Son yılların en tartışmalı konularından birisi de “insan mı mala gitsin, mal mı insana gelsin” oldu. Her iki toplama yönteminin de avantaj ve dezavantajları bulunmakla beraber nasıl karşılaştırılacakları sorusu bir parça havada kaldı. Araştırmalar sağlıklı karşılaştırma çalışmasının beş temel operasyonel faktörün dikkate alınmasını gerektirdiğini göstermekte.

İlk faktör depo içi yürüme süresi. Pek çok geleneksel sipariş işlemede zamanın büyük kısmı lokasyonlara ulaşmak olduğundan üretkenliği arttırmanın yolu bu süreden tasarruf etmekten geçmekte. Ancak bu faktör deponun büyüklüğünden önemli ölçüde etkilenmekte...

İkinci husus ölçeklenebilirlik. Eğer görünür gelecekte mallarda çeşitlenme, işlemlerde artış, iş gereksinimlerinde değişim, büyüme gibi beklentiler varsa seçim bu konulara göre yapılmalı.

Üçüncü olarak sipariş doğruluğu gelmekte. Malların insanı gelmesini savunanlar bu alanda haklı olsalar da nitelikli ve iyi eğitimli personel ile de yüksek performansa ulaşma olanağı bulunmakta. Dolayısıyla karar vericiler kendi özel durumlarına bakmalılar.

Dördüncü faktör üçüncü boyuta olan gereksinim. Eğer yeterli taban alanı bulunmayıp yüksekliği kullanmak gerekiyorsa mal insana, değilse insan mala seçeneği tercih edilmeli.

İşin sezonsallığı beşinci faktör olarak karşımıza çıkmakta. Yılın ne kadar zamanında iş yoğunluğunun yaşanmakta olduğu, ne kadar zamanında düşük kapasitede kalındığı başlıca tercih kriterlerinden biridir. Daha yüksek sermaye yatırımı gerektiren malın insana geldiği sistemlerin geri dönüş sağlamaları sınırlı pik zamanları ile mümkün olamayacağı açıktır. 

Ancak bu beş temel faktörün analizi depoyu geleceğe taşıyacak yol haritasını belirleyebilir.