FOTO: CEPHEDER Yönetim Kurulu Üyesi ve Kasso Mühendislik Genel Müdürü M. Sinan Kılıç
Günümüzde yüksek binalarda estetik, enerji verimliliği ve kullanıcı konforu açısından kritik öneme sahip olan ikincil cephe sistemlerinin deprem koşullarındaki davranışlarının yeterince dikkate alınmadığı belirtildi. Kasso Mühendislik Genel Müdürü M. Sinan Kılıç, yapısal olmayan bu elemanların deprem anında estetik bir öğe olmaktan çıkıp doğrudan can güvenliğini etkileyen bir unsura dönüştüğünü ifade ederek açıklamalarda bulundu.
Depremin Cephe Sistemleri Üzerindeki Etkileri ve Geçmiş Örnekler
Deprem sırasında binaların yatay yönde ötelenmesi ve katlar arasında göreli yer değiştirmeler meydana gelir. Cephe sistemleri bu hareketi tolere edemediğinde bağlantılar kopabilir, paneller kırılabilir ve binadan ayrılarak düşebilir, bu da ciddi can güvenliği riski oluşturur. Kılıç, bu duruma örnek olarak şunları gösterdi:
- 1994 Northridge Depremi: Ofis binalarında binlerce cam panelin kırılarak binaların kullanılamaz hale gelmesi.
 - 1995 Kobe Depremi: Ağır taş kaplamaların koparak sokaklara düşmesi ve yayalara zarar vermesi.
 - Tohoku Depremi: Alüminyum cephe panellerinde bağlantı sorunları nedeniyle düşme riski oluşması.
 
Bu vakaların, cephe sistemlerinin sismik davranışının taşıyıcı sistem kadar önemli olduğunu gösterdiği kaydedildi.
Hafif ve Esnek Çözümler: Genişletilmiş ve Perfore Metaller
Kılıç'a göre, cephe tasarımlarında giderek daha sık kullanılan genişletilmiş metal ve perfore metaller sismik performans açısından önemli avantajlar sunmaktadır. Bu panellerin sağladığı faydalar şunlardır:
- Hafiflik: Taş veya beton kaplamalara göre çok daha hafif olmaları, binanın toplam kütlesini azaltır ve deprem sırasında yapıya binen atalet kuvvetini düşürür. Bu durum, hem taşıyıcı elemanlarda hem de ankrajlarda daha az gerilme oluşturur.
 - Geçirgenlik: Perfore ve delikli yapılar, rüzgâr yüklerinin bir kısmının doğrudan yapıyı etkilemeden geçmesine izin vererek özellikle yüksek binalarda rüzgâr yüklerini azaltır ve bağlantı elemanlarını korur.
 - Esneklik: Bu malzemeler, yapı ile ötelenme ve burulmaya karşı esnek davranarak binanın yatay hareketlerine uyum sağlayabilir ve yapı güvenliğini artırır. Rijit kaplama sistemlerine kıyasla enerji sönümleme kapasitesine sahiptirler.
 - Bakım ve Hız: Modüler yapıları sayesinde hasarlı paneller kolayca sökülüp yenisiyle değiştirilebilir, bu da deprem sonrası hızlı müdahale ve bina işlevselliği açısından avantaj sağlar.
 
Tasarımda Dikkat Edilmesi Gereken Kritik Noktalar
Genişletilmiş ve perfore metallerin kullanımında bile bazı kritik noktalara dikkat edilmesi gerekiyor:
- Esnek Bağlantılar: Panellerin deprem anında yapıya zarar vermeden hareket etmesini sağlamak için ankraj ve bağlantı detayları esnek tasarlanmalıdır.
 - Titreşim ve Rezonans Kontrolü: Geniş yüzeyli panellerde deprem veya rüzgâr etkisiyle oluşabilecek titreşim ve rezonansı kontrol etmek için boyut, form ve destekleme detayları sismik ve aerodinamik hesaplarla belirlenmelidir.
 - Malzeme Dayanımı: Korozyon ve yorulma etkilerine karşı uzun vadede malzeme dayanıklılığının, özellikle paslanmaz çelik veya alüminyum panellerde düzenli kontrolü gereklidir.
 
Kılıç, sonuç olarak genişletilmiş ve perfore metallerin doğru mühendislik detaylarıyla kullanıldığında hem estetik hem de fonksiyonel avantajlar sunarak, deprem güvenliğini artıran hafif, esnek ve geçirgen bir cephe çözümü oluşturduğunu belirtti.
Gelecek Perspektifi
Gelecek mimarisinde deprem güvenliği, uygulama kolaylığı ve bakımın ön planda olacağını söyleyen Kılıç, şu trendleri işaret etti:
- Daha hafif, daha esnek ve modüler cephe sistemleri (Alüminyum, perfore ve genişletilmiş paneller, paslanmaz çelik, titanyum çinko, corten gibi).
 - Kayıcı ve amortisörlü sistemler gibi gelişmiş bağlantı detayları.
 - Dijital analiz ve yapay zekâ destekli tasarım ile ileri üretim teknolojileri.
 - Entegre sensör sistemleriyle deprem anında gerçek zamanlı veri sağlayan akıllı cepheler.