Konut kredi faizleri aylık yüzde 0,64 ile tarihin en düşük seviyesine indirilirken, bu kararın ardından kamu katılım finans kurumları konut finansman oranını yüzde 0,64'e düşürdü. Özel bankalar da konut kredilerini yüzde 0,70-0,90 aralığına çekti. Kampanyanın ardından Haziran ayında konut kredi kullanımında ciddi artış yaşandı. Bu gelişmenin, konut ihtiyacının her zaman sürdüğünü gösterdiğini vurgulayan Deprem Güçlendirme Derneği (DEGÜDER) Başkanı Sinan Türkkan, son günlerde sıkça yaşanılan deprem gerçeği göz ardı edilmeyerek acilen düşük oranlı konut güçlendirme kredisinin çıkarılması gerektiğini vurguladı. 

Yeni konut alamayan ve yaşlı binalarda oturan büyük bir kesimin olduğunu hatırlatan Türkkan, ortalama konut yaşımızın 15-16 civarında olduğunu söyledi. Sadece İstanbul'da 2000 öncesi yapılmış 554 bin bina bulunduğunu, bunlarda milyonlarca insan yaşadığını aktaran Türkkan, “Bu gerçek için de bir seferberlik başlatılmalı. Son günlerde sıkça yaşadığımız deprem gerçeği göz ardı edilmemeli ve acilen düşük oranlı konut güçlendirme kredisi çıkarılmalı. Bu konuda da bir kampanya başlatılmalı." Dedi.
İstanbul için 400 bin riskli bina bulunduğunu, bunların bir kısmının ekonomik kaygılardan ötürü güçlendirilemediğini ya da imar nedeniyle de yıkıp yeniden yapılamadığını aktaran Türkkan, bu sebeple otoritenin araya girerek bu konuyu hızlıca çözmesi gerektiğinin altını çizdi. Güçlendirme konusunda da düşük faizli kredi verilmesinin bu soruna çözüm olacağını önemle vurgulayan Türkkan, çoğunluğun yaşadığı konutlara öncelik verilmekle birlikte aynı zamanda sanayi yapılarının da güçlendirilmesine yönelik düşük kredi faiz desteğinin verilmesi gerektiğini kaydetti. Türkkan sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“HAREKETE GEÇMEK İÇİN ARTIK NEYİ BEKLİYORUZ!”

“İstanbul, sanayinin kalbini düşünürsek bu yapılarında hızlıca ele alınması gerekir.  Silivri ve Elazığ'dan sonra Bingöl'de yaşanan depremler ve içinde bulunduğumuz salgın süreci, başta İstanbul olmak üzere Türkiye genelindeki 7 milyonu aşkın riskli konutun güçlendirilmesi ve yenilenmesi gerektiği gerçeğini bir kez daha gösterdi. Yapıların güçlendirilmesinde amaç binaların depremde ayakta kalarak insanların güvenli bir şekilde dışarıya çıkabilmesidir. Aynı zamanda konutlar insanların deprem sonrasında da güvenli bir şekilde yaşayabilmesini sağlayacak güçte olması gerekir. Binanın Deprem Yönetmeliğine uygun hale getirilmek üzere yapılan güçlendirme çalışmaları zemin iyileştirilmesi, temel çalışmaları, kolonların güçlendirilmesi ve gerektiğinde kolon ilave edilmesi, korozyonun önlenmesine yönelik birtakım çalışmaları kapsıyor. Binalarda güçlendirme çalışmalarının yapılmasında yasalarda ve bürokratik birtakım engeller söz konusu. Örneğin 5/4 oybirliğinin istenmesi, bir kişinin dahi istediğinde ruhsat alınmasına engel olabilmesi gibi birtakım sorunlar yaşanabiliyor. İmar Başarısı kapsamında olan binalarda güçlendirme çalışmalarının nasıl yapılacağı henüz belirlenmiş değil, yönetmeliğin nasıl uygulanacağı henüz yetkililerce bilinmiyor. Güçlendirme çalışmalarının yapılabilmesi için pratikte süreci hızlandıracak birtakım önlemler ve kararlar alınması gerekmektedir.
Bingöl’de yaşanan depremin ardından birkaç gün içinde Aydın, İzmir, Manisa’da da üst üste deprem görüldü. Yetkililer İstanbul’da 7.3’ün üzerinde deprem yaşanmasının sürpriz olmayacağını açıklanıyor, harekete geçmek için artık neyi bekliyoruz! Bununla ilgili artık çok ciddi yaptırımlar yapılmalı ve kararlar alınmalı.”