Parke üretiminde kaliteli ürünleriyle öne çıkan Retro Parke, farklı tasarımlarıyla da isminden söz ettiriyor. Metal ile ahşabın ya da mermer ile ahşabı buluşturduğu tasarımlarıyla dikkat çeken markanın çalışmalarını firma yetkilisi Köksal Değirmenci ile konuştuk. 

Öncelikle kurumunuzun hikayesini öğrenebilir miyim? Kapasiteniz ne kadar? Neler yapıyorsunuz?

Dokuz yıl önce bu işe başladık, yani dokuz yıllık bir firmayız. Ancak daha önce başka bir isim altında devam ediyorduk; ama şu anda Retro Parke olarak daha büyümüş ve daha gelişmiş bir şekilde çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Ahşabı çok seviyoruz ve ahşapla yaşamayı da çok seviyoruz. Bundan dolayı da meşakkatli olmakla beraber çok zevkli bir iş. Bu parke aslında sanatsal parke demektir. Evimizde seneler önce döşediğimiz masif parkeler, balıksırtı parkeler ve lamine parkelerin artık şekillenmiş halidir. Dünyada değişen trend ve modaya göre de insanlar zeminlerine farklı parkeler koymak istiyorlar. Bu farklı parkeleri de daha önce yurt dışından tedarik etmek istiyorlardı, özellikle İtalya, Rusya ve İspanya gibi ülkelerden. Bunlar çok maliyetli parkeler oluyordu ama artık Retro Parkeyi çok rahatlıkla bulabilirler. Özellikle mimar arkadaşlar bizlere ulaşabilirler, projeler konusunda bizlerle diyalog içerisine girebilirler, onların çözüm ortakları olabiliriz. Çünkü parkenin zemine döşenmesi için birçok etken gerekiyor, bu etkenler içerisinde de kot yüksekliği, parkenin kalınlığı, diğer parkelerle geçişi, silimi, cilası vs gibi konularda her türlü bize danışabilirler. Bize her türlü çizimi atabilirler, attıkları çizimleri biz her türlü ahşaba dönüştürebiliriz. Onlara tekrardan sunabiliriz, karşılıklı fikir alışverişinde bulunabiliriz. 

Peki yeni ürünleriniz var mı? Varsa bilgi verebilir misiniz?

Yeni derken bizim ürünlerimiz her zaman yeni olmak zorunda! Çünkü bir Osmanlı motifi serisi, bir spor kesim serisi tutturuyorsunuz ya da hayal ettiğiniz bir çizimi yerleştirmeye çalışıyorsunuz. Dünyadaki internet sitelerinden bulduğunuz çizimleri, motifleri, desenleri birbirleriyle birleştirip farklı desenler ortaya çıkarabiliyorsunuz. Bu yüzden biz de sınır yok, yani her sene her dönem yeni şekiller ortaya çıkacaktır. 

Peki, çözüm sunduğunuz projelere örnek verebilir misiniz? Referanslarınız arasında kimler var?

Sinpaş, MNG, Eczacıbaşı, bakanlık binaları, o binalardaki makam odaları, otel projeleri gibi… Bu saydıklarımız yurt dışında özellikle Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Katar, Dubai, Fas gibi ülkelerde çalışmalar yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Avrupa’ya şu anda açılmadık ama ilerleyen zamanlarda Avrupa’ya da açılacağız. Mimar arkadaşlarla çözüm ürettiğimiz çok olmuştur. Yani bir Marguetry parke gelmiştir, Marguetry parkeyi direkt odaya döşemek istemişlerdir ama biz demişizdir ki “Marguetry parke 60-61 kareleri yerleştirdiğiniz zaman burada desen kaymasın, görüntü bozulmasın diye kenarına bordor atmışızdır, etrafına taş koymuşuzdur ve görüntüyü de sabit kılmışızdır. Ya da kot farkı sıkıntıları olmuştur, kot farkı sıkıntılarında parkenizi daha kalın yapalım” demişizdir. Bu gibi çözümlerimiz olmuştur. 

Özellikle öne çıkan bir ürününüzü bize anlatır mısınız?

Şu anda ahşabı çok seven ve hem merdiven altı dediğimiz hem de küçük işletmelerde bu işleri yapmaya çalışan 3-4 firma var. Ama tabiki isimleri henüz bilinmiyor ancak biz 4 bin metre karede çalışan teşekküllü bir fabrikayız ve son model makinelerle çalışıyoruz. Marguetry parkeyi öne çıkaran özellikleri söyleyeyim. Bu bahsetmiş olduğum atölye tarzı çalışan bir iki firma genellikle ahşap parkeleri birleştirir. Bunları zaten yapıyoruz ama biz artık metal ile ahşabı birleştiriyoruz, mermer ile ahşabı birleştiriyoruz; çünkü trend bu yönde ilerliyor. Biz de öne çıkan ürünlerimiz bunlar.

Sürdürülebilirlik açısından çalışmalarınız var mı? Metalı dahil ederek çalışmalar oluşturuyorsunuz, trafik akışının yoğun olduğu alanlarda yıpranma payı nedir? 

Normalde trafiğin çok olduğu yerlerde ahşap parke tabiki kullanılabilir ama kullanılan yerlerde üzerinde kullanacağınız cilaya çok dikkat etmeniz gerekebilir. Çünkü orada direnci sert bir cila olması lazım. Yani trafik cila olması lazım, hatta sert trafik cila olması lazım. Normalde ahşabın üstündeki taber sayısı 6-7 taberdir ama onu yaklaşık 10-12 bin tabere çıkarabilecek cilalar kullanırsanız daha iyi olur. Bu yüzden de yoğun trafik olan yerlerde kullanılabilir. Kullanılırken de özel cila kullanılması gerekiyor. Seramik ve granit gibi değildir. Cilaya dikkat edildiği sürece yoğun yerlerde de ahşabın kullanılmasında sıkıntı yok. 

Önümüzdeki süreçte neyi hedefliyorsunuz? Planlarınız neler?

Öncelikle bayilik işlerimizi tamamlamayı istiyoruz. Bir sonraki süreçte Türkiye’de iki noktada showroom açmak istiyoruz. Önümüzdeki sene de yurt dışındaki fuarlara katılmak istiyoruz ve Retro Parke’yi Avrupa’ya tanıtmak istiyoruz. Avrupa’daki nihai ahşap tüketicilerinin özellikle desenli parke tüketicilerine bu iş Türkiye’de de yapılıyor ve aynı hatta daha yüksek kalitedeki ürünlerimizi size sunabiliyoruz demek istiyoruz. Daha fazla ihracat yapmak istiyoruz, bu gibi hedeflerimiz var. 

Peki, parkenin iç mekana kattığı değer nedir sizce? 

İnsanların bütçesi el verdiği sürece zemine her zaman parke döşemelidir. Eskiden evimize döşediğimiz klasik balıksırtı parkeler vardır ya küçük parkeler, o bile olsa biz müşteriye önce şunu söylüyoruz; evinizdeki parke cila olabiliyorsa cila yapalım, ahşabı kullanın, yani onu söküp yerine laminant koymayın diyoruz. Bize bir para vermeyin diyoruz, çünkü ahşap parkenin üzerine çıplak ayakla bastığınız zaman elektriği atabilme şansınız var. Ahşabı hissetme, dokunduğunuz zaman yaşayabilmeniz gerekiyor. Bundan dolayı da ahşap parkeyi bir de desensel olarak evinizin içindeki mobilyalara ya da ne bileyim perdenize, duvarınıza, kapınıza, zemine desenli bir parke koyduğunuz zaman içiniz daha çok açılıyor, siz mutlu oluyorsunuz.