Türk bankalarının çok ciddi bir bölümünün yönetimi yabancıların eline geçti. Son olarak Türkiye Ekonomi Bankası’nın da (TEB) Fortis Bank’a satılması gündemde.. Bu gidişle 2015 yılı sonuna kadar Türk bankacılık sektörünün yönetiminin tamamen yabancıların eline geçeceği söyleniyor.
Peki bu durum gerçekleşirse ne olur dersiniz? Bu sorunun cevabını anlamak için işin uzmanının görüşüne bir bakalım.
Doç. Dr. Mete Gündoğan Türkiye bankacılık sektörünün yabancıların eline geçmesi halinde neler olabileceğini şu 5 madde ile açıklıyor.

Ticaret yabancıların eline geçer

1. Öncelikle ülkemizdeki ticaret yabancıların eline geçer. Çünkü bankalar istediklerine kredi vererek onları destekler. İstediklerini de, kredi vererek batırırlar ya da zarara uğratırlar. Ülkemizdeki sosyal yapıyı da dikkate alırsak, bankacılık sektörü istese bir kesimin sosyo-ekonomik statüsünü çok kısa sürede en üst gruba çıkarıverir. Kısacası, sermayenin dolaşımı onların inisiyatifinde olur. Sermayeyi, bir avuç insanın etrafında dolaşan bir devlet haline getiriverirler.

Pazarlarımızı zamanla kaybederiz

2. Yerli ve yabancı pazarlarımızı zamanla kaybederiz. Çünkü, kime kredi ya da teminat verirlerse, onun her türlü ticari bilgilerini de alacaklardır. Bu bilgileri bir yerde biriktirdikleri zaman, aslında ellerinde ülkenin pazarlarına ilişkin en kıymetli bilgilere de sahip olmuş olacaklardır. Bu bilgilerin (ticari sırların da diyebiliriz!) birilerine verilmesi, pazarların kaybedilmesi için yeterlidir. Aynı şekilde yerli şirketlerimizin, yurtdışı pazarlarını da kaybetmeleri söz konusudur.

Mevduatımız yurtdışında kullanılabilir

3. Yabancı bankalar, bizden topladıkları mevduat ile, ille de ülkemizdeki yatırımları finanse edecekler diye bir kural yok. Dolayısıyla, ülkemizde topladıkları fonlar ile yabancı yatırımları veya diğer ülkelerdeki müteşebbisleri destekleyebileceklerdir. Yani bizler, kendi ihtiyaçlarımız dururken başkalarının ihtiyaçlarını giderir hale getirileceğiz.

Özel bilgilerimize de sahip olacaklar

4. Ülkemiz insanlarının, diğer bir ifade ile mudilerin, para transferleri ile aralarındaki ilişkiler trafiğini çözmüş olacaklardır. En basitinden, gurbetteki oğluna para gönderen bir baba, oğlunun nerede olduğunu bilmese bile, bankacılık sistemi bilebilecektir. Zaten bunlardan bazıları telefon hizmetleri de veriyor ya da verenleri finanse ediyor olacakları için, yabancıların bilgisi dışında hiçbir özel hayatımız ya da güvenliğimiz kalmayacaktır.

Bütün sektörlerin altyapısı, bankacılık sistemi üzerine kuruludur

5. Bankacılık sektörü şu anda resmi yüzde 36 yabancılaşmış olarak gözükse de yabancıların yüzde 50’nin üzerinde bir hakimiyete sahip oldukları tahmin edilmektedir. Bankacılık sistemimizin yabancıların eline geçmesi, diğer hiçbir sektörün yabancılaşmasına benzemez. Çünkü bütün sektörlerin altyapısı, bankacılık sistemi üzerine kuruludur.

***

İşte böyle! Biz de şirketlerimizi, “Ekonomik kriz geçene kadar masraflarımızı kısalım” mantığıyla yönetip, hem pazarlama gücümüzü hem de finans gücümüzü kaybetmekle meşgul olalım!
Bakalım kriz geçip iş yapma iştahımız yerine gelince parayı kim verecek?