Klima santrali, roof top, havuz nem alma santrali, paket hijyenik klima santrali, fan coil, ısıtma apareyleri ve egzoz aspiratörleri üretimiyle tanınan Üntes A.Ş üretim süreçlerinde dijital dönüşüm süreçlerine hız verdi.  Şu an  pilot uygulamaları yapılan projenin ilk aşamasında siparişten sac işleme aşamasına kadar olan kısmını hayata geçireceklerini ve bu aşamada dört farklı yazılım ve makinaları birbiriyle haberleştireceklerini söyleyen Murat Özer, "Sipariş açıldığı anda malzeme ihtiyaç planlamaları, imalat resimleri ve detayları hazırlanmış olarak makinalara bilgi aktarımı sağlanacak. Yeni sistemi en geç önümüzdeki yılın başında kullanıyor olacağız" dedi.   Üntes A.Ş Üretim Müdürü Murat Özer, sorularımızı yanıtladı. 

Kısaca şirketinizin yapılanmasını ve yakın dönem iş gündeminizi anlatmanızı rica ediyoruz.

İklimlendirme sektöründe yüzde yüz yerli sermayeyle üretimlerine devam eden ÜNTES A.Ş'nin yurt içinde dört ayrı bölge müdürlüğü, yurt dışında da dört ayrı satış ofisi bulunuyor. 45'in üzerinde ülkeye ihracat yapan firmamızda 300' ün üzerinde personel çalışıyor. Ankara'da bulunan fabrikalarımız toplam 29.000 metrekare kapalı alana sahip. Fabrikalarımızda, klima santrali, roof top, havuz nem alma santrali, paket hijyenik klima santrali, fan coil, ısıtma apareyleri ve egzoz aspiratörleri üretiliyor. Bununla birlikte İtalyan ortaklı ÜNTES-RHOSS fabrikasında da su soğutma grupları üretiliyor. Özellikle ihracat tarafında yeni pazarlara açılarak büyümeye devam ediyoruz. 

Markanız ülkemize alanında ne gibi ilkleri kazandırdı? Hangi başarılara imza attı?

2017 yılında sektörün ilk Ar-Ge merkezini ÜNTES kurdu. Şu anda 40 kişilik bir Ar-Ge ekibimiz bulunuyor. 2015 yılında Türkiye'nin iklimlendirmedeki laboratuvarlardan en kapsamlısını kurduk. Amerika ve Avrupa standartlarında roof top ve fan coil cihazlarının performans testlerini yapabiliyoruz. Hava debisi ölçümlerinde 26.000 m3/h değerine, soğutma kapasitesi ölçümlerinde ise 200 kW' ya kadar çıkabiliyoruz. Üstelik roof top testlerinde cihazın kendi enerjisini test ortamının şartlandırmasında da kullandığımız için, ekstra bir enerji tüketimimiz olmuyor.  Bunun haricinde 2012 yılında Türkiye'de ilk kez Eurovent belgeli su soğutma gruplarının üretimine başladık. 2006 yılında ameliyathanelerde kullanılan paket hijyenik klima cihazlarını ve fan coil ürünlerini TÜBİTAK destekli projelerimizle birlikte ilk kez üretmeye başladık. Bu ürünlerin tamamı daha önce ithal edilmekteydi. 

Yeni üretim hattı, Ar-Ge, tesis ya da teknoloji yatırımı kararı nasıl veriliyor? Yakın dönemde ne tür bir yatırıma imza attınız ya da atacaksınız?

ÜNTES stratejik olarak  ihracatta görmüş olduğu bir potansiyeli hızlıca üretime dönüştürür. Buradaki karar yatırımın ihracata ne oranda katkı sağlayacağı ve geri dönüş sürelerinin ne olduğuna bağlıdır. Yakın dönemde yapmış olduğumuz yatırımlarımıza bakacak olursak, tropikal iklim kuşağında kalan bölgeler için geliştirdiğimiz roof top cihazları bulunuyor. Yapılan yatırımlarla birlikte şuanda roof top üretim kapasitemizi geçtiğimiz yıla göre üç katına çıkardık.  

Fabrikanızda; hammadde girişinden, tasarım ve Ar-Ge çalışmalarına, oradan sevkine kadar olan üretim süreçlerini anlatır mısınız?

Bazı malzemelerimiz giriş kalite kontrole tabidir buradaki testlerden geçerse depoya girişleri yapılır. Ardından her bir malzeme üretimin ihtiyaç duyduğu anda ve ihtiyacı kadarı ilgili istasyona gider. Üretimde punch - makas kesim, abkant pres büküm, sac şekillendirme kalıpları, profil kesim, kaynak, boya, poliüretan enjeksiyon, mekanik montaj, elektrik otomasyon, kablolama, test ve son kontrol gibi operasyonlar bulunmaktadır. Müşterinin istediği anda sevke hazır olacak şekilde üretim tamamlanır. En önemli özelliklerimizden biri de esnek olmamızdır. Bunu hem üretimimize hem de ürünlerimize yansıtmış durumdayız. Tüm ürünlerimizde müşteri isteğine göre çok hızlı bir şekilde tasarım değişikliğine gidebiliyoruz. Müşterilerimizi çok iyi dinlediğimiz için onlar bize hangi tasarımlar üzerinde durmamız gerektiğini ve hangi konularda Ar-Ge yapmamız gerektiğini söylüyorlar. Ardından da zaten Ar-Ge merkezi olduğumuz için teşviklerden de yararlanarak projelerimizi gerçekleştiriyoruz. Artık hem kendi ürünlerimizin yazılımlarını hem de tasarım ve üretimde kullandığımız bir takım özel yazılımlarımızı kendimiz yapıyoruz.


Sıfır duruş ile kaliteli üretim adına ne tür metod ve sistemler kullanılıyor? Daha çok hangi otomasyon donanım ve yazılım teknolojilerinden yararlanıyorsunuz?      

Bizim kritik olarak gördüğümüz operasyonlarda kullandığımız özel yazılımlar var. Bunların bir kısmını biz geliştirdik, bir kısmını destek alarak özel olarak yaptırdık, bir kısmı da ERP programları gibi paket uygulamalar olup bizim işleyişimize uyarlanmış yazılımlardır. Bu yazılımları; tasarımda, kalite kontrolde, sevkiyatta, depolarımızda ve teknik serviste sıklıkla kullanıyoruz. Kullanılan her bir komponentin ve üretilen her bir ürünün geçmiş kayıtlarına erişmek sadece saniyelerimizi alıyor.   

Otomasyon partnerinden beklentileriniz neler? Bir otomasyon proje ekibi sizce ne tür yetkinliklere sahip olmalı?

Müşteri çok iyi dinlemeleri gerekiyor. Mevcut problemin tanımını net olarak ortaya koyabilmeleri lazım. Aslında bunu müşterinin yapıyor olması lazım. Fakat, otomasyon ekibi müşteri gözünde problemi göremezse yani problemin tanımını kendince yapamazsa ortaya çıkan ürün işleri daha da karmaşık hale getirebilir. Bunun dışında hızlı ve esnek olmalı. Bir proje bir yıl sürüyorsa ondan hayır beklemek doğru değil. Karşılaşılan problemin cinsine göre ellerindeki çözümleri esnetebilmeliler. Aksi halde problemin sadece bir kısmı çözülmüş olacaktır.

Makina parkurunuzda çözüm ortaklarınızın yerlilik durumu nedir? Makina sanayinin gelişimi için neler düşünüyorsunuz?

Şu anda makinalarımızın tamamı yüzde yüz yerli konumda. Olağanüstü bir gelişme olmadıkça da böyle kalacaktır. Çözüm ortaklarımız arasında yabancı olanlar da var ama bir yıl içersinde onlar da tamamen yerli olacaklar. Bu konuyu çok önemsiyoruz. Ülke olarak cari açığımız varken ve yurt içinde talebimizi karşılayabilecek çözümler varken dışarıdan ithal etmeği doğru bulmuyoruz. Türkiye'de makina sanayi kararlı adımlarla büyümesini sürdürüyor. Ziyaretimize gelen müşterilerimiz fabrikalarımızdaki makinalarımızı gördüklerinde artık bunlar ne malı nerede üretiliyor gibi sorular sormuyorlar. Bu markaların tanınırlıkları artmış durumda. Burada dikkat etmeleri gereken esneklik konusudur. Her müşterinin ihtiyacı birbirinin aynı olmuyor, makina üreticilerinin de bu bilgiyle kendi ürünlerini değiştirebiliyor olmaları gerekir. Aksi halde belki de hiç kullanmayacağınız bir özelliğe ekstra para ödemiş oluyorsunuz veya ihtiyacınız olan bir başka özellikten mahrum kalıp çözümü bir başka yatırımla sağlamış oluyorsunuz.

Bünyenizde otomasyon ile IT'nin entegrasyonunu nasıl sağlıyorsunuz?   

Siparişten sevkiyata kadar olan süreçlerimizde bilginin tam zamanında bir sonraki operasyona aktarılması ve her bir adımda kullanılan yazılımın veya makinanın birbiriyle haberleşmesini sağlayacak büyük bir projeye başladık. Bu projede de yine yerli yazılımlarla çalışıyoruz. Projenin ilk aşamasında siparişten sac işleme aşamasına kadar olan kısmını yapacağız.  Bu aşmada dört farklı yazılım ve makinalar birbiriyle haberleşiyor olacak. Sipariş açıldığı anda malzeme ihtiyaç planlamaları, imalat resimleri ve detayları hazırlanmış olarak makinalara bilgi aktarımı sağlanacak. Şu an projenin pilot uygulamaları yapılıyor ve en geç önümüzdeki yılın başında kullanıyor olacağız.  

Enerji verimli üretim için ne tür çözümler geliştiriyorsunuz? Kendi elektriğinizi üretmeye yönelik ne tür projeleriniz var?

Üretmiş olduğumuz ürünlerde hep enerji verimliliğini ön planda tutuyoruz. Rekabet de zaten bunun üzerine oturmuş durumdadır. Hal böyleyken kendi fabrikamızda tükettiğimiz enerjiyi görmezden gelmek kabul edilebilir bir şey olamaz. Tüm çalışanlar olarak daha az elektrik ve su tüketmek için ekstra çabalar gösteriyor ve projeler geliştiriyoruz. Bu yıl içersinde kendi elektriğimizi üretmeye başladık. Fabrikalarımızın çatılarında bulunan güneş panelleri aracılığıyla 610 kW' lık elektrik üretimi gerçekleştiriyoruz. Bu rakam tükettiğimiz elektriğin %75 fazlasına tekabül etmektedir.