Peyzaj sektörünün önde gelen isimleri arasında yer alan Plant-Sa Botanik A.Ş. başarılı çalışmalarıyla öne çıkan bir marka. Bugüne kadar birçok önemli çalışmaya imza atan markanın çalışmalarını, Peyzaj Mimarı İlter Kanat ile konuştuk.

Plant-Sa Botanik A.Ş. peyzaj alanında neler yapıyor? 

Geçtiğimiz yıl daha çok Plant-Sa üzerinde durmuş olsak da Kanat Grup bünyesinde bitki üretimiyle ilgili makinelerin Türkiye distribütörlüğünü de yapıyoruz. Uygulamacı ve üreticiyiz. Son zamanlarda peyzajı öne çıkarmaya odaklandık. Aslında biz bitki üretiyoruz, bitki ithal ediyoruz ve peyzaj alanında uygulamalar yapıyoruz.  Flower Show İstanbul Avrasya Bitki Fuarı’na sekizinci defa katıldık. Ülkede ekonomik sorunlar yaşanıyor olsa da bazı etkinlik ve çalışmaların devam etmesi gerektiğine inanıyoruz. Peyzaj mimarıyım. İtalya doğumluyum ve İtalya’nın birçok ürününü Türkiye’ye ilk getiren ismiyim. İnşaat sektörünün yavaşlaması elbette sektörümüzün de işlerini etkiledi. Bu gelişme neticesinde biz de kendimize farklı yerler ve branşlar aradık. Özellikle İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde değil sahil şehirlerinde, güçlü olduğumuz yerlerde olmaya çalışıyoruz. 

Fidanlığınız hakkında bilgi verir misiniz? 

Plant-Sa Botanik A.Ş olarak 50 dönümden oluşan bir fidanlığımız mevcut. Avrupa tarzında yapılmış olan bu fidanlığımız, komple otomatik sulama ve gübreleme sistemlerine sahip. 50 dönümde sadece altı kişiyle çalışıyoruz… Diğer makinelerimiz ile çalışmalarımızı yapıyoruz. Dönüme düşen insan sayısına baktığımızda, Türkiye’nin en az insan gücü kullanan firmalarından biriyiz. Bununla da gurur duyuyorum. 

Uygulama konusunda çözüm sunduğunuz projelere örnek verir misiniz?

Şu anda Bodrum Kempinski projesinde çalışmalar yapıyoruz. Bunun yanında daha ufak çaplı işlerimiz de var; ancak Bodrum’daki işimiz 2020’ yılının Mayıs ayına kadar süreceği için ana konsantrasyonumuz bu projede. Bodrum Kempinski ile daha önce 2005’te çalışmıştık. Memnun kalmış olmalılar ki 13 yıl sonra işi yine bize verdiler. Bu da çok mutluluk verici bir şey tabii.  

Bodrum Kempinski’de yaptığınız işin ayrıntıları nelerdir? 

Bodrum Kempinski projesinde sadece 16 çeşit bitki kullanıyoruz, hepsi endemik. Farklı bölgelerden bitki getirmek yerine bölgede var olanları kullanmayı tercih ettik. Bir diğer farklı özellik ise bu projede hiç çim kullanmıyor olmamız.  Evlerin dış zemini bitkilerden oluşacak. Sanki Bodrum’un o bilindik maki örtüsüne binaları koymuşsunuz gibi doğal olacak. Evden çıktığınız anda Bodrum’un kekiklerinin, mersinlerinin, mastikalarının içerisinde yer alacaksınız. 

Peyzajın sürdürülebilirliğe katkısı nedir sizce?

Çok önemli bir nokta. Katkıdan öte peyzaj zaten başlı başına sürdürülebilir olmalı. Peyzaja göre sürdürülebilirliği yapmamız lazım. Peyzaj sadece bitki dikmek değildir. Örneğin Bodrum’da yaptığımız projede bunu vurguluyoruz. Tamamen damla sulama sistemi yaptık, “Yağmurlama neden kullanmıyorsun” diye soruyorlar. Kullanmıyoruz, çünkü Bodrum’a yılda kaç kere yağmur yağıyorsa buradaki bitkiler de ona alışmalı. Köklerini suluyoruz ve suyu giderek azaltarak veriyoruz. Çünkü maki bu ortamda yaşar. İşte sürdürülebilir peyzaj budur. Sürdürülebilir enerji de bir diğer önemli konu. Bahçıvanlar bahçe temiz görünsün diye toprağa düşmüş çürük mandalinaları süpürürler örneğin. Halbuki bırakın çürüsün, bitki ona alışık, onun asiditesini istiyor aslında. Bitkinin asıl ihtiyacı olan doğal gübre yerine yapay gübre kullanılarak doğanın dengesi bozuluyor.   

İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerde yapılaşma artmaya devam ediyor. Konutlarda peyzaj yönetiminde nelere dikkat edilmeli?

İlk olarak peyzaj mimarlarına, Peyzaj Mimarları Odasına güvenmeleri lazım. İzinlerde peyzaj mimarlarının imzası olmalı. Kağıt üzerinde çok güzel peyzaj projeleri yapılıyor; ancak bu projenin uygulanabilirliğinin ne olduğuna bakılmalı. Şu andaki imar olanaklarının sağladığı alan size sanal peyzaj yarattırıyor. Eskiden çatı bahçeleri diye bir alanımız vardı, şu anda yapılan bütün konutların bahçeleri çatı bahçesine döndü. Projelerin altını otopark yapıyorlar, size üstte 30-40 santim toprak veriyorlar, sonra da “burada büyük ağaç yetiştir” diyorlar. Bunu aslında mimari ekip peyzaj mimarıyla en baştan birlikte çalışsa, o zaman her şey daha kontrollü ve doğru olur. Bizlere projenin en son aşamasında “burayı yeşillendirin” diye geliyorlar. Peki bunun suyu, drenajı nereye gidecek? En önemlisi ise daha en başında bitkiye toprak salacak alanlar bırakılmalı. Beton döküp geçiyorlar. Halbuki en başta peyzajı düşünseler her şey düzelecek.