Evimiz, iş yerimiz ya da yalnızca yemek yemek veya eğlenmek için girdiğimiz mekan olsun, ama her neresi olursa olsun orada bir estetik arayışı içinde değil miyiz? Bu arayışa tasarımındaki dokunuşları, kullandığı materyaller ile cevap veren mekanlar vardır ya hani, işte bu özgün çalışmalara imza atan isimlerden biri de Yoo Mimarlık. Örneğin ismini Rolling Stones'un unutulmaz şarkısından alan, müziğin sanatla birleştiği Angie Bebek projesi… Zira detay ve renklerdeki fotoğrafik bütünlüğü ve daha birçok detayı ile sizi andan alıp başka bir atmosfere götürüyor hiç kuşkusuz. Bu özgünlüğü her projesinde gözlemlediğiniz Yoo Mimarlık’ın tasarım dilini Alparslan Özarpat, Alptekin Yıldız ve Orçun Özkan ile konuştuk. 

Yoo Mimarlık’ın tasarım dilini nasıl ifade edersiniz? 

Tasarım kriterlerimizin başında çağdaşlık ve fonksiyonellik anlayışı gelmektedir. Aslında tasarladığımız her proje kendi içerisinde farklı bileşenleri barındırır. Her yeni tasarımımızda, işverenin en önemli kriter olmasının yanında tasarımın konusu, kullanıcı kitle gibi veriler tasarımımıza yön verir ve her yapının bu veriler ışığında kendine özgü bir konsepti oluşur. Bu konseptin, malzeme seçimine kadar her konuda uyumlu ve birbirini destekler nitelikte olmasına özen gösteriyoruz.

Kurumsal kimliği iç mimariye yansıtmak adına projelerinizde nelere dikkat ediyorsunuz?

Tasarım sürecimizde çalıştığımız firmayı çok iyi tanımak ve müşterinin kim olduğu ve ne istediğini de biliyor olması da bizim için projenin başarılı şekilde sonuçlanmasında önemli kriterlerdendir. İşverenin isteklerini doğru anlayıp, tasarıma yansıtabilirsek, tasarımda istenilen sonucun elde edileceğini düşünüyoruz.

Populist Bebek projesinde yaptığınız çalışmadan bahseder misiniz?

Tarihi bir yapının yeniden işlevlendirilmesi ile gerçekleşen The Populist Bebek'in konsept tasarımını Lagranja yaptı. Bu projede Lagranja ile beraber, tasarım ve uygulama sürecinde ortak çalışma içerisinde bulunduk. Mimar olduğumuz için projenin hem tasarım kısmında hem de uygulayıcı tarafında olmamız, tasarımcı yerine kendimizi koyarak düşünmeyi sağladı. Yani tasarımcının tasarladığı çalışmayı uygulamada çözerken, kendisiyle de çatışma içerisine girmeden projenin çözünürlüğüne çalışıyoruz. Bu bağlamda The Populist Bebek projesinde de Lagranja ile uyumlu bir çalışma gerçekleştirdik. Yerel ve uygulayıcı mimarlık ofisi olarak yer aldığımız bu projede, uygulama sürecinde, mimar olduğumuz için karşı tarafın bize güveni daha fazla oluyor.  

Angie Bebek tasarımıyla dikkat çeken projeleriniz arasında. Bu projede çıkış noktanız ne oldu?

Tasarımının da Yoo Mimarlık'a ait olduğu Bebek semtinin dokusuna uyum sağlayan Angie Bebek projesi, bizim için hem tasarım süreci hem de uygulaması ile çok farklı ve keyifli bir deneyim oldu. Angie, ismini Rolling Stones'un unutulmaz şarkısından alan, müziğin sanatla birleştiği özgün bir mekan oldu. Angie'de, kullanım alanının dar olması dezavantajını avantaja çevirerek, kullanıcılara ev konforunda rahat ve samimi bir ortam oluşturmak istedik. Bu özelliğiyle mekan evinin köşesinde davet veriyor hissiyatında kullanıcılara o rahatlığı vermektedir. İç mekanda; eklektik dokunuşlarla, klasik öğeleri sentezleyerek, detay ve renklerle fotoğrafik bütünlüğü sağlamaya çalıştık. Konsept olarak Angie'de kullanılan malzemelerin ham dokuları ve desenleri ile vintage çizgisiyle kullanıcı kitlesinin özgür ruhunu yansıtmaya çalıştık. Bütün bu süreçlerde işveren tarafında yer alan Doğuş Grubu'nun bütün bilgisini bu eğlence ve ağırlama mekanı üzerine yansıttığı bir projedir. Doğuş Grubu'nun ne istediğini biliyor olması, tasarım sürecini yürütürken bizim için çok önemli bir faktör oldu.

Şu anda hangi projeler üzerinde çalışıyorsunuz?

2007 yılından beri İstanbul başta olmak üzere dünyanın pek çok noktasında mimari tasarım, iç mimari ve mağaza giydirme projeleri gerçekleştirdik. İmza attığımız projeler kısa sürede bize yenilerini getirdi. Türkiye'de ve gerekse yurt dışında sürdürdüğümüz projeler devam etmektedir. Edindiğimiz bu başarıyı, tasarım aşamasında yaratıcı ve pratik çözümlerimiz kadar, yapım sürecindeki yüksek performansımıza da borçluyuz. Üzerinde çalıştığımız bazı projelerde yerli mimari ofis ve uygulama sürecini yöneten ofis olarak yer alırız. Bu projeler de, uygulama süreci öncesinde tasarımcı ve işveren ile ilgili yoğun çalışma süreci başlar. Bu projelerden başlıcaları; Emaar Square de yer alan Galeries Lafayatte, geçen ay açılışını yaptığımız Populist Bebek, Ulus 29, tasarımı da bize ait olan Angie Bebek biten projelerimiz arasındadır. D Maris projesinin suit odaları, Nusret ve Rüya bölümleri üzerinde çalışmalarımız devam etmektedir. Vadi İstanbul'daki Galeries Lafayatte'de devam eden projelerimiz arasındadır. 

Akıllı bina teknolojilerini, bina otomasyonunu nasıl buluyorsunuz? Bu sektörden beklentiniz nedir?

Mimari tasarım ve uygulama sürecinde yapının teknik olarak; mekanik, elektrik, aydınlatma sistemi ile ilgili neye ihtiyacı olduğuna dair bilgin yoksa, yapının ortaya çıktığı süreçte tasarım sekteye uğrayabiliyor. Bu noktada mimar olarak yapının her şeyine hakim olman gerekmektedir. Mimar olarak tasarımda bütün bu koordinasyonun başında olduğun için herkesten daha iyi bilirsen, sistemi bina içine entegre edebilirsin. Çünkü bina otomasyon sisteminde birçok farklı disiplin bir arada çalıştırılır. Farklı disiplinlerin tek merkezden çalıştırılması kullanımda kolaylık sağlar. Kullanıcılara sağladığı konfor sebebi ile giderek bina otomasyon sisteminin yapılarda kullanımı yaygınlaşmaktadır. Bunların yanı sıra bina otomasyon sistemlerinin geliştirilip yapılara uygulanmasında, yazılımı üretenle kullanıcı arasında bağ bulunmaması bazı yapılar üzerinde istenilen verimi sağlamamaktadır. Bu noktada biz yapıların uygulayıcı kısmında bulunurken üreten ile kullanıcı arasındaki dengeyi de sağlamaya çalışıyoruz. Akıllı bina teknolojilerinin şuan takıldığı nokta, tasarımcı ile kullanıcı arasındaki düşünce farkıdır. Tasarımcı kullanıcıyı düşünmeden ortaya çıkardığı sistem, kullanıcının isteklerine uymayabiliyor. Bu noktada biz mimarlar olarak tasarımcı ile kullanıcı kitle arasında bir köprü oluşturmak zorundayız.

Proje uygulamalarınızda malzeme tercihini nasıl belirliyorsunuz? Sizin için ayrıcalıklı malzemeler var mı yoksa projenin yapısı mı belirler?

Değişen ve gelişen teknoloji ile beraber kullanılan malzemeler de çeşitlilik göstermektedir. Çağdaş yapı kavramının beraberinde getirdiği malzeme kullanımı ile daha farklı mekanlar ortaya çıkarmaktasınız. Bu noktada seçilen bu malzemelerin uygulanabilirliği önemlidir. Yani doğru malzemenin uygulanması ve aldığın kalite çok önemlidir. İç mimari projeler biraz mimari projelerden farklıdır. Çünkü burada yapılan bir iç mimari tasarım beş yıl sonra değişebilir. Bu doğrultuda verilen brief bizim önümüzü açmaktadır. Pahalı malzemeler kullanarak ortaya bir iş çıkarmak en kolay olanıdır. Bu doğrultuda yeni malzemeleri görmek ve bilgi edinmek güzel; fakat mekana uygun malzemeyi seçip onu mekana göre uygulayabilme çok önemlidir.

Yurt dışında uygulanan ve uygulaması devam eden projeleriniz var. Kendi ülkenizden uzakta, farklı kültürlere mimari bir dokunuş eklemek size ne ifade ediyor? 

Genellikle aynı kültürlere yapılar tasarladığımız dönemler yer yer farklı ülkelerle de çalışmak bizim için keyifli bir süreç oluyor. Bu nitelikli ve keyifli koşulları yakaladığımız için mutluyuz. Umarım farklı kültürler içerisinde projeler üretmeye devam ederiz ve dünyanın her yerinde projeler üretme şansımız olur. Katar, Kuveyt ve Hindistan'da devam eden projelerimiz bulunmaktadır. Bu süreçte bizim için fonksiyon önemli bir belirleyici oluyor. Çünkü artık insanların istekleri, dünyanın neresinde olursa olsun istenilen çalışmanın daha global çağrışımlar sağlaması gerektiği üzerinedir. Hindistan'daki ve Kuveyt'teki işverenler restoran ve kafe deyince aynı şeyleri düşünüyorlar. Her nekadar bizde olmasını istemesekte bu durumun, kendi kültüründen olan mimarlarla çalışması bu noktada daha dar çerçeveden bakmalarına sebep olduğu için farklı kültürlerden farklılık yaratan mimarlarla çalışmayı tercih ediyorlar. Kendi kültürünü yansıtan tasarımlar istenilse zaten sizlerle çalışmak istemez. Fakat işverende ülkesinde tasarımıyla çevresinden ayrılan, farkındalık yaratan bir mimari tasarım istemektedir. Bu noktada sen tasarım yaptığın o kültürü elimine ediyorsun ve kendi kültüründen birşeyler katıyorsun.