2030 vizyonuna yönelik değerlendirmeler yapan Schneider Electric Orta Asya Başkan Yardımcısı Esin Gül, “Bence bu hedeflere ulaşılabilir, zaten hedefin kendisi bir miktar agresif ve insanı motive ediyor olmalı. Yaptığımız makinaların içerisindeki katma değer miktarını artırdığımız sürece hem işlem hacmi olarak hem de kilogram başına düşen ihracatın dolar karşılığı olarak son derece ulaşılabilir bir hedef, yine de ciddi topyekûn bir çalışma yapılması gerekiyor” diyerek yol haritasını şöyle çizdi: “Ben iki önemli mesele görüyorum. Türkiye‘de makina ihracatı yapan 14 bin firma var. Aynı resme Almanya’dan baktığınızda ise 6 bin firma yapıyor, yani resmi yapılandırılmış bir şekilde yeniden ele almamız gerekiyor.  Diğer bir önemli konu ise kalifiye personel. Hem ara seviyede hem de üst seviyede kalifiyeli personellere ihtiyacımız var. Çünkü Türkiye‘nin en büyük makina imalatçılarının, çok yetenekli güçlü mühendislik yetenekleri ve bakış açıları olan girişimciler tarafından kurulduğunu ve şu anda yönetimin ikinci jenerasyona aktarıldığını görüyoruz. Bu şirketlerin daha kurumsal ve profesyonel yapılara dönüşmeleri için gerçekten koçluk kurgusu altında desteklenmeleri gerekiyor”. 

Dünyada teknolojide çok hızlı bir değişim sürecinin başladığını kaydeden Gül, “20 senelik iş hayatımda makina imalatçılarıyla çok yoğun çalıştım ve bu süreçte gördüğüm şey; en hızlı teknolojik değişimin son birkaç sene içerisinde yaşandığı oldu. Bu yaşanan değişim, makina imalatçılarımızın müşterilerinin beklentisini de değiştiriyor. Bu da makinaların haberleşmesi diye tanımladığımız yepyeni bir konsepte doğru ilerliyor. Internet hızının artması ve 5G‘nin de gelecek olmasıyla birlikte Endüstri 4.0’ın özellikle makina imalatçılarımızda kaldıraç etkisi yaratacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.  
Esin Gül, 5G’nin bir üstü quantum teknolojisi hakkındaki değerlendirmelerinde ise “İki tane farklı bakış açısı var. Bir grup bilim adamı, kuantum bilgisayar hayatımıza girince bugün 10 dakikada yaptığımız hesapların hepsinin mikro saniyeler seviyesinde yapılmaya başlanacağını dile getirirken, diğer bir grup bilim adamı ise istenen şeyin aslında makinanın öğrenmesi olduğunu, makina öğrendiği zaman kendi kendini sisteme adapte edebildiğini savunuyor. İki bakış açısı makul geliyor” şeklinde sözlerini sürdürdü. 

“Şimdiye kadar, tecrübeli yöneticiler tecrübeli mühendislerle çalıştığından, kararlar tamamen deneyimlere dayalı olarak alınıyordu” diyen Gül, “Endüstrinin geldiği bugünü noktada ise elimizde birikmiş binlerce tonluk datanın doğru şekilde işlenip karar verme mekanizmalarına dahil olmasıyla birlikte daha somut ve iş odaklı karar vermeye yönelik sistemler geliştirildi. Big datayı biriktirmek, sıralamak, elemek ve bir iş kararına destek olacak formata dönüştürmek gerçekten asıl mesele ve Endüstri 4.0 da tam olarak burada devreye giriyor” dedi. 
Makina sektöründe satış sonrası hizmetlerin yeni dönemini yorumlayan Gül, “Dijitalleşme, satış sonrasını bambaşka bir noktaya taşıdı. Personelin makinada baktığı yeri aynen Türkiye’deki servis departmanına transfer eden gözlüklerle, satış sonrası hizmetler oldukça kolaylaştı. İnanılmaz bir maliyet ve zaman avantajı oluştu. Mühendislik desteğini uzaktan verebilir hale gelince makinacılarımız bize yedek parça desteği için, ‘ihtiyacımız olursa nereden alabiliriz’ demeye başladılar” şeklinde sözlerine son verdi.