Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) İcra Direktörü Dr. Fatih Birol, hidroelektriğin küresel enerji gündeminde hak ettiği ilgiyi görmediğini belirterek, bu alana yönelik yatırımların ve politikaların yeniden önceliklendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Birol, dört yıl önce yayımlanan kapsamlı IEA Hidroelektrik Raporunda hidroelektriği elektriğin unutulmuş devi olarak tanımladığını hatırlatarak, “Ne yazık ki bugün de tablo büyük ölçüde aynı. Hidroelektrik, dünya genelinde kömür ve doğalgazdan sonra üçüncü en büyük elektrik üretim kaynağı olmasına rağmen, enerji politikası tartışmalarında çoğu zaman arka planda kalıyor.” dedi.

“KÜRESEL ELEKTRİK ÜRETİMİNİN YÜZDE 14’Ü HİDROELEKTRİKTEN GELİYOR”

Birol, hidroelektriğin geçen yıl yaklaşık 4.500 teravat-saat elektrik ürettiğini ve bunun küresel toplamın yüzde 14’üne denk geldiğini belirtti. “Bu miktar, güneş ve rüzgar enerjisinin toplam üretimine eşit ve nükleer enerjiden yüzde 50 daha fazla.” ifadelerini kullandı.

Bazı ülkelerde hidroelektriğin, toplam elektrik ihtiyacının neredeyse tamamını karşıladığını aktaran Birol, “Ancak bu kadar büyük bir paya rağmen hidroelektrik hala politika gündeminin gölgesinde kalıyor. Oysa artan elektrik talebini karşılamak için bu kaynağa yeniden güçlü bir şekilde yönelmemiz gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Kalsine Kil ile Düşük Karbonlu Gelecek
Kalsine Kil ile Düşük Karbonlu Gelecek
İçeriği Görüntüle

“HİDROELEKTRİK, SİSTEM ESNEKLİĞİNİN ANAHTARI”

Birol’a göre hidroelektrik yalnızca bir üretim kaynağı değil, aynı zamanda enerji sistemlerinin esnekliğini artıran stratejik bir araç. “Hidroelektrik santraller, üretimi çok hızlı şekilde artırıp azaltabilme kabiliyetiyle, güneşin parlamadığı, rüzgârın esmediği dönemlerde devreye girerek sistemi dengede tutar.” diyen Birol, bu yönüyle hidroelektriğin değişken yenilenebilir kaynakların güvenli entegrasyonu için hayati önemde olduğunun altını çizdi.

Birol, pompaj depolamalı hidroelektrik santrallerin de enerji depolamanın en güçlü biçimi olduğuna dikkat çekerek, “Bu tesisler, adeta dev su pilleri gibi çalışıyor. Günümüzde bataryalardan 30 kat daha fazla elektrik depolama kapasitesine sahipler.” dedi.

“GELİŞMİŞ ÜLKELERDE SANTRALLER YAŞLANIYOR, YENİLEME ŞART”

Birol, özellikle gelişmiş ekonomilerdeki birçok hidroelektrik santralinin 40 yaşın üzerinde olduğunu belirterek, “Bu santrallerin verimliliğini korumak ve sistem esnekliğini artırmak için yenileme yatırımları kaçınılmaz. Aynı zamanda mevcut barajlara türbin ekleyerek ya da pompaj depolama kapasitesini artırarak üretim potansiyelini büyütebiliriz.”

“GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE BÜYÜK BİR POTANSİYEL VAR”

Birol, hidroelektrik potansiyelinin yüzde 60’ının hala kullanılmadığına dikkat çekerek, gelişmekte olan ülkelerde bu alandaki yatırımların hem enerjiye erişimi artıracağını hem de ekonomik kalkınmayı hızlandıracağını söyledi. Hidroelektriğin sadece ucuz ve güvenilir elektrik üretmekle kalmadığını, aynı zamanda sulama, istihdam ve sanayi gelişimi açısından da güçlü bir kalkınma aracı olduğunu ifade eden Birol, hükümetlere çağrıda bulunarak hidroelektriğin yeniden enerji politikalarının merkezine alınması gerektiğini şu sözlerle belirtti:

“Eski santrallerin modernizasyonu için uygun finansman sağlanmalı, yeni yatırımların önündeki izin süreçleri hızlandırılmalı. Ayrıca iklim değişikliğine bağlı yağış dengesizliklerine karşı altyapı dayanıklılığı artırılmalı. Tüm bunlar, hidroelektriği sürdürülebilir ve güvenilir bir geleceğin temel taşı haline getirecektir. Dileğim, dört yıl sonra hidroelektriği artık unutulmuş dev olarak değil, enerji dönüşümünün öncüsü olarak konuşmamızdır.”