Firmaların sürdürülebilir büyümelerine katkı sağlamak amacıyla 2017 yılında kurulan Proven, 2023 – 25 hedefleri doğrultusunda çalışmalarına devam ediyor. Özellikle yeni dönemde yurt dışı projelerine ağırlık vermeyi planladıklarını söyleyen Proven Yönetici Ortağı M. Emre Çaptuğ, “Biz yine verimlilik artırıcı projeler ile firmaların sürdürülebilir büyümelerine katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Bu arada yurt dışı projelere de ağırlık vermek için planlarımızı yapıyoruz. İlk adımı da yurt dışında da yatırımları bulunan Türk firmaları ile atmayı planlıyoruz” dedi. 

Proven firmasının çözümlerini incelediğimiz zaman firmaların ihtiyaç duyduğu birçok alana odaklandığını görüyoruz. Çözümlerinizi ve sunduğunuz avantajları anlatabilir misiniz?

Proven firması olarak klasik danışmanlık yaklaşımından uzak bir politikayla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yerinde ve anında uygulama yaparak hızlı ve kalıcı sonuç elde edilen çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalar firmaların doğrudan bilançolarına yansıyan finansal kazançlar sağlamasına yardımcı oluyor. 

İlk aşamada bütünsel yaklaşım ile çalışmalara başlıyoruz. 

•    Bütünsel yaklaşım ile ilk olarak ekipman ve süreçlerin rehabilitasyonunu yapıyoruz. Bu ne anlama geliyor? Örneğin, sürekli takılan ya da arıza nedeni ile duran ekipmanlar veya hatların teknik problemlerine hem işletmelerin hem de Proven’in teknik ekipleri ile çözümler üreterek iyileştirmeler sağlıyoruz. Bu bize standartlaştırabilecek teknik altyapıyı sağlamış oluyor. Bu aşamada aynı kaynakları kullanarak üretim artışı sağladığından hem verimlilik hem de karlılık artmış oluyor. 

MASFED MYM VE BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ ARASINDA İŞ BİRLİĞİ MASFED MYM VE BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ ARASINDA İŞ BİRLİĞİ

İkinci aşamada standartlaşma ile sürdürülebilirlik fazına geçiş yapıyoruz. 

•    Daha sonra standartlaşma aşaması ile sürdürülebilirlik fazına geçiş yapıyoruz. Bu aşamada firmalarda standart iş yapma yöntemleri uygulanıyor. Kaizen uygulamaları bu aşamada başlamış oluyor. Türkiye’de firmalar ilk aşamadaki eksikliklerini gidermeden standartlaşma çalışmaları ve eğitimlere başladıkları için bu gibi projelerde ya başarısız oluyor ya da kalıcılık sağlanamıyor. 

Üçüncü aşamada ise çalışanların gelişimi üzerinde duruyoruz. 

•    Çalışanların günlük iş yapma biçimlerini, sahada ve kendi çalışma alanlarında gözlemliyoruz. Bu çalışmalarda kişisel yaklaşımların yanı sıra kültürel yapı da ortaya çıkıyor. Daha sonra tespit edilen eksiklere göre bir gelişim programı hazırlayarak sahada uyguluyoruz. Eğitimler ve saha koçlukları bu aşamaların temelini oluşturuyor. 

Son aşamada ise “Teknolojik Entegrasyon” devreye giriyor.  

Birçok sektörün ihtiyaçlarına odaklandığınız için referanslarınızda önemli markalar bulunuyor. 2022 yılında odaklandığınız sektörleri değerlendirebilir misiniz? Özellikle yoğunlaştığınız bir alan var mı?

Bugüne kadar savunma sanayi, havacılık, alüminyum, ilaç, biyoteknoloji, seramik, döküm, otomotiv, tekstil ve gıda gibi birçok sektörde saha uygulamaları yaptık. 

Üzerimizdeki döküm tozunu temizleyip steril tulumları giyerek ilaç üretimine girdiğimiz de oldu. Bu sebeple üretim, lojistik, dağıtım … vb süreçlerin olduğu her sektörde çalışma yapabiliyoruz. Her konunun kendi uzmanının Proven’de görev yaptığını rahatlıkla söyleyebilirim. Yani her konuda uzman olan süper kahramanlar değil her konunun ayrı ayrı uzmanları ile farklı sektörlere uyum sağlayabiliyoruz. Dolayısıyla belirli sektörlere değil verimliliğe ve karlılığa odaklanıyoruz. 

Günümüzün anahtar kelimesi kuşkusuz “verimlilik” oldu. Üretimde, zamanda, istihdamda verimlilik elde etmek için firmalar önemli çalışmalar gerçekleştiriyor. Siz verimliliği nasıl tanımlıyorsunuz? Kadronuzdaki verimlilik uzmanlarıyla iş süreçlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Verimlilik kavramı ülkemizde son yıllarda çok daha kuvvetli biçimde dillendirilmeye başladı. İlk olarak kurlardaki yukarı yönlü hareketlerin ithal ikame maliyetlerine yansıması ile Maliyet Düşürme faaliyetleri olarak değerlendirilmeye başlandı. Akabinde gerek pandemi gerekse jeopolitik gelişmelerin sonucunda Türkiye’ye doğru kayan üretim talebinin kapasiteleri zorlaması ile üretim hızını arttıran ve iyileştiren çalışmalar olarak nitelendirilmesi ile devam etti ve ediyor. 

Hızlı şekilde gelişen bu ihtiyaçlar ile verimlilik kavramı her ne kadar tam olarak oturmamış olsa da artık gündemde kendisine yer buluyor. 

Kısacası kaliteli ürünleri, en uygun maliyet ile en hızlı şekilde üretebilmek verimlilik  kavramının tek cümlelik özeti. 

•    Karmaşık olmayan ve standart olan süreçler. 
•    Bilgili ve planlı çalışanlar 
•    Güvenilir ekipmanlar 
•    Akıllı planlama yöntemi … vb yaklaşımlar verimliliğin temel taşlarını oluştururlar. 
•    Diğer kritik unsurlar ise sabır ve kararlılıktır.  

Biz tüm ekibimizle bu unsurları değerlendiriyor, potansiyelleri buluyor ve sahaya inerek hep birlikte iyileştiriyoruz. 

Tedarik zinciri yöntemi konusunu ele alabilir misiniz? Birçok alanda sorunsuz bir tedarik süreci gerekiyor. Siz nasıl çalışmalar yapıyorsunuz? 

Tedarik zinciri de çok gündemde olan ve tartışılan önemli bir kavram. Yönetmesi de kolay değil. Tedarik zinciri, birçok “Değer Zincirinin” bir başka deyişle işletmenin oluşturduğu geniş bir yapı ve bu yapı içerisinde yaşanabilecek en ufak bir aksaklık büyük kayıplara yol açabilecek kadar önemlidir. Tek bir hedef var. O da kaliteli ve hızlı üret, aynı hızda naklet. Tüm bunları da en uygun maliyetle yap. 

İşte tam da bu noktada ölçek ve verimlilik devreye giriyor. Ölçek ekonomik gücü bir nevi kasları simgelerken verimlilik ise hareket kabiliyetini, yani aklı ve dengeyi temsil ediyor. Burada da simülasyonlardan saha uygulamalarına, standartlaştırmadan çalışanların gelişimine, iç lojistikten entegre lojistik yapılarına kadar yaptığımız tüm çalışmalar ile tedarik zinciri yapılarına katkıda bulunuyoruz. 

İyi tedarik zincirleri ancak iyi ve uyumlu değer zincirlerinin bir araya gelmesi ile oluşur ve kalıcı olabilir. 

Endüstri 4.0 ve otomasyon alanı da ele almamız gereken önemli bir konu… Özellikle Endüstri 4.0’ın hayatımıza girmesiyle iş yapış süreçleri önemli oranda hızlandı. Siz sahada firmalarla neler konuşuyorsunuz? İhtiyaç ve talepler noktasında size nasıl dönüşler geliyor? 

Endüstri 4.0, otomasyon ve dijitalleşme son yıllarda yoğun olarak gündemde olan kavramlar. Biz bu konuda daha çok destekleyici tarafta kalıyoruz. Yani işletmelerin endüstriyel olgunluk seviyelerini geliştirerek onları bu uygulamaları verimli olarak kullanabilecekleri olgunluğa ulaştırıyoruz. 

Endüstriyel olgunluk seviyesinin geliştirilmesi ne anlama geliyor? Ve biz neden bu yolu seçtik? Öncelikle neden bu yöntemi benimsediğimizi anlatmak isterim. Çalıştığımız ya da ziyaretine gittiğimiz firmaların maalesef çoğunda satın alınmış olan otomasyon uygulamaları ya da dijitalleşme araçlarının birçoğunun tam anlamı ile kullanılmadığını ya da sadece gösteri amaçlı kullanıldığını gördük. Örneğin, fabrika içi malzeme taşıması için AGV satın almış olan büyük bir firmada, AGV’lerin sadece müşteriler fabrika ziyaretinde bulunduğu zaman çalıştırıldığını diğer zamanlarda ise istenilen işleri, tam olarak istenilen şekilde tamamlayamadığı için kullanılmadığını gördük. Benzer bir şekilde, satın alınmış olan dijital sistemlerin ki bunlar veri toplama sistemleri ya da planlama sistemleri olabilir. Beklentileri karşılayamadığı için yedekte tutulduğunu ve bu sistemlerin satın alınma sebebi olan işlerin manuel uygulamalar ile sürdürülmeye çalışıldığını gördük.

Bu uygulamaların hiçbiri kötü ya da işe yaramaz değiller ancak işletmeler o uygulamaları kullanabilecek ya da faydasını tam anlamı ile alabilecek olgunlukta değiller. 

Herkes fabrikasına şöyle dönüp bir baksın. Belirgin bir üretim hattınız yoksa sadece ürünleri arka arkaya sıralayıp, o işte tecrübeli usta ya da operatörlerin üretimi tamamlayabildiği bir yapınız varsa Endüstri 2 seviyesinde çalışan bir üretim modeliniz var demektir. 

Benzer bir şekilde ekipman setupları kişilere bağlı yapılabiliyor. Düzgün bir bakım organizasyonu kurgulamamız ise o ekipmanların performansları, hızları tecrübeli ustalar tarafından belirlenebiliyor ise satın alacağınız hangi planlama ya da çizelgeleme yazılımı sizin ihtiyaçlarınıza cevap verebilir ki? Bu sebeple biz işletmeleri bu uygulamaları kullanabilir endüstriyel olgunluğa çıkarmaya çalışıyoruz. 

Hatırlarsanız bir zamanlar TV’ler HD Ready olarak piyasaya çıkmışlardı. O dönemlerde HD yayın yapabilen TV kanalları yoktu. Zamanla hem yayınlar hem de TV teknolojileri gelişti. İşletmelerimiz de kararlı ve sabırlı bir şekilde olgunluklarını arttırmalılar. Bu da ilk olarak süreçlerin standart hale gelmesi ile olacaktır. 

İstihdam ve kadro yönetimi konusundan da bahsedebilir misiniz? Her zaman konuştuğumuz kalifiye eleman problemleriyle ilgili neler yaşanıyor? Mevcut kadroyu daha verimli hale getirmek için neler yapılıyor? Eğitim sürecinden bahsedebilir misiniz? 

Kalifiye eleman yoksunluğu artık sanayimizin en önemli problemlerinden birisidir. Dünya Ekonomik Forumu raporlarını incelerseniz bu problemin yıllardır hep vurgulandığını ve zaman içerisinde büyüdüğünü görebilirsiniz. 

Ana hedefimiz çalışan verimliliğini artırarak ilk olarak doğrudan işçilik maliyetlerinin giderler içerisindeki payını azaltmak paralel olarak da çalışan kaynaklı kalite problemlerinin önüne geçebilmek. 

Saha çalışanlarının gelişimini de iki ana konu olarak ele alıyoruz. 

1.    Direkt operatörlerin fiziki yetenek ve kabiliyetlerinin geliştirilmesi 
2.    Saha yöneticilerinin yönetsel vasıflarının geliştirilmesi. 

Fiziki yetenek gelişimi: Nitelikli operatörler hem verimi hem de kaliteyi artıracakları için önemlidir. Son yıllarda nitelikli operatör konusunda sıkıntılar herkes tarafından dile getirilmektedir. 

Yetişmiş personel bulamıyorsan kendi personelini yetiştir düsturu ile hareket ederek işletmelerin üretim yapılarına özel, teknik personel geliştirme uygulamaları hazırladık. 

Bu program 3 temel yaklaşım üzerinden ilerliyor. 

1.    Prosese uygun çalışan seçimi 

•    Çalışanların ya da adayların ilgili üretim proses ergonomisine uygun olup olmadığının fiziksel ölçümü 
•    Bu aşamada üretim ergonomisinin saha gözlemleri video çekimleri ile tamamlanıyor. 
•    Bu gözlemler analiz edilerek proseste ergonomik koşullar belirlenmiş oluyor. 
•    Daha sonra ergonomi ölçüm stantlarına fiziki sınamadan geçirilen adayların hangi ergonomik çalışma yapısına uygun olduğu belirleniyor. 
•    Ardından el becerisi stantlarında, çalışanların el-göz koordinasyon hızlarının sınaması yapılıyor. 
•    Son olarak da hangi proseste çalışabileceği belirleniyor. 

Ergonomi stantları aynı zamanda “Meslek hastalıklarının” önüne geçmek için iyi bir araç olarak kullanılmaktadır. 

2.    Yetenek geliştirme ve prosese uygun çalışan yetiştirme 

Bu iddialı olduğumuz bir alan. Örneğin eli yatkın ancak sıfır tecrübeli adaylardan boya operatörü, kaynak operatörü yetiştirilmesi hem de en fazla 4 – 6 hafta içerisinde. 

•    Önce proses uzmanlarımız ilgili prosesi detaylı olarak inceliyor. 
•    Ardından prosesi simüle eden stantların tasarımı ve üretimi yapılıyor. 
•    Sonrasında program başlıyor. Önce teorik anlatımlar. İkinci adımda stantlar üzerinde pratik eğitimler. Son olarak da atölye eğitimleri geliyor. 

Saha Yöneticileri Gelişim Programı 

Operasyonel sahalarda standartlaştırılmış yönetim tarzının geliştirilebilmesi için hazırlanmış olan programın ilk adımı Gölgeleme ile başlıyor. İki tam gün boyunca ilgili çalışanın birebir takip edilmesi.

•    İşletme tarafından belirlenmiş olan günlük rutinlere uyum. 
•    Günlük zamanı nasıl geçiyor? Zaman kullanımı 
•    Yönetsel kabiliyetler 
•    Maliyet yaklaşımı 
•    Problem çözme yaklaşımı 
•    İletişim kabiliyetleri gözlemleniyor.  

Bu gözlemlerin ardından kişisel yaklaşımlar ile ilgili bir değerlendirme raporu ortaya çıkarken aynı zamanda da işletme kültürü de değerlendirilmiş oluyor. 

İkinci Aşama Eğitim / Gelişim Programı 

Bu aşamada Gölgeleme sonuçlarının birlikte değerlendirilmesi yapılır ve eğitim konuları belirlenir. Programa dahil edilecek başlıklar seçiliyor. Bu başlıklar arasında yönetsel, davranışsal ve teknik eğitimler yer alıyor. Ardından işletme temsilcileri ile içerik özelleştirme çalışmaları yapılıyor. Tüm bu çalışmalar tamamlanınca programın yürütülmesi aşamasına geçilir. Eğitimler verilir, teorik anlatılır, Role-Play Saha çalışmaları ve sınavlar. 

Programın tamamlanmasının ardından saha koçlukları (mentörlük) çalışmaları başlar. Son olarak finansal gölgeleme çalışmaları ve final raporlamaları ile program tamamlanır. 

2022 yılıyla ilgili hedef ve projeleriniz nelerdir? Hangi alanlara yoğunlaştınız ve iş sürecinizi nasıl yönetiyorsunuz? 

Biz bugünlerde 2023 – 2025 arası hedeflerimizin üzerine yoğunlaşmış durumdayız. ISO500 hatta ISO100 içerisinde yer alan birçok firmamız bulunuyor. Gelecek dönemde bu sayıyı artırmayı planlıyoruz. Aslında halen yoğun şekilde davetler alıyoruz ancak uygulama projeleri fazlası ile efor ve odaklanma gerektirdiği için hepsine yetişemiyoruz. 

Biz yine verimlilik artırıcı projeler ile firmaların sürdürülebilir büyümelerine katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Bu arada yurt dışı projelere de ağırlık vermek için planlarımızı yapıyoruz. İlk adımı da yurt dışında da yatırımları bulunan Türk firmaları ile atmayı planlıyoruz. 

Uygulama çalışmaları yüksek risk ve sorumluluğu beraberinde getiriyor. Yorucu, bol koşturmalı ve stresli bir çalışma modeli olmasına karşın sonuçları görmek ve takdir almak bize keyif veriyor.