Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı açıklamaya göre, 2021 yılında ihracatı 20 milyar dolar seviyesini geçen üç sektörden biri olan makina imalat sanayi, yıl sonu ihracatını 2020 yılına göre yüzde 23,3 artırdı.

Geçtiğimiz yıl serbest bölgeler dahil toplam makina ihracatı 23 milyar dolar olan sektörün, 2020 yılındaki kapanmanın etkilerinden arındırılmış rakamlarla, 2019'a göre ihracat artışı yüzde 18,3'e ulaştı.

"27 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNE ÇIKILACAĞINA İŞARET EDİYOR"

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan  Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Başkanı Kutlu Karavelioğlu, dünya ekonomisinde toparlanma senesi olmasını öngördükleri yeni yıla yüksek bir özgüvenle başladıklarını ifade etti.

Covid-19 öncesinde dış satımın büyük bir kısmını ABD ve Avrupa'ya gerçekleştirdiklerini ancak bu dönemde çok daha özel iş birliklerinin sağlandığına dikkat çeken Karavelioğlu, iki bölgenin Türkiye'nin makina dış satımındaki toplam payını yüzde 70'lere yaklaştığını söyledi. Karavelioğlu, 2020’ye göre yüzde 30, 2019’a göre yüzde 20 seviyesinde artışlar yakaladıkları söz konusu pazarlara girebilmek adına diğer imalatçı ülkelerin birbirleriyle rekabet içinde olduklarını ve yeni ticari yöntemler geliştirdiklerini dile getirerek kazanımlarını rehavet yerine rekabete dönüştürmeye kararlı olduklarını ve 2022 hamlelerini de bu doğrultuda programladıklarını dile getirdi.

Bahar aylarında küresel salgının etkisinin azalacağı ve gelişmiş ülke ekonomilerinde sıçrama yaşanacağı beklentisinin güçlendiğini aktaran Karavelioğlu, "Elimizdeki sipariş yoğunluğu, AB ve ABD'deki pazar payımızın artmaya devam edeceğini gösteriyor. Komşu ülkelerimize ihracatımızda da önemli gelişmeler sağlıyoruz. Tedarik zincirlerinde bölgeselcilik eğiliminin belirginleşeceği yeni yılda, çoğu Avrupa ülkesinde olduğu gibi Rusya ile de 1 milyar dolar eşiğini aşacağız. Aylık toplam makine ihracatında 2 milyar doları zorlanmadan geçer hale geldik. Bütün gelişmeler, 2022 yılı hedefimizi 27 milyar doların üzerinde belirleyebilmek için bize güven aşılıyor." dedi.

"İKİZ DÖNÜŞÜMDEKİ ROLLERİNİ FAZLASIYLA ÖNEMSİYORUZ" 

Karavelioğlu, yeni yılın yeşil ve dijital ayaklı ikiz dönüşüm sürecinde kilit önem barındıran bir yıl olacağını vurgulayarak konuşmasına şöyle devam etti:

“Önümüzde güzel bir fırsat penceresi açılmışken bu yılı hızlı bir adaptasyon sürecine çevirmeliyiz. Karbon emisyonunun ticareti sınırlayacak etkileri giderek netleşiyor; ana pazarımız AB bizden aksiyon almamızı bekliyor. Kamunun ve sektörel STK’ların konuya hayli özenli yaklaştığını memnuniyetle görüyoruz. Enerji kaynaklarımızın çeşitliliği ciddi bir hareket alanı yaratıyor ve ülkenin yatırım çekmesi için fırsatlar sunuyor. Türkiye'nin makinenin 23 alt sektöründe üretim yapabilen gelişmiş bir üretim ekosistemine sahip olmasını bir avantaja çevirmeliyiz. Hızlı adım atılmasını ümit ettiğimiz bir diğer konu ise, küresel lojistik maliyetleri. Genel itibarıyla ihracatımızın artmasına destek olan ve bundan sonra da sürmesini öngördüğümüz bu sorunun, makine talepleri hızla tırmanan Amerika kıtasına ihracatımıza olumsuz etkilerini giderecek yöntemler geliştirmeliyiz." 

"ULUSLARARASI REKABET GÜCÜMÜZÜ ZAYIFLATMAYA YETMEZ"

Covid-19 vakalarındaki artışlar sebebiyle yeni kapanmaların gündeme geldiği dönemde döviz kurlarındaki hareketliliğin ihracatçılar nezdindeki etkisini ele alan Karavelioğlu, reel kurun ihracat üzerindeki etkisinin her sektörün ithal girdi bağımlılığı ve teknoloji düzeyi gibi sektöre has ögelere bağlı olduğunu, kur artışlarının ithalata, kur dalgalanmalarının da ihracata etkilerinin henüz görülmediğini belirtti.

Tedarik ve ham madde sorununun da alt sektörler üzerinde farklı baskılar oluşturmasına karşın toplam makina ve ekipman dış satımında henüz bir yavaşlamaya sebebiyet vermediğini aktaran Karavelioğlu, etkilerinin bu aydan itibaren daha netleşebileceğini ancak katma değeri yüksek bu alanda dramatik neticeler beklemediklerini söyledi.

MAKİNE SEKTÖRÜNDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM VE ÜRETİM SÜREÇLERİ MAKİNE SEKTÖRÜNDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM VE ÜRETİM SÜREÇLERİ

Üretici ve tüketici fiyatlarındaki artışın maliyetlere etkisini de analiz ettiklerini kaydeden Karavelioğlu, “Makina ve ekipman üretim maliyetleri Aralık ayında yüzde 13,8 arttı, yıllık üretici maliyetlerindeki artış da yüzde 45,8 olarak gerçekleşti. Makina ve ekipman imalatındaki maliyet artışları; ücret, enerji ve diğer fiyat artışlarıyla ilerleyen aylarda da yükselmeye devam edecek, bu maliyetler kaçınılmaz olarak makina ve ekipman fiyatlarına da yansıyacak. Yine de artan maliyetlerin, sektörümüzün uluslararası rekabet gücünü zayıflatmaya yetmeyeceğini düşünüyoruz. Çünkü pandemiyle mücadele ekseninde artan küresel likiditenin, tüm ülkeler için yüksek enflasyon getireceği uyarısı, uzmanlar tarafından çok önceden yapılmıştı. Şimdi buna yeşil ve dijital dönüşüm başlıkları da eklendi. İkiz Dönüşüm ihtiyaçlarının da etkisiyle bütün dünyanın artık daha pahalı olacağını uzun zamandır dile getiriyoruz." ifadelerini kullandı.

"DIŞ TİCARETTE DENGEDE OLMAK DA KRİTİK ÖNEME SAHİP"

Türkiye’nin son iki yılda dünyanın çok üzerinde bir hızla kapasite büyütmüş olmasına bağlı olarak, 2022 yılında makina teçhizat yatırımlarında yeni bir ivmelenme beklemediklerini belirten Karavelioğlu, “Makina teçhizat yatırımları üst üste 2 yıl yüzde 21 ve yüzde 30 arttı; Türkiye eskiye göre yüzde 50’den fazla üretim kabiliyetine kavuştu. Genel ihracatta bu kadar seri vites yükseltiyor olmanın başka çaresi yoktur. Yurt içinde makina teçhizat yatırımlarında yataya dönülmesi dahi güçlü bir talebin ifadesi olacaktır. İmalatçımız iç pazarda sürecek bu canlılığı ithal ikamesi ile değerlendirmeye devam edecek, üretimini ve ihracatını ölçek büyüterek güçlendirecektir” dedi.

Karavelioğlu son olarak, Türkiye'nin cari fazla vermeye hazırlanırken, geçtiğimiz sene makina dış ticaret açığının biraz daha arttığına dikkat çekerek kurdaki istikrar kadar dış ticarette dengede olmanın önemini vurguladı. Karavelioğlu, konuşmasını şu şekilde tamamladı:

"KÜRESEL GERÇEĞE KAYITSIZ KALAMAYIZ"

"Makina ithalatı, dolar kurunun çift haneye geldiği kasım ayında 3 milyar dolar sınırını aşarak zirveye ulaştı. Son 12 ayda 34 milyar dolarını bu işlemlere ödeyen sanayicimize kurdaki sıçramanın maliyeti de büyük oldu. Oysa çok uzun zamandır, makina ithalatının getirdiği risklere karşı yerli üretimin gücünden yararlanmanın önemini anlatmaya çalışıyoruz. İşletme dönemi ekonomisi için yerli çözüm ortaklarıyla çalışmanın konforundan bahsediyoruz. Bu gayretimiz Türkiye makina dış ticaretinden cari fazla yaratana kadar hız kesmeden devam edecek. Bu doğal neticeye bir an evvel ulaşılabilmesi için bir yandan üretim ve ihracatımızı artırırken, diğer taraftan sektörün niteliksiz ve dampingli makinaların haksız rekabetinden korunması için tedbirler geliştirilmesinde de ısrarcı olacağız. İleri ülkelerin makina imalatçıları korunma lüzumu duyarken, biz bu küresel gerçekliğe bigane kalamayız.”