Röportaj: Ayşete Yavaş

1998 yılında teleskopik konveyör üretimiyle sektöre adımını atan bugün ise sektörünün devlerinden olan Berrmak Makina, konveyör ve sorter projelerini tasarımından satış sonrası destek ağına kadar titizlikle yürütüyor. Proje uygulama öncesi dijital ikiz yöntemiyle simülasyon tespit çalışmaları gerçekleştiren ve dijital dönüşümünün bir sonraki adımında sanal gerçeklik uygulamalarını da projelerinde kullanmaya başlayacak olan Berrmak’ın Genel Müdürü Bülent Öztürk, “Biz hem üretici, hem ihracatçı, hem sistem entegratörü ama bunların hepsinden önce bir mühendislik firmasıyız.” diyor. 

Bülent Bey okuyucularımız için bize kendinizi tanıtabilir misiniz?

Adım Bülent Öztürk. 2011 yılından bu yana Berrmak firmasında Genel Müdür olarak görev yapmaktayım.

Berrmak şirketi nerede ve nasıl kuruldu? Bugünlere nasıl geldi? Bizlere biraz kurumunuzun yapısından ve sektördeki konumundan bahsedebilir misiniz?

Berrmak şirketi 1998 yılında İstanbul İkitelli'de bir atölye olarak kuruldu. Çeşitli konveyörler üreterek işe başladı. İlk ürünleri içerisinde teleskopik konveyör adı verilen, günümüzde de çok önemli ürünlerimizden birisi olan teleskopik konveyörleri üreterek başladı. 2004-2005 yıllarına kadar çeşitli sektörlere özel yapım konveyörler üretti. 2005 yılından sonra kargo, lojistik sektörüne ağırlık vererek bu sektörlere yönelik ürünler üretmeye başladı. 2013-2014 yıllarında ilk defa sorter projeleri yapmaya başladı. Kargoları otomatik olarak ayrıştıran, takip eden, tanımlayan sistemlerden bahsediyoruz. Ayrıca bu sistemlerin yazılımlarını da yapmaya başladı. Sonrasında artık tamamen kargo, lojistik, e-ticaret otomasyonuyla uğraşan, üreten, katma değerli işler yapmaya çalışan bir firma oldu. 

Şu an halihazırda iki ülkede, üç lokasyonda hizmet veriyoruz. Gebze'de ve İkitelli'de üretim yapıyoruz; yine genel merkezimiz İkitelli'de bulunuyor. Almanya'da da Berrmak GmbH isminde Avrupa operasyonlarımızı destekleyen başka bir şirketimiz var. Sektörde, lojistik otomasyonu tarafında, sektörün öncüsüyüz diyebiliriz. 2013-2014 yıllarından beri majör servis sağlayıcılarına hizmetler sağlıyoruz, projeler yapıyoruz. Bununla beraber özellikle Avrupa pazarında da son 4-5 yıldır gittikçe artan bir pazar payımız var. Orada da artık Avrupalı rakiplerimizle yarışır hale geldik diyebiliriz.

Biz üretici bir firmayız, ihracatçı bir firmayız, sistem entegratörü bir firmayız ama bunların hepsinden önce biz bir mühendislik firmasıyız. Bizim rakiplerimizden ayrıldığımız en güçlü olduğumuz nokta da burası.

Berrmak olarak piyasadaki rakiplerinizden hangi yönlerinizle ayrılıyorsunuz? 

Burada öncelikle bahsetmek istediğimiz en temel şey; evet, biz üretici bir firmayız, ihracatçı bir firmayız, sistem entegratörü bir firmayız ama bunların hepsinden önce biz bir mühendislik firmasıyız. Bizim rakiplerimizden ayrıldığımız en güçlü olduğumuz nokta da burası aslında. Çözümler üretiyoruz, processler tasarlıyoruz, müşteriyle beraber çalışarak iş geliştiriyoruz. Daha sonra bunu uyguluyoruz. Yani işin hem başlangıcında hem bitişinde biz varız. Buna ek olarak hem Türkiye'de hem Avrupa'da gelişmiş satış sonrası ağımız yine bizi rakiplerimizden ayıran ve ciddi bir güce sahip olduğumuz yanlarımızdan bir tanesi.

SOYSERİN GRUP KARANLIK DEPO YATIRIMI PLANLIYOR SOYSERİN GRUP KARANLIK DEPO YATIRIMI PLANLIYOR

2022 yılını şirketiniz ve sektör açısından değerlendirir misiniz?

Türkiye'de 2018-2019 yıllarında başlayan e-ticaret hacminin artış trendiyle beraber bizim de iş hacmimiz çok ciddi oranda artmaya başlamıştı. Bunun üzerine 2019 yılının sonunda, ayrıca pandeminin de etkisiyle 2020 ve 2021 yıllarında hem Türkiye'de hem Avrupa'da normal ortalamamızın çok üstünde hacimlerde iş yaptık. Ama 2022 yılının başında pandeminin etkisinin sektörde azalmasıyla iş hacmimiz olağan seyrine gelmeye başladı. Bundan dolayı 2022 daha önceki üç yıla göre daha sakin geçti. Bununla beraber Türkiye'de 2022 yılında yaşanan bir takım ekonomik belirsizlikler de iç pazarda yatırım kararlarının biraz gecikmesine, zorlaşmasına, teknolojiye, otomasyona ayrılan payın azalmasına sebep oldu. Bundan dolayı iç pazar biraz daha sakin geçti diyebiliriz. Ama bu esnada biz daha önceki yıllarda %25-30 seviyelerinde olan ihracatın toplam cirodaki payını 2022 yılında %40-45 oranına getirdik. Türkiye ve Avrupa’daki ekonomik sıkıntılar, savaş vb. gibi etkenlere rağmen 2022 bizim için verimli bir yıl oldu diyebiliriz.

Hem üretici hem sistem entegratörüyüz; kendi ürettiğimiz sistemlerimizin yanında, üretmediğimiz sistemleri de partnerlerimizden tedarik edip projelerimize entegrasyonunu sağlıyoruz.

Konveyör sistemleri üreticisi olarak Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden birisiniz. Bizlere ürün gamınızdan bahsedebilir misiniz?

Biz kurulduğumuz günden beri çeşitli konveyör sistemleri üretiyoruz ama günümüzde özellikle kargo-lojistik sektörlerine yönelik konveyör çeşitleri ile hizmet vermekteyiz. Burada dönüş konveyörleri, bağlantı konveyörleri gibi birçok çeşitte konveyörden bahsedebiliriz. Bunun haricinde teleskopik konveyör dediğimiz Avrupa’da çok güçlü olduğumuz, araçların verimli ve ergonomik şekilde yükleme ve boşaltılmasını sağlayan özel ürünlerimiz var. Burada da Avrupa’da ilk üç üreticiden bir tanesiyiz. Bununla beraber sorter yani otomatik ürün ayrıştırma sistemleri yapıyoruz. Bu noktada da hem üretici hem sistem entegratörüyüz. Kendi ürettiğimiz sistemlerimizin yanında, üretmediğimiz sistemleri de partnerlerimizden tedarik edip projelerimize entegrasyonunu sağlıyoruz. Böylelikle uçtan uca çözümler sağlamış oluyoruz. Ayrıca Türkiye’de de ilk defa yerli sorter sistemi üreten firmayız. Bu anlamda da yine sektörde öncüyüz diyebiliriz.

Bizimle tasarım aşamasından başlayarak ürünlerin sevkine kadar geçen süreçleri paylaşır mısınız?

Bizim işe başlama şeklimiz bizi diğerlerinden ayıran bir diğer nokta. Biz müşteri ile müşterinin talebi oluştuğunda çalışmaya başlamıyoruz, müşterinin ihtiyacı olduğunda çalışmaya başlıyoruz. Doğru talebi oluşturmadan başlayıp, doğru çözümü birlikte tasarlıyoruz. Bu ilk süreç geliştirme-iş geliştirme çalışmalarından sonra artık ticari kısım başlıyor. Fiyat teklifleri, anlaşmalar, sözleşmeler… Bu aşamayı da aştıktan sonra konuyu proje ekiplerimiz devralıyorlar. Müşteri ile beraber proje takvimi, aksiyon planı belirliyorlar. Buna paralel olarak dış tedarikler, iç üretimler, saha planlamaları yapılarak başlanıyor. Bu şekilde hepsinin paralel yürüdüğü proje yönetme süreci başlamış oluyor. Bahsettiğimiz süreçte bir projemiz ortalama 8-9 ay kadar sürüyor. Bu 8-9 ayın 4-5 ayı saha kurulumu ve devreye alınması şeklinde gerçekleşiyor. En son saha ekiplerimiz elektrik ve mekanik kurulumları yaparken buna paralel olarak müşteriye özel yazılım geliştirmeleri yapılıyor. Daha sonra hepsi bir araya getirilip entegre ediliyor ve devreye alma süreci tamamlanıyor. Müşteri ile beraber operasyonel testler yapıldıktan sonra sistem artık müşteriye teslim ediliyor. Sonrasında konu satış sonrası destek bölümüne geçiyor. Garanti konuları, bakımlar, tamirler şeklinde süreç devam ediyor. Bu anlamda da aslında biz ürettiğimiz bir ürünle ya da yaptığımız bir proje ile hiçbir zaman bitmeyecek bir ilişki içerisinde oluyoruz.

Geliştirdiğimiz çözümlerin farklı yazılımlar ve araçlar kullanarak dijital ikizlerini oluşturuyoruz.

Sanayinin Dijital Dönüşümü vizyonunuz nedir? Varsa pilot uygulamalarınızdan bahseder misiniz?

Birden fazla lokasyonda hizmet vermenin handikaplarını bertaraf etmek adına dijital dönüşüm olarak ilk odaklandığımız konu süreç yönetimi ve iletişim teknolojileri. Bu bağlamda da öncelikle şirket olarak SAP yazılımını tüm süreçlerimize entegre ettik. Böylelikle farklı süreçler arasındaki akışı daha doğru, daha takip edilebilir, izlenebilir, arşivlenebilir bir yapıya çevirmiş olduk. Bunun üzerine SAP altyapısını kullanarak kendi iç süreçlerimizde farklı simülasyonları, farklı analizleri yapabileceğimiz, farklı planlama öngörüleri verebilecek karar verme algoritmalarını ve modellemelerini kurmaya çalışıyoruz. Buna yönelik çalışan 3 kişilik bir ekibimiz var. Ve yine bunun paralelinde üretim esnasında, üretim döngüsündeki ürünlerin izlenebilirliğini, takip edilmesini, arşivlenmesini sağlayacak barkod tabanlı iş merkezi bazlı takip sistemleri kuruyoruz. Bunun testlerini yapıyoruz şu an. Sonrasında majör tedarik işlerimizi de bu döngünün içerisine sokmuş olacağız. Tedarikçiden tedarik ettiğimiz ürünlerin ya da burada yarı mamul şeklinde tedarikçiye gönderip işletip getirdiğimiz ürünlerin de aynı döngü içerisinde izlenmesini sağlayacağız. Bu verileri kullanarak da karar verme yetkinlikleri ve plan yapabilme kabiliyetlerini güçlendirmiş olacağız. Hepsinin de üstünde bu süreçleri artık kişiden bağımsız bir sistemin parçası olarak kendi halinde bir dişlinin çarkları olarak dönebiliyor hale getireceğiz.

Bunun haricinde müşterilerimize sunduğumuz dijital dönüşüm çözümlerimiz de var. Halihazırda müşterilerimiz için geliştirdiğimiz çözümlerin farklı yazılımlar ve araçlar kullanarak dijital ikizlerini oluşturuyoruz. Bu şekilde planladığımız sistemlerin simülasyonlarını yapıp gerçekleştirmeden önce test etme, eksiklerini görme şansımız oluyor. 

Şu an ise devreye aldığımız sistemlerin daha sonrasında bakım-onarım kolaylığını sağlayabilmemiz adına, müşterilerimize uzaktan destek sağlamak üzere sanal gerçeklik uygulamalarını inceliyoruz. Bunlarla alakalı da yakın zamanda belirli testler çözüm önerileri ortaya çıkaracağımızı düşünüyoruz.