2011 yılında %100 yerli sermaye ile kurulan Lodamaster’ın gelecek hedefi, intralojistik sektöründeki global ilk 20 şirketin arasında yer alabilmek. 2028 yılına dek ilk 20 oyuncu arasında yer almayı planlayan şirket, şu an 30’dan fazla ülkede proje çalışması yürütüyor. Rekabeti sevdiklerini ve bu rekabet ortamının kendilerini beslediğini söyleyen Lodamaster Polonya Satış ve Pazarlama Müdürü İrfan Patoğlu sorularımızı yanıtladı.

İrfan Bey dinleyicilerimiz için bize kendinizden bahseder misiniz?

Karton ve Ambalaj Malzemelerini Güvenle Taşıyor Karton ve Ambalaj Malzemelerini Güvenle Taşıyor

Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümü mezunuyum. Evliyim ve bir çocuğum var. İntralojistik sektörüne girmeden önce daha çok proje satın alma alanında çalışıyordum. Son 8 yıldır Lodamaster’da satış ve pazarlama departmanının yöneticiliğini yapıyorum. Kısa bir süre içinde de Lodamaster Polonya ekibine dahil olacağım. Türkiye'deki Trendyol, Hepsiburada ve Amazon gibi sipariş verdiğiniz bütün o projelere bir kere benim elim değmiştir diyebilirim. 

İntralojistik sektörüne girişiniz Lodamaster ile oldu. Peki bu sektörü sevdiniz mi, düşünceleriniz neler bir kıyas yapar mısınız?

İntralojistik alanını sevdim çünkü sektörün zaten kendisi yeni bir sektör. İçeride çalışan kişiler de çok genç insanlar. Lodamaster'ın ortalama yaş aralığı da zaten otuzların altında. Bir toplantı yaptığımız vakitte çoğu zaman bir üniversite kantininde oturuyormuş hissiyatıyla birlikte toplantılarımız oluyordu. O yüzden hani daha önceki sektörüm satın alma yaptığım otomotiv sektörü biraz daha eski çalışanların olduğu bir alanken, burası daha heyecanlı, sürekli gelişen bir sektör olduğu için daha avantajlı, daha keyif aldığım bir sektör diyebilirim.

Biz sürekli kendimizi geliştirme ihtiyacı ve yeni teknolojiler sunma ihtiyacı hissediyoruz. Bu bizi canlı ve dinamik tutuyor.

Lodamaster’ın iç dinamiklerine dair neler söylemek istersiniz?

Lodamaster'ın kendi ortamı yeni çalışanlara eğitim desteği gibi, çalışanların sektöre daha hızlı adaptasyonu gibi böyle sürekli destekleyen bir içsel yapısı var. Sektöre yeni genç ruhlar kazandırmak, yeni mühendisler kazandırmak noktasında da üzerine düşen sorumluluğu tamamlıyor diyebiliriz. Bu anlamda sadece kendi firmamızda olanları değil, kendi firmamızda olmayanlar için de, bu sektörü tanımaları ve bu sektörle alakalı terminolojileri öğrenmeleri için bir podcast serisiyle bu sektörü tanıtıyoruz. 

Lodamaster’dan bahsedecek olursak, nerede ve nasıl kuruldu? Kaç yıldır sektörde ve dünya çapında kaç ülkede faaliyet gösteriyor?

2011 yılında kurulan Lodamaster Grup; Türkiye, Danimarka ve Polanya'daki merkezleri üzerinden konveyör otomasyon sistemleri, sorter sistemleri, araç yükleme/boşaltma sistemleri, sipariş toplama ve diğer depo teknolojilerini içeren global intralojistik çözümler sunmaktadır. 4 firmadan oluşan ve merkezi İstanbul'da bulunan Lodamaster, %100 yerli bir firma. Şu an 30’dan fazla ülkede müşterilerle aktif iletişimde ve 15’in üzerinde ülkede de aktif proje yapan bir firma olarak intralojistik alanında faaliyet gösteriyor. 

Türkiye'de intralojistik alanındaki yeni teknolojilerde lider firmayız diyebiliriz. Birçok yeni teknoloji aslında bizimle birlikte Türkiye'de kullanılmaya başlanıyor. Yakın zamanda da posta kargo alanında faaliyet gösteren bir firmada robot sorter sistemini yine biz devreye aldık. Bunun dışında benim çalışacağım Lodamaster Polonya merkezinde Avrupa ve Polonya merkezli projeleri yönetiyoruz. 

Müşterimiz 10 senelik büyüme istiyorsa 10 senelik büyümesine göre, 5 senelik büyüme istiyorsa 5 senelik büyümesine göre bir çalışma yapıp ondan sonra teklif veriyoruz.

İntralojistik sektörü günden güne büyüyen bir pazara sahip. Lodamastar olarak bu rekabet ortamından nasıl etkileniyorsunuz, şirket olarak nasıl konumlanıyorsunuz? 

Biz rekabeti seviyoruz. Rekabet bizi canlı tutuyor. Pazara yeni oyuncuların girmesi de çok hoşumuza gidiyor. Çünkü bizim müşterilerimize sunduğumuz bir katma değer var. Bu katma değer sadece ürünle değil, bir proje yaklaşımıyla projelendirme yaklaşımıyla da ortaya çıkıyor. Haliyle sektöre yeni giren oyuncuların genelde ürünleriyle ortaya çıkma çabaları varken, biz komple çözümler ve anahtar teslim hizmetle kendimizi ifade ediyoruz. Lodamaster kesinlikle bu rekabet ortamından etkilenmiyor, aksine bu ortam bizi daha da fazla besliyor. Çünkü rekabetin olmadığı bir ortamda siz de kendinizi aslında geliştirme ihtiyacı hissetmezsiniz. Biz sürekli kendimizi geliştirme ihtiyacı, yeni teknolojiler sunma ihtiyacı hissediyoruz. Bu bizi canlı ve dinamik tutuyor. Enerjimizi bu şekilde kullanmayı da seviyoruz. O yüzden pazara ne kadar çok firma girerse belki o kadar çok mutlu olabiliriz.

Rakip firmalarınızla sizi kıyaslayan istekler alıyor musunuz? A firması bize şunu yapabiliyor, siz bize ne sunuyorsunuz gibi? 

Evet, bu şekilde istekler geliyor. Tabii bizim iş yapış biçimimizde biz direk müşterinin istediğini değil, müşterinin ihtiyacını vermeye daha çok odaklanmış bir firmayız. Bunun için geniş bir çözüm tasarım ekibimiz var. Müşteriden bir talep geldiğinde hemen o talebi direk tekliflendirmeye değil, gerçekten ihtiyacı olup olmadığına bakıyoruz. Böylelikle sahada kurduğumuz sistem müşterinin biz bu sistemi aldık ama aslında kullanmıyoruz dediği bir sistem değil. Biz bu sistemi aldık ama sonuna kadar kullanıyoruz dediği bir sistem. O yüzden de farklı bir firmayla bizi kıyasladıkları zaman, biz onlara o kıyaslamanın ne kadar doğru, ne kadar yanlış olduğunu ortaya çıkartıp, ondan sonra gerçek ihtiyaçlarının olup olmadığını ortaya çıkarttıktan sonra teklif aşamasına giriyoruz. Ki biz sonucunda anahtar teslim bir sistem entegratörüyüz. Daha önce bir marketing çalışması yapmıştık, gizli anket çalışması. O anket çalışmasında “deponun terzisi” diyorlardı bizim için. Evet biz deponun terzisiyiz. Biz müşteriye özel çözümler sunuyoruz ama ihtiyacı olan özel çözümler sunuyoruz. 

Türkiye'nin intralojistik alanında en kaliteli yazılım üreten ekibine sahibiz. Yazılım ekibimiz Avrupa'da gerçekleştirdiğimiz projelerde müşterilerimizden övgüler alıyor.

Örneğin saatte 3.000 paket ayrıştırmak istiyorum diyen bir firmaya 10.000 15.000 paket ayrıştıracak bir sistem önerirseniz bu büyük bir para kaybına sebep olabilir. Aynı zamanda uzun dönemde de bir tedarikçi olarak müşteri tarafında güven kaybına da sebep olabilir. Çünkü daha sonra başka bir firma gelip o müşteriye ‘Ya siz bu sisteme fazla para vermişsiniz’ dediğinde ve yatırımın geri dönüşü çok uzun olduğu vakitte siz o müşteriyi kaybedersiniz. Biz her zaman müşterilerimizi tutmak istiyoruz. Onların ihtiyaçlarına ve gelecek vizyonlarına odaklanıyoruz. Yani 10 senelik büyüme istiyorsa 10 senelik büyümesine göre, 5 senelik büyüme istiyorsa 5 senelik büyümesine göre bir çalışma yapıp ondan sonra bir teklif veriyoruz. Çünkü biz sadece ürün satmıyoruz. Bir şekilde güven satıyoruz. Bu güveni sağlamak için de ön çalışmalarımızı çok iyi yaparız. 

Daha önce yazılım kanadında ve sistemsel olarak hiç deneyimlediğiniz yurtdışında örnekleri olan ama türkiye'de daha önce hiç yapılmamış bir projeye imza attınız mı? 

Bizim çok aslında büyükle bir yazılım ekibimiz var. Belki de Türkiye'nin intralojistik alanında en kaliteli yazılım üreten ekibine sahibiz. Avrupa'da gerçekleştirdiğimiz projelerde de müşterilerimizden övgüler aldığımız bir yazılım ekibine sahibiz. Elimizde bir mekanik sistem var ama arkada yapılan çalışma çok daha büyük olabiliyor. Bazen çok küçük bir sistemin arkasında inanılmaz büyük bir yazılım çalışması olabiliyor. Ya da iki ayrı sistem dışarıdan bakıldığında sanki birbirine çok benziyor ama arkada yapılan entegrasyonlar inanılmaz noktalara gitmiş olabiliyor. Biz de müşterilerimize teklifleri verirken bu yazılım kuvvetimizi anlatırken o yüzden böyle daha keyifli keyifli anlaşabiliyoruz.

2028 yılına kadar bizim sektörümüzün en büyük oyuncuları arasında ilk yirmiye girmek istiyoruz. Şu an büyüme oranlarımız da zaten bunu karşılıyor.

Lodamaster’ın geleceğe dönük hedefleri neler? 

Lodamaster global bir firma olmak istiyor. 2028 yılına kadar bizim sektörümüzün en büyük oyuncuları arasında ilk yirmiye girmek istiyoruz. Şu an büyüme oranlarımız da zaten bunu karşılıyor. Şu an aktif çalıştığımız ülke sayıları da bunu karşılıyor. Dediğim gibi 30 tane ülkede aktif proje tekliflendirmesi var; 15 ülkede aktif proje yapıyoruz. Biz bunu 60 ülkede proje çalışmak; 30-40 ülkede de aktif proje yapmak gibi bir hedefle taçlandırmak istiyoruz.

Editör: Haber Merkezi