COVID-19'dan sonraki dünyanın, önceki dünyaya dönmesi pek olası değildir. Küresel ekonomide halihazırda sürmekte olan birçok trend, pandeminin etkisiyle hızlanmakta, kendisini yenilemekte ve
değişmektedir.

Bu özellikle uzaktan çalışma-öğrenme, uzaktan eğitim, internet alışverişi ve dağıtım hizmetlerinin hızla artması, aynı zamanda dijital alışkanlıkları da değiştirmiş ve geliştirmiştir. Tedarik zincirlerinin
bölgeselleştirilmesi ve sınır ötesi veri akışlarında ki hızlanma ile yapısal değişiklikler de hızlanabilir.

Uzaktan çalışmanın daha yaygın hale gelmesi muhtemeldir. Evden çalışmanın en az ofiste çalışmak kadar verimli olduğuna dair bazı kanıtlarımız vardı. Ancak, birçok şirket uzaktan çalışmayı benimseme
konusunda isteksizdi. Artık birçok kişi bunu iyi sonuçlarla denediğine göre, uzaktan çalışma kalıcı olabilir.

Çalışmanın geleceği zorlukları ile birlikte döneme çok hızlı bir giriş yapmıştır; gelir kutuplaşması, işçi kırılganlığı, daha fazla geçici iş ve işçilerin mesleki geçişlere uyum sağlama ihtiyacı gibi. Bu hızlanma,
yalnızca teknolojik ilerlemelerin değil, aynı zamanda sağlık ve güvenlik konusundaki yeni düşüncelerin de sonucudur, ekonomilerin ve işgücü piyasalarının toparlanması zaman alacak ve muhtemelen
değişmiş olarak ortaya çıkacaktır.

Tarihin gösterdiği gibi, krizler sırasında alınan kararlar ve yapılan seçimler gelecek on yıllar boyunca dünyayı şekillendirebilir. Kritik olmaya devam edecek olan şey toplu eylem ihtiyacıdır, kapsayıcı ekonomik büyüme, refah ve herkes için güvenlik sağlayan ekonomiler inşa etmek.

Önümüzdeki 10 yılda karşılaşacağımız sorunların çoğu, bugün zaten karşı karşıya olduğumuz sorunların daha aşırı versiyonları olacak. Bu krizden çıkarken, bu sorunları çözmek için harekete geçmeye ve köklü bir değişim getirmeye karar verirsek, dünya bu sefer önemli ölçüde farklı görünecek.

Dar görüşlü mali konsolidasyon, küresel mali krizden sonra borç yönetimini ve azaltmayı engelledi ve bizi yine gelecekteki sağlık ve ekonomik krizlerle başa çıkma konusunda daha da zor durumda bıraktı. Bu nedenle borç, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ve her ülke için kalıcı ekonomik büyümeye odaklanan bir yardım süreci aracılığıyla ele alınmalıdır.

Hükümetler, kriz sırasında sigortacı ve son çare yatırımcısı rolünü oynadıktan sonra daha büyük olacak. Kamu borcu balonlaşacak ve dünya çapında finansal zorluklar yaratacaktır. İyileşme hedefimiz tam istihdam ve yeni bir sosyal sözleşme olmalıdır. Bakım ekonomisine, eğitime ve düşük karbonlu altyapıya yapılan kamu yatırımları, eşitsizliği azaltan teşvikin bel kemiğini oluşturabilir. Ücret politikası ve işgücü piyasası düzenlemeleri, şirketlerin çalışanları için sorumluluk üstlenmesini sağlayan bir iş modeli ile geliri de canlandırabilir.

COVID-19 pandemisinden çıkarılacak en önemli ders, tüm insan ırkını etkileyen sorunlar üzerinde birlikte çalışmanın önemidir. Bölünmekten çok birleşmiş durumdayız.

Paylaşılan refah, ortak hırs ve küresel dayanışma ile işaretlenmiş bir COVID-19 dünyasının meyvesi olabilir.