Tüm sektörler gibi mekanik ve taahhüt sektörü de pandemi sürecinden etkilendi. Firma olarak siz nasıl bir süreç geçiriyorsunuz?

Mekanik tesisat taahhüt sektörü 2020 yılı içerisinde çok ciddi sıkıntı yaşamıştır. Bu süreç 2021 yılına da sarkmış gözüküyor. Yatırım faaliyetlerinin özel sektörde durması, devlet işlerindeki yatırımlarda proje bazında tasarruf uygulanması yurt içinde belli oranda inşaat piyasasını durağan hale getirmiştir. Biz firma olarak kurulduğumuz günden bugüne kadar 25 yıllık süre içerisinde, ülkemiz şartlarına uygun olarak varlığımızı sürdürdüğümüzden dolayı 2019 yılı sonunda ortaya çıkan pandemi sebebi ile hemen tasarruf tedbirlerimizi aldık ve ihalelere bakış açımızı değiştirerek, 2020 ve 2021 yılını kayıpsız geçirmek için sorumlu ve bilinçli bir firma olarak düşük kar oranı  ve maksimum istihdam sağlayabilmek adına yarışmacı teklifler hazırlayarak ihalelere katılım sağladık ve yeni sözleşmelerimizi imzaladık.

Mühendislik çözümleri ve proje tarafıyla ilgili yılın geri kalanına ilişkin öngörüleriniz neler? 

Proje niteliği ve kalitesini etkileyen unsurların neler olduğu değerlendirildiğinde; Yatırımcı ve danışmanlarının ne istedikleri konusundaki kararlılıkları ve yatırım konusu hakkındaki bilgi düzeyleri, yatırımın yapılacağı bölgenin belirlenmesi ve bu bölgenin varsa özel ihtiyaçlarının ne olduğunun tespit edilmesi... Proje grubuna ayrılan zaman ve bütçe tutarı, proje gruplarının birbiriyle çalışma alışkanlıklarının düzeyi, ortak bir çalışma ile ihale proje çalışmasının teknik şartname, keşif, idari şartname ve proje çizimlerine direkt olumlu yönde etkisi bulunmaktadır. Günümüzde kullanılan Autocad, Mep, Revit tarzı gelişmiş programlar sayesinde tüm gruplar ortak bir çizim tabanında çalışabilmekte ve süperpoze edilmiş projelerin uygulama firmalarına teslim edilmesi sağlanmaktadır. Koordinasyon projelerinin sağlıklı hazırlanabilmesi inşaat uygulama işinin en önemli kısımlarındandır. Bu işi insan yoğun çalışmadan çıkartarak daha az müdahale edilebilecek hale getirilmesi, paket yazılımlar kullanılması sistemlerin çözümlerini hızlandırmaktadır. Günümüzde yatırım süreçlerindeki inşaat süreleri kısaltılmıştır. Özellikle ülkemizde 200.000 m²’lik bir projenin inşaat süresi 15-18 ay ve proje süresi 3-4 ay olduğu düşünüldüğünde ortaya çıkan sonuç nettir. Sahada temel betonu dökülürken proje grupları 1 veya 2. kata ait proje çalışmalarını yürütmektedirler, dolayısı ile zaman darlığı sebebiyle tüm süreçler zamanı ortak kullanır hale gelmiştir. Bu çalışma tarzı ister istemez tüm grupların beraber çalışmasını zorunlu hale getirmiştir. “Türkmen Göçü Yolda Düzelir” atasözüne uygun yaşayan bir sektörde çalıştığımızın bilinciyle uyum sağlamak durumundayız. Avrupa veya diğer gelişmiş ülkelerde de proje grupları beraber çalışmaktadır. Fakat çok temel farklar bulunmaktadır. Özellikle proje süreleri, kontrol süreçleri ve uygulamaya geçiş sıralamalarıyla yatırım bütçesine ayrılan rakam ile proje kısmına ayrılan rakamın % olarak değerlendirilmesi durumunda ortaya çok ciddi farklılıklar çıktığı görülmektedir. Bu ortaya çıkan farklar projenin kalitesini çok net olarak etkilemektedir. Özellikle mekanik ve elektrik proje disiplinlerine ayrılan m² bazındaki bütçelerin ve çalışma sürelerinin Türkiye ölçeğinde tekrar değerlendirilme ihtiyacı bulunduğunu düşünüyorum. Nitelikli mühendislik hizmetleri yatırımcıyı koruması gerekirken yetersiz çalışma süreleri ve bütçelerinin darlığı sebebiyle sektörde nitelikli çalışan mühendis yetişmesi giderek azalmaktadır. Önümüzdeki dönemde bu konu çok sıkıntılı hale gelecektir. Gelişen programlar ve yazılımlar rutin uygulamalar için iyi olmakla beraber bu gelişmelerin sadece araç olduğu ve unutulmaması gereken konunun mühendisliğin insanlık tarihi boyunca var olduğu ve devam edeceğidir. Biz bugünün insanları olarak tekerleği kimin icat ettiğini bilmiyoruz ama halen kullanıyoruz. Nitelikli mühendislere insanlığın her dönemde ihtiyaç duyacağına inanıyorum. Yılın geri kalan süreci içerisinde proje firmalarının yoğun çalışmadığını izlemekteyiz, bir taahhüt firması olarak bu önümüzdeki dönemde ihale süreçlerinin az olacağını ve pazarlıkların çok çetin geçeceğini göstermektedir.

Bu yıl piyasada talep göreceğini veya ön plana çıkacağını düşündüğünüz ürün ve sistem çözümlerinden genel hatlarıyla bahseder misiniz?

Covid-19 ve Pandemi süreci hepimizin yaşam koşullarını ve tarzını tekrar gözden geçirmesi konusunda bir uyarı şeklinde algılanmalıdır. Yavaş yaşanan şehirler, bireysel çalışma şartları, home ofis çalışmaları, doğaya saygının önemi konularını, her gün tekrar tekrar düşünüyoruz ve bugünlerden sonrada virüslerin yayılımı bize bu konuları daha da düşündürecek gibi durmaktadır. Ofisler, hastaneler, AVM, tiyatro veya sinema salonları, spor müsabakaları vs. alanların tamamında m² başına insan yoğunluğu konusunda iklimlendirme kaynak kitaplarında çizelgeler bulunmaktadır. 25 yıldır bu çizelgelere ve kişi başına olması gereken taze hava miktarlarına göre iklimlendirme projeleri çiziyoruz veya uyguluyoruz. 2020 yılı başından bu yana ise en popüler sözcük “sosyal mesafe” olarak her mecrada kullanılmaktadır. Pandemi tüm ezberleri değiştirmektedir. Bu değişiklik bir süreç alacaktır, henüz yeni duruma uygun iklimlendirme şartları için bir standart oluşturulamamış olup sadece yüzeysel değişikliklerle bir arayışın var olduğu tesisat sektöründe gözükmektedir. Son 6 aydır havalandırma ve iklimlendirme sistemleri, virüslerin yaşamasını etkileyecek ve öldürecek şekilde UV ışını üzerinde çalışmaktadır. Klima santralleri ve Fancoil cihazlarına entegre edilen UV lambaları sayesinde, havaya asılı olan virüslerin emilerek cihaz içlerinde UV ışına tutulması ve öldürülmesi metodu ile bulaş riskinin azaltılmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir. Henüz uygulama bazında kapalı ve yoğun insanın bulunduğu ortamlarda iklimlendirme açısından %100 güvenilir alanlar oluşturulamamıştır. Süreç ve çözüm çalışmalarının ilgili mesleki kuruluşlar tarafından devam ettiğini gözlemlemekteyiz.

Bu yıl ve önümüzdeki yıla ilişkin iş aksiyonlarınızla ilgili planlarınız var mı? 

Biz bu süreci yurt içi ve yurt dışı projeleri yakından takip ederek en az kayıpla ve hasarsız geçirmenin daha doğru bir yaklaşım olduğu düşüncesindeyiz. Bu sebeple yurt dışı işler konusundaki pazar arayışlarımızı daha derinleştirmek ve yurt dışı taahhüt işlerimizin genel bilançomuz içinde ağırlık oranının artırılmasını sağlamak amacı ile Sahra altı Afrika ülkeleri, Kazakistan, Rusya, Libya, Irak, Orta Avrupa ülkelerindeki projelere davet edilmek sureti ile teklif hazırlamaktayız. İnancımız önümüzdeki süreçte bu tekliflerden en az iki tanesini sözleşme aşamasına getirerek başarılı faaliyetlerimizi yurt dışında da devam ettirmek gayreti içerisindeyiz.