihracatta oldukça iyi seyirde başlamış olduk. 

Tartım alanında yeni yatırım ve yapılanma planlarınız var mıdır?

Biz her yıl ürünlerimizin bazılarını yeniliyoruz. IoT ve Endüstri 4.0 kavramları bizleri git gide daha esnek, kuvvetli ve çok daha fazla bağlantı/iletişim seçenekleri ile donanmış cihazlar üretmeye itiyor. Dolayısı ile biz de mevcut cihazlarımızı yıldan yıla güncellemeyi sürdürüyoruz.  2018 yılı bizim için dijital yük hücrelerinin modellerinin gelişeceği, yeni modellerin çıkacağı ve pazarda daha fazla dijital yük hücresi satışı yapacağımız bir yıl olacak. Bununla beraber yine tartı indikatörlerimizde özellikle elektrik tüketimleri, bağlantı/iletişim opsiyonları açısından komple bir revizyon yapacağımız bir yıl olacak. 

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?

Türk sanayicisine mesajım; kaliteli cihazlar ile üretim yapmak, kalite anlayışını doğru oturtmak ve nihayetinde kaliteli ürünler satmak yönünde olacaktır. Aksi halde Uzakdoğu pazarında bir farkımız kalmayacağı gibi onlarla rekabet edecek gücümüz de kalmayacaktır. Biz teknolojiyi çözüp, geliştirmeli ve ürünlerimize teknoloji ve kalite katıp ürünlerimizi daha değerli hale getirmeliyiz ki; bundan daha fazla kar edip işimizi daha uzun süre sürdürebilelim. Dolayısı ile Türk sanayicisine kalitesinin belli olmadığı ürünlerin kullanımından özellikle kaçınmalarını tavsiye ediyorum. Aksi halde çok küçük paralar için çok büyük bedeller ödenmiş oluyor. Kamu tarafında da teşvik adı altında birçok çalışma yapılıyor ve bunları da oldukça olumlu buluyoruz. Fakat stratejik olarak baktığımızda kamunun sanayicilere bazı tezgahları hibe etmesi veya Bila Bedel diğer bazı imkanlar sağlaması yerine, dış pazarlarda önümüzü açmak için, bu yeni pazarlara girmemizin önünde engel olan sertifika sorununun ortadan kaldırılmasının daha doğru bir katkı olacağını düşünüyorum.

TSE belgesinin başta     Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere dünyanın bütün ülkelerinde geçerli olması için gerekli adımların atılması, bütün stratejinin bunun üzerine kurulması, sertifikayla oluşturulan yeni pazarlara girme bariyerini büyük ölçüde aşmamızı sağlayacaktır. Çünkü satış küçükten başlıyor, küçük birkaç şey satıp kalitenizi kabul ettirdikçe satış hacminizi artırıyorsunuz. Biz birçok pazarda daha fazla ürün satma ve daha fazla iş yapma fırsatını sertifika bariyeri yüzünden kaçırıyoruz ve her pazara girmek için risk alabileceğimiz sermaye gücüne de sahip değiliz. 

Her yıl pazarlama bütçemizden ciddi harcamalar yaparak yeni pazarlar için yeni belgeler ve sertifikalar alıyor, yeni fuarlara katılıyoruz. Devletin de bu konuda ciddi teşvikleri oluyor fakat para harcamak yerine, devletimizin bu sertifikasyon sistemini Türkiye’ye oturtması ve bu sertifikaların tüm ülkelere akredite edilerek bu ülkelerde de geçerli kılınması bence çok büyük bir fayda olur düşüncesindeyim.