KANCA ailesi bu yıl 55. kuruluş yılını kutluyor. Yarım asırlık faaliyetlerinin önemli bir bölümü otomotiv ve yan sanayi sektörünün içinde geçtiğini, bugün de hem Türkiye’de hem de Avrupa’daki ilk 5 otomotiv ve yan sanayii kuruluşu ile çalıştıklarını söyleyen KANCA Genel Müdürü Alper Kanca, “Dövme parçaları, taşıt araçlarında; motor, aktarma organları, ateşleme sistemleri, aks ve süspansiyon sistemleri, direksiyon ve sürüş takımları gibi geniş bir alanda kullanılıyor. Otomotiv ciromuzun üçte ikisini doğrudan binek ve ticari araç üreticileri ile, üçte birini de birinci seviye (Tier 1) yan sanayi ile yapıyoruz” dedi.

ÜRETİMİN YÜZDE 90’I OTOMOTİV İÇİN

“Firma olarak her geçen gün büyüdük ve bu nedenle 2004 yılında Gebze’deki fabrikaya taşındık. Gebze’de 55 bin metrekarelik arazi içinde 30 bin metrekarelik kapalı alana sahip üretim tesisi kurduk. Taşındığımız yıl 30 milyon avro mevcut yatırıma 10 milyon avro ek yatırım gerçekleştirdik. 2004 yılından bugüne ise 70 milyon avro yatırımla hem mevcut tezgahlar modernize edildi, hem de yeni teknolojiler hayata geçirildi.

"Üretimin  yüzde 90’lık payı otomotiv, yüzde 10’luk payı da el aletlerine ait olup, toplam üretimde ihracatın payı da yüzde 50’dir” diyerek yatırımlarını paylaşan Kanca, “Üretim tesislerimizde 300 değişik otomotiv parçası, yılda 16 milyon adet ve tonaj olarak da 30 bin ton üretim yapılmaktadır. Üretilen parçalarımız emniyet parçaları cinsinden olup, bu parçalar, bir aracın kullanımında hiç hata yapılmaması ve yüksek nitelikli olması gereken parçalar. Bu parçaların bazıları motor ve aktarma organlarındaki biyel kolları, krank milleri, çelik piston kafaları, salıncak kolları, dişli parçaları, dizel sistemlere ait enjektör gövdeleri ile dizel ray parçalar, tekerlekleri araca bağlayan ve dönmesini sağlayan porya ve akson parçalarını sayabiliriz. Türkiye ve Avrupa’da otomotiv sanayinin önde gelen firmalarıyla çalışıyoruz. Türkiye’deki müşterilerimiz Tofaş, Renault, Ford ve Toyota, Avrupa’daki müşterilerimizden bazıları ise Volkswagen, Audi, ve Scania” ifadelerini kullandı.

HEDEF SAVUNMA VE HAVACILIK SANAYİNDE FARK YARATMAK HEDEF SAVUNMA VE HAVACILIK SANAYİNDE FARK YARATMAK

Kanca, “Son dönemde Türkiye ve Almanya demiryollarına da tren çeki kancaları başta olmak üzere, koşum takımı, cer mili ve süspansiyon halkası parçaları ile hizmet veriyoruz. Binek araçlarda oldukça fazla ürünlerimiz mevcut olup ve yüzde 70’lik pay ile sektörde pazar lideriyiz. Hibrit motorların Krank mili ve Biyel kolları ile elektrikli araçlara parça vermeye başladık ve tam elektrikli araçların rotor şaft, ana şaft gibi parçalarında da prototip üretimler çalışmalar yapılmış olup, seri parça siparişleri için görüşmeler devam etmekte” şeklinde sözlerini sürdürdü. 

İLERİ TEKNOLOJİ ARTIK YENİ NORMAL

Alper Kanca, "Kanca, özellikle içten yanmalı motorların krank, biyel, piston, dizel ray ve enjektör kütüğü gibi dövme parçalarında dünya genelinde 1. ligde oynuyor. Müşterilerimizin kalite standartları da bizim üretim proseslerinde ve kalite kontrol sistemimizde en ileri seviyedeki araçları kullanmamızı gerektirmektedir. Örnek olarak üretim prosesinin dijital veri toplama sistemleri ile yönetilmesi (SCADA sistemleri), robotlu ve transferli üretim sistemleri ve kameralı kalite kontrol sistemleri artık üretimimizin sıradan parçaları haline geldi." dedi.

"ARAÇLARIN HAFİFLİĞİ VE EMİSYON DEĞERLERİ EN ÖNEMLİ KONU"

Ar-Ge faaliyetlerinin nasıl yönettiklerini de paylaşan Alper Kanca, “Yıllık olarak ciromuzun da yaklaşık yüzde 2,5’ini Ar-Ge faaliyetlerimize ayırıyoruz. Ar-Ge faaliyetlerimizi birkaç grup altında yönetiyoruz. Birincisi metal şekillendirme ve dövme sektöründe yeni ürünlerin geliştirilmesi. Geleneksel olarak bizim sektörümüzün en önemli rakipleri saç şekillendirme, döküm ve sinterdir. Bir geliştirme sürecinde rakip sektörlerden daha ekonomik, daha hafif ve daha dayanımlı ürünleri müşteriye sunabilmek oyuna önde başlamak için en önemli kural. İkinci alan ise ağırlık azaltma konusu. Mevcut ve yeni projelerde kazanılacak her gramın değeri var.  Araçların hafifliği artık daha da önemli. Bunun için tasarım, malzeme ve imalat süreçlerimiz koordineli bir çalışma yürütüyorlar. Araçların hafifliği ve emisyon değerleri günümüzün en önemli konusu.

Bu alanları destekleyen diğer bir alan ise malzeme mühendisliği. Demir çelik sektörü gelişmemiş bir ülke otomotiv sektöründe söz sahibi olamaz diye düşünüyorum. Aynı durum bizim dövme sektöründe de geçerli. Hammadde üreticilerimizle sürekli daha temiz, daha dayanımlı malzemeler üzerinde görüşüyoruz. Ancak bu şekildeki ortak çalışmalarla, sürekli güçlenen motorlar ve dişli kutuları gibi ürünleri üretmek mümkün olabiliyor. Hepimizin aynı suyun içinde olduğumuzu unutmamalıyız. Bir sektördeki kuvvetli yapı, diğer sektörleri de etkileyip yön veriyor.

Başka bir alan ise imalatta yapılan Ar-Ge faaliyetleri. Artan rekabet, mümkün olan en az kaynak ile en fazla verimi almayı gerekli kılıyor. Bu nedenle esnek ve otomatik bir üretim yapmak, hem maliyetleri azaltıyor hem de ürün kalitesini arttırıyor. Ar-Ge denilince, illa çok büyük ve köklü değişim içeren faaliyetler düşünmemek gerekiyor. Küçük de olsa her bir yenilik esasında kendi içinde bir Ar-Ge faaliyetidir. Biz işletme içindeki her bir bireyin Ar-Ge’ci yönünü ortaya çıkarıp, katkısını kullanmayı amaçlıyoruz.

Önümüzdeki yıllarda, özellikle Avrupa ülkelerinde verilen teşvik programları ile elektrikli araçların payı hızlı şekilde artacak. Bu çerçevede Ar-Ge faaliyetlerimizde elektrikli araçlara yönelik parça ve aksamların üretimine yönelik faaliyetlere öncelik veriyoruz. Elektrikli araçlarda alüminyum ve mangezyum gibi hafif malzemelerin tercih edilmesi bizim de bu yönde yetkinliğimizi artırma yönünde daha fazla faaliyet göstermemizi gerektirecek” şeklinde konuştu. 

"HAM MADDE BELİRSİZLİĞİ HER ANLAMDA GİDERİLMELİ"

Son olarak, otomotiv sektörünün temel sorunlarını değerlendiren Kanca, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ham madde belirsizliği her anlamda giderilmeli. Hammadde fiyatları son dönemde aşırı artış göstermekle beraber, hammadde üreticileri bunları ilk müşterilerine yani ilk kullanıcılara yansıttılar ancak tedarik zincirinde yukarıya yani araç üreticilerine doğru çıktıkça, bu fiyat geçişleri henüz tam anlamıyla gerçekleşmedi. Hammadde kullanıcıları olan ara tedarikçiler bu fiyat artışlarını halen daha finanse eder durumdalar. Otomobil üreticileri de her ne kadar pazardaki bilinmezliğe bir de araç fiyat artışı eklemek istemeseler de, tedarikçilerin mağduriyetlerini engellemek için, hammadde fiyat artışlarını tedarikçilerine vermek durumundalar. Avrupa Birliği son üç yıldır, birlik içine çelik girişini kısıtlamış durumda. Bu şekilde birliğin çelik üreticilerini koruyor ancak bu politika fiyatları da arttırıyor. Biz tedarikçiler, Haziran ayında süresi dolan bu kısıtlamaların kalkacağını umarken, Avrupa Birliği kısıtlamaları üç yıl daha uzatma kararı aldı. Böylece kısa vadede hammadde fiyat artışları ve uzun tedarik süreçlerinin çözümü ve piyasaların rahatlaması da rafa kalkmış oldu."