AİMSAD Başkanı Mustafa Erol, "Bizim ölçek ekonomisi ile ya firmaları satın alıp büyüyerek, birleşip ortak firmalar kurarak ya da STK'lar altında birleşip ortak küresel firmalar, marka firmalar çıkartmamız gerekiyor. Bence bundan sonra önümüzdeki dönemin en önemli stratejilerinden biri marka firmalar olmalı" dedi.

Erol, sektörün şu anki durumunu ve yapması gerekenleri sıraladı: “Devletin şu anda makina sektörünü en önemli stratejik sektörü olarak gördüğünü hissettik. Eğer ki kuvvetli bir makina sektörünüz varsa bir dünya ülkesisiniz yoksa bence sıradan bir orta gelir ülkesisiniz; kriter bu. Dünyada yaklaşık 2,3 trilyon dolarlık makina sektörü büyüklüğü var ve Türkiye‘nin buradan alabildiği pay yaklaşık 20-25 milyar dolarlar civarında çok düşük bir oran binde bir bile değil. 2030 senesinde Türkiye‘nin makina sektöründe birebir büyümesini sağlayabilmemiz için esasında üç şey yapmamız gerekiyor:  1- Makinanın kilogram bedelini şu anda 6 dolardan 15 dolara çıkarmamız gerekiyor. 2- Makinanın imalat sanayindeki payını yüzde 15‘e çıkarmamız gerekiyor. 3- İhracatta aldığımız payı yüzde 15’e çıkarmamız gerekiyor. 3x15 yani yüzde 100 büyüme, makina dışında veya makina yan sanayileri dışında başka hiçbir sektörün yapıp, başarabileceği bir olay değil ve bu sizi farklı lige çıkartıyor” şeklinde konuştu. 

"İHRACATIN AĞIRLIĞI 200 FİRMADA"

Türkiye'nin makina ihracatının yüzde 60-65’ini 200 firmanın yaptığını söyleyen Erol,  “Aynı ciroyu Avrupa’da 20 firmanın yaptığını görüyoruz. Bizim en büyük makina firmamız 1 milyar dolarlık bir hacme sahip ama Avrupa’da en küçük firmanın hacmi 1 milyar dolar. Bizim ölçek ekonomisi ile ya firmaları satın alıp büyüyerek, birleşip ortak firmalar kurarak ya da STK'lar altında birleşip ortak küresel firmalar, marka firmalar çıkartmamız gerekiyor. Bence bundan sonra önümüzdeki dönemin en önemli stratejilerinden biri marka firmalar olmalı” dedi.

“Makina sektöründe teknolojiye ulaşmak çok kolay ama yaptığınız ürettiğiniz ürünü satabilmek o markayı yaratabilmek işte o çok zor ve bu çok zahmetli işte orada pazarlama konusunda da ciddi algı ve lobi gerekiyor. Yalnız bir firmanın tek bir gücü dahil Türkiye'nin en büyük firması dahi olsa yetmiyor” diyen Erol, “Dünyadaki makina sisteminde maalesef biz 100 sene gerideyiz.  Almanlar ki, Almanca çok zor bir dil değil veya İngilizce dünyada herkes tarafından biliniyor. Dünyadaki Almanların bayileri yedek parça ve satış sonrası servislerinde Almanca konuşuyorlar artık yani bayilerine Almancayı öğretmişler. Bakın biz ciddi rekabetle karşı karşıyayız. Bunu nasıl yıkabilirsiniz? Bunu sadece en iyi makina yapmakla en güzeli yapmakla en iyi fiyatla değil, hayır ona da bakmıyorlar. Bizim dilimizi onlara kabul ettirebilmemiz, onları Türkiye ‘ye getirebilmemiz gerekiyor. Ben çok iddia ediyorum şu anda dünyada makina sektöründeki ana bayilerin bence yüzde 1’i Türkiye’yi görmüş, yüzde 99’u daha Türkiye’ye gelmemiştir. Belki bunları toplayıp, Turizm Bakanlığını da işin içine almak şartıyla gerekli algıyı oluşturmamız lazım. Burada onlara Türk misafirperverliğini öğretmeliyiz. O arada da sektörümüzü tanıtacağız. İkili ilişkiler bence çok önemli sadece teknoloji yetmez” şeklinde sözlerini sürdürdü.