İmalatçılar, distribütörler ve perakendeciler arasındaki net ayrımlar kaybolmakta.

İmalatçılar artan oranda web ve fiziksel mağazaları üzerinden son müşteriye ulaşmaya başladılar. Apple, Nike, Goodyear, Sony, Ralph Lauren, Tesla bu alandaki öncüler.

Toptancılar hafif montaj işleri ile son kullanıcılara doğrudan hizmet sunarken araya kendi imalatlarını sıkıştırmaktalar. 

Perakendeciler marjlarını ve müşteri sadakatini arttırmak amacıyla sözleşmeli imalat yaptırıp markalarını yaratmaktalar. Örneğin BİM’in stratejisi kendi marka sayısını her yıl arttırmak.  

Tarihsel olarak bakıldığında şirketler tek bir türü; imalatı veya toptancılığı veya perakendeciliği yönetmek üzere geliştiler. 

ERP şirketleri de yazılımlarını tek türe odaklandırdılar; imalat için ayrı, perakende için ayrı.

Bu dönüşümde büyük sıkıntılardan biri depolar üzerinde. Örneğin imalatçı deposu az çeşit, yüksek adetteki paletli yükleri lojistik firması ile göndermeye optimize edilmişken buna çok çeşit düşük miktar ürünleri kargo firması ile gönderme performansını yakalamak zorundalar. 

Bunlar sipariş yönetiminde toplamaya, paketlemeden taşıma planlamaya, sevkiyattan izlemeye kadar radikal farklılıklar gösteren konular.

Artık şirketler çok kimlikli olmayı ve tüm arz-talep zincirini yönetmeyi öğrenmek zorundalar!