Yıl 1997’den, 2008’e…

Ben, otomasyon firmalarına ‘neden dergi reklamı veriyorsunuz?’ diye ilk sorduğumda, sene 1997 idi.
-Bu soruya 11 yıldır pek değişmeden verilen cevap şöyle:
“Sektörümüzü temsil eden bir tane otomasyon dergisi var, biz o dergiye reklam vermezsek sektörde yokmuşuz gibi algılanır”.
-Peki verdiğiniz reklamdan geri dönüşüm alıyor musunuz?
“Nasıl yani”?
-Yani, reklamlarınız dergide yayımlanınca sizi arayanlar oluyor mu?
…bu soruya büyük bir çoğunluğun verdiği cevabı yazmayacağım, çünkü konumuz bu değil.

Beklenti ne?

11 yıldır azalarak da devam etse, aslında otomasyon firmalarının reklam vermekteki birinci amacı sadece rakiplerinin reklam verdiği dergide yer almak.
Yani sektörünün adını taşıyan bir dergide yer almak birçok otomasyon firmasının beklentisini karşılamış ve bu durum yıllar içinde alışkanlık haline gelmiş.

Peki bu durum nasıl oluştu?

Benim, bir iletişimci olarak dikkat çekmek istediğim konu da bu. Burada çok büyük bir algı yönetimi yapılmış ve günümüze kadar gelinmiş…
Şöyle ki:
Sektörün adını taşıyan bir iş yapıyorsunuz, sektör firmalarını sürekli takip ediyor ve ‘çok etkin’ imajı çiziyorsunuz.
Sizin firmanızda çok etkin bir imaj sahibi olduğu için her yerde de aynı etkinlikte olduğu algısına kapılıyor ve başka seçeneği aklınıza bile getirmiyorsunuz.

Bu kötü bir şey mi?

Yukarıda özetlediğim düzen asla kötü bir düzen değil. Hatta bu yazıyı yazmamdaki birinci amacım otomasyon firmalarının ürün ve hizmet satışlarını desteklemek. Bunun için de, otomasyon firmalarının yaşadıkları deneyimi kendi müşteri ve müşteri adayları üzerinde denemeleri gerektiğini düşünüyorum.
İşte otomasyon firmalarına tavsiyem:
-Öncelikle, pazarlama ve satışını yaptığınız ürünlere müşteri olabilecek firmaları bulun. Firmanızı, ürünlerinizi sürekli onlara tanıtın ve anlatın.
Bu durumu rakiplerinizden daha çok yapabildiğiniz sürece mutlaka kazanacaksınız.
Yıllardır sizin üzerinizde net sonuçlar vermiş bu sisteme kesinlikle güvenin.

Unutmayın pres yapmadan maç kazanılmaz!

Herkese iyi haftalar…