DERYA KUMTEPE -  Rüzgar, geleceğin enerjisi olarak görülüyor. Özellikle yeni enerji üretimleri içerisinde en ucuz kaynağı rüzgarın oluşturması birçok ülke ve yatırımcının bu alana yönelmesini sağlıyor. Öyle ki, kara rüzgarında önemli paya sahip olan Avrupa, 2050’ye kadar 750 GW kurulu kara rüzgarı enerjisi kapasitesine ulaşmayı hedefliyor. 

TÜRKİYE’DE 17 BİN, AVRUPA’DA 300 BİN KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLIYOR

Sağladığı istihdam kapasitesiyle ülkelerin büyümesine etkin bir rol oynayan rüzgar enerjisi, bu özelliğiyle geleceğin meslekleri arasında yer alıyor. Hem Türkiye’de hem de Avrupa’da önemli bir ekonomiye kaynak oluşturuyor. Rüzgarın enerjiye dönüşmesini sağlayan türbinlerin üretiminde, santrallerin işletilmesinde ve türbinlerin bakımlarında birçok kişi yer alırken, Avrupa’da 300 bin, Türkiye’de ise yaklaşık 17 bin kişi rüzgar enerjisi alanında istihdam ediliyor. Rüzgar enerjisinin ekonomik büyüklüğü ile ilgili bilgi veren Aydın, “Avrupa’da rüzgarın ekonomiye 37 milyar euro destek sağlıyor. Ayrıca Üretiminin ucuz olması ve ekonomik alan yaratması ile daha da büyümesi öngörülüyor.” dedi. 

ÇEVRECİ, SÜRDÜRÜLEBİLİR VE TEKNOLOJİK 

Rüzgar enerjisinin avantajları hakkında bilgi veren Aydın, “Rüzgar enerjisi sera gazı yaymıyor, çevresindeki habitatlar ve türler üzerinde olumsuz etki yaratmıyor, suları kirletmiyor ve çevreci özelliğiyle çalışıyor. Üstelik rüzgar türbinlerinin yüzde 85’i geri dönüştürülebilir malzemeden üretiliyor. Standart ömürlerinin 25 yıl olduğunu düşünürsek daha az türbin ile daha fazla enerji çıktısı almak mümkün. Rüzgar enerjisi sektörünün gelirinin bir kısmını Ar-Ge’ye yatırması sayesinde enerji kaynakları arasında en teknolojiye açık kaynak oluşturuyor.” dedi.