Peynir ve süt üretiminde 60 yıllık bir tecrübeyi geride bırakan Bahçıvan Gıda, Lüleburgaz’da bulunan üretim tesisinde sektörüyle ilgili ilklere imza atıyor. ST Endüstri Radyo’da Altuğ Karataş’ın konuğu olan Bahçıvan Gıda Teknik İşler Direktörü Yalçın Üstün ile verimlilik üzerine gerçekleştirdikleri önemli projeler hakkında bilgiler verdi. Kojenerasyon tesisinden kendi enerjisini üreten Bahçıvan Gıda, aynı zamanda VAP desteğiyle birçok enerji verimliliği projesini hayata geçiriyor. 

Bahçıvan Gıda’yı hem İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan’dan dolayı hem de sektörümüzün önde gelen firmalarından biri olmasından ötürü yakından tanıyoruz. Bahçıvan Gıda, size burs vererek okumanıza yardımcı olan ve 22 yıldır hizmet verdiğiniz bir kurum.  Bahçıvan Gıda’yı sizden dinleyebilir miyiz?  

Bahçıvan Gıda olarak bir yaşam mucize olarak gördüğümüz sütün bireylerin sağlığına katkı yapması için çalışıyoruz ve bunu bir misyon olarak görüyoruz. Sütün doğallığını koruyoruz ve eşsiz lezzete sahip ürünlere dönüştürüyoruz. Bu misyonumuzu Bahçıvan markası olarak küresel boyuta da taşıyoruz ve tüketicilerin en çok sevdiği, tercih ettiği ürünler üretiyoruz. Koronavirüs sürecinde hepimiz evdeydik ve peynir tükettik. Bahçıvan Gıda, 1956 yılından beri peynir endüstrisinde yer alıyor ve bu alanda 60 yıllık bir tecrübesi bulunuyor. Merkezimiz İstanbul’da, üretim tesislerimiz Lüleburgaz’da bulunuyor. Bize “Neden Lüleburgaz?” diye soruyorlar. Lüleburgaz, sütün kaynağının olduğu bir bölgede ve aynı zamanda lojistik açıdan oldukça avantajlı bir konumda yer alıyor. Bu sebeple fabrikaların Lüleburgaz’da kurulması istenmiş. Aynı zamanda süt sektörünün vazgeçilmezlerinden biri de sudur.  Fabrikamızda çok çeşitli peynir üretimlerini gerçekleştiriyoruz. Bu peynirlerin arasında; kaşar, tost, beyaz peynirlerimiz bulunuyor ayrıca sürülebilir ve ithal peynirlerde üretiyoruz. Tabii ürün gamımızda tereyağı da bulunuyor.  Bu ürünlerin üretimini gerçekleştirirken teknolojiyi de kullanıyoruz. 

Bahçıvan Gıda, ülkemize ve sektörümüze ne gibi ilkler kazandırdı? 

Bahçıvan Gıda, ilklerin projelerine imza atarak sektöre damga vuran firmalardan biridir. 

•    Bahçıvan Gıda, Anadolu’da 1956 yılında kuruldu. 1960 yılında Boğazköy’de bir mandıra olarak peynir üretmeye başladı ama 1988 yılında yurtdışından ithal peynir getiren ilk firma oldu. 
•    Fabrikanın temelleri 1990 yılında atıldı ve Lüleburgaz’da 1992 yılında faaliyete geçti. 
•    1993 yılında ilk kez küçük gramajda ambalajlı peynir üreten firmalardan biri oldu. 
•    İlk kez 1994 yılında peynir ihraç etmeye başladık. 
•    1996 yılında da ilk kez light peynir üretimine geçtik. 
•    1998 yılında Bahçıvan Gıda sıçrama yaparak yatırımlarına devam etti ve 2001 yılında peynir tozu ve su tozu tesisini faaliyete geçirdik. 
•    2007 – 2008 yılında Türkiye’de ilk kez ultrafiltrasyon yöntemiyle beyaz peyniri Bahçıvan Gıda getirmiştir.  

Bahçıvan Gıda, kendi elektriğini ve doğalgazını kendisi getiren bir fabrika. Kendi enerjisini üreten ilk fabrikalardansınız değil mi? 

Bahçıvan Gıda olarak çevreye karşı duyarlılığımızı sürdürmek amacıyla 2005 yılında o günkü şartlara Türkiye’nin de gündeme getirdiği LNG ile enerjimizi sürdürmek zorunda kaldık. Gördük ki 2005 yılındaki LNG birim fiyatları boru gazından daha pahalı. Bu sebeple BOTAŞ ile birlikte geliştirdiğimiz proje ile 18 kilometreden boru doğalgazını fabrikamıza getirdik. Bu sayede enerji maliyetlerimizi yüzde 50 oranında aşağıya çektik. Bu projenin yatırım maliyeti kendini 1,5 yıl içerisinde amorti etti. Bu hattı kendi imkanlarımızla çektikten sonra BOTAŞ’a devrini yaptık.  Bulunduğumuz lokasyon itibariyle kendi elektriğimizin alt yapısını da kendimiz yaptık. Çünkü organize sanayi bölgesinde faaliyet göstermiş olsaydık, elektriği ve doğalgazı kendi imkanlarımızla getirmeye gerek kalmayacaktı. Bahçıvan Gıda olarak kojenerasyondan kendi elektriğini üreten ilk süt tesisiyiz. 2007 – 2008 yılında hayata geçirdiğimiz kojenerasyon projesi kapsamında ürettiğimiz elektriğin yüzde 80’inini öztüketimimiz için kullanıyor ve yüzde 20’sini şebekeye veriyorduk.  

Süt ve peynir üretiminde tükettiğiniz enerji miktarını nedir? 

Enerji kaynakları bildiğiniz üzere 20. Yüzyıldan sonra tanınmaya başlanan güneş, rüzgar ve jeotermaldir. Bu kaynaklara yenilenebilir enerji ismi verildi. Diğer enerji türleri ise yenilenemeyen enerji ismiyle adlandırıldı. Enerji türlerini ayrıca birincil ve ikincil enerji kaynakları şeklinde inceleyebiliriz. Bahçıvan Gıda olarak birincil enerji kaynağımız doğalgaz, ikinci enerji kaynağımız ise elektrik enerjisi ve buhardır. Birincil enerji kaynağımız olan doğalgazı yüzde 94 oranında tüketiyoruz. Şebekeden aldığımız elektrik enerjisini ise yüzde 6 oranında kullanıyoruz. Elektrikle çalışma profilimiz kapsamında günde 16 saat kojenerasyon ile çalışıyoruz, gece ise devletten enerji alıp elektrik birim maliyetini daha aşağıya çekiyoruz. İkincil enerji kaynakları, birincil enerji kaynağına dayalı olarak üretildiğini biliyoruz. Bu noktada elektrikten ürettiğimiz basınçlı havada önemli. 

Gıda sektöründe ısı enerjisi pastörizasyon en önemli ünitelerden biridir. Bu üniteleri dizayn ederken ısı ve jenerasyonu pastörizasyonunda yüzde 94 – 96 oranında olması gereklidir. Çünkü ısıtıyorsun, soğutuyorsun tekrardan ısıtıyorsun, soğutuyorsun. Biz soğutmaya daha köylerden, çiftliklerden başlıyoruz. Bizim çalıştığımız süt bozulabilen bir madde olduğu için 3-4 derece aralığında almak zorundayız. Gıda tebliğine göre 10 dereceye kadar sınırı bulunuyor. 

26 Ocak 2020’de çıkan enerji verimliliğinin artırılmasına dair çıkan yeni yönetmelikle 1000 TEP ve üzeri firmalara ISO50001 enerji üretim kalite sistemi zorunlu oldu. Ama siz bu yönetmelikten önce bu çalışmalara başlamıştınız. ISO50001 Enerji Üretim Kalite Sistemine geçişinizle ilgili bilgi verebilir misiniz?

Yıllık enerji tüketimimiz 4.240 TEP seviyesinde ve yüzde 94’ü doğalgaz, yüzde 6’lık kısmı ise elektrik enerjisidir. Biz kendi elektriğimizi üreterek, elektriği ürettiğimiz yerde tüketerek kayıplarımızı azaltmayı ve ülke ekonomisine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Kısacası bu yatırımı gerçekleştirirken şebekeye satış yapmayı düşünmedik. Bu sebeple de 2007 – 08 yıllarında toplam kurulu gücü 1.2 MW olan kojenerasyon tesisini kurduk ve kaliteli elektrik üretmeyi hedefledik. Yatırımı gerçekleştirdiğimiz dönemde ulusal dağıtım şebekesinde sorunlar yaşıyorduk. Yaşadığımız bu sıkıntıdan dolayı dijital kartlarımız arıza yapıyor, PLC sistemi çöküyor, elektrik kesintileri yaşanıyordu. 

Biz 10 yıl kojenerasyon tesisinden enerji ürettikten sonra kapasite artışına giderek toplam kurulu gücümüzü 1.6 MW’a çıkardık. Neden çıkardık biliyor musunuz? Bu yenileme çalışmasıyla yüzde 8.6 oranında bir verimlilik elde ettik ve yatırımımızın karşılığını 2 yıl 3 ay içerisinde geri aldık. Yıpranmış motorla 1 kilowatt elektrik için 0,299 Smetreküp doğalgaz harcarken yenileme çalışması sonrasında 0,274 Smetreküp harcamaya başladık. 

Kojenerasyon sistemlerinde önemli ısıyı aldığınız zaman verimlilik elde ediyorsunuz. Eğer jeneratör gibi çalıştırırsanız bir verimliliği olmuyor. Kojenerasyon sistemlerinde verimin artırılması ve maliyetlerin azaltılmasına önemli katkıda bulunacağı için kojen verimliliğini performans gösterisi olarak hedef belirledik. 

Bahçıvan Gıda olarak ISO50001 belgesi aldık ve 2018 versiyonlu, Türkak onaylı belge alan ilk firmalardan biri olduk. Biz ISO50001 belgesi almadan önce de enerji verimliliği çalışmalarımız devam ediyordu. Enerji politikalarımız yönetim tarafından oluşturulmuştu. 

Enerji politikalarımız kapsamında; çevreye zarar vermeden enerji tüketimlerini minimum seviyelere çekerek enerji verimliliğimizi artırmayı ve faaliyetlerimizi gerçekleştirirken ekonomik açıdan sürdürülebilir olmayı taahhüt ettik. Gelecek nesillere temiz bir dünya bırakmak için sera gazlarının emisyon miktarını azaltarak çevreye verdiğimiz zararları minimiz etmeyi hedefledik. 

Bahçıvan Gıda, Verimlilik Artırıcı Proje desteğiyle enerji verimliliği projelerinde devletten yüzde 30 hibe desteği alıyor. Atık ısı projeniz hakkında bilgi verebilir misiniz? 

Üretmek için bilmek, bilmek için ölçmek gerek ilkesi doğrultusunda hareket ediyoruz. Günümüzde ölçüm teknolojileri alanında önemli gelişmeler yaşanıyor. Biz bu gelişmeleri takip ederek önemli firmalarla temasa geçtik. Üreticilerde ve tüketicilerdeki buhar miktarını ölçmeye öncelik verdik. Ne ürettiğimizi ve ne tükettiğimiz hesaplamak istedik. Burada yapılan ölçümler bize reel verileri sundu ve bu veriler çözümün çekirdeğini oluşturdu. Ölçümlerimiz sonrası bir tane kazanı fazla çalıştırdığımızı gördük ve gereksiz yere çalışan buhar kazanını devre dışı bıraktık. Hangi birimde yaşanan kaçakları tespit ettik, hatalı üretimlerin olup olmadığını online olarak görmeye başladık. Rapor çektiğim zaman rulmanda oluşan arızalara kadar her şeyi tespit edip düzeltmeye başladı. Buharın yanı sıra elektriği de ölçmeye başladık. Kısacası ölçüm yaparak kayıp ve kaçakların önüne geçtik. Ekonomizer projelerde farklı uygulamaları hayata geçirdik. 

Türkiye’de ilk süt tozu tesislerinden birini siz kurdunuz. Aldığınız atık ısıyı bu tesiste kullandınız. Bu projenizden bahsedebilir misiniz? 

Kojenerasyon tesisimiz süt tozu işletmesiyle paralel olarak çalışmaktadır. Süt tozu tesisinin kurutmasında ihtiyaç duyulduğu zaman buhar üreten buhar kazanı ve kojenerasyon toz kurutma buhar kazanı ortak çalışıyor. Biz bu projeyi partner firmamızla birlikte besi suyu olarak değil sıcak su devresi olarak oluşturduk. Havayı ön ısıtma yaparak 20 derecelerden 65 derecelere ısıtarak bir ısıtma devresi olarak projeyi hayata geçirdik. Bu projeyle de önemli kazançlar elde ettik. Örneğin o devre çalışmadığı zaman buhar kazanından yüzde 6 daha fazla buhar çekiyorum. Kojenerasyon sistemi gece 10:00’dan sonra kapandığında süt tozu devam ederse kazandan yüzde 6 daha fazla buhar çekmeye başlıyor. 

Bu proje kapsamında atık ısı atlası çıkardım. Bu atlas büyük resme bakmamı sağladı ve atık ısı oranlarını daha rahat görmeme yardımcı oldu.  Saatte yaklaşık 1 milyon kilokalori atık ısı birimi var. 
1 milyon kilokaloriyi atık ısımızla neler yapabilirizi araştırdık ve bu araştırma bizi seraya götürdü. 1 milyon kilokalori 10 bin metrekare domates serası veya 20 bin metrekare çilek serası ıstılması enerjisini karşılıyor. Projemiz devam ediyor ama koronavirüs salgını sürecinden dolayı askıya aldık.

Basınçlı havayla ilgili yaptığınız çalışmalar neticesinde atık enerjiden faydalanıyorsunuz. Bu projeyi detaylandırabilir misiniz? 

Kompresör alırken atık ısıdan faydalanabileceğimiz bir ürün tercih ettik ve yerli bir markadan satın aldık. Kompresörden elde ettiğimiz sıcak suyu kışın 6 ay boyunca üretim alanında klima santralinde kullandık ve bu alanı kolayca ısıtabildik. 6 aylık yaz süreci boyunca ise atık ısıdan sıcak su eldesini açık alan temizliğinde kullandık. Böylece kompresörün atık ısısından elde ettiğimiz sıcak suyu iki farklı alanda kullanarak verim elde ettik. Bu yatırım kendisini 3 ayda amorti etti. 

Enerji verimliliğinin en iyi yatırım aracı olduğunu söylüyoruz. Projeleriniz fizibilite çalışmalarından ve geri dönüş sürelerinden bahsedebilir misiniz? 

Enerji verimliliği ile ilgili hazırladığımız projelerin fizibilite raporlarını öncelikle yönetime sunuyoruz. Sunduğumuz projelerin geri dönüşleri büyüklüğüne göre değişiyor. En büyük projeler 2 yıl kendini amorti ederken 3 ay ile 1 yıl arasında kendini ödeyen projelerde bulunuyor. 

•    Akümülasyon tankı projesinin geri dönüşü 2 yıl hesapladık. Basınçlı hava sisteminde bizim mevcut tesisatımız balık kılçığı şeklinde olduğundan dolayı biz basınçlı havayı 8 barda çalıştırmak zorunda kalıyoruz. Normalde ise içeride kullandığımız pnömatik sistemlerde 6 – 7 bar basınçlı hava gerekiyor ama biz tesisat şeklinden dolayı 8 – 8.2 bar şeklinde çalıştırmak zorunda kalıyoruz. Bu tesisatlar da yoğuşma oluşumu beklenmedik arızalara neden oluyor. Bu da sizin bakım maliyetinizi artırıyor ve operasyonel verimliliği düşürüyor.  Bu durumdan dolayı bizim düşük basınçlarda bir bar aşağıya çekmek için (ring hattına dönüşüm) projemiz var. Partner firmamızla bu proje üzerinde çalışıyoruz. 

•    Aydınlatma çalışmaları kapsamında biz fabrikayı iç ve dış olmak üzere ikiye ayırarak değerlendirdik. Gıda fabrikası olduğumuzdan dolayı dış aydınlatmada bazı kriterleri uygulamamız gerekiyor. Örneğin; dış aydınlatmanın sarı gün ışığı olması gerekiyor çünkü sarı ışığa sinek, böcek, kelebek gibi canlılar gelmiyor. Şayet beyaz ışık kullansaydık sinek ve böcekler dış alana gelir ve binaya girme riski taşırdık. Üretim hattında ise beyaz sıcaklığı yüksek olan armatürler seçtik çünkü bir analiz kontrol sistemindeki değerini daha iyi görebilmemiz gerekiyordu. Üretim hattındaki aydınlatma armatürünün yüzde 90’li LED, yüzde 10’u ise yüksek tavan armatürüdür. Hareket sensörü ve fotosel uygulamamız ile kontrol otomasyonumuzu gerçekleştirerek aydınlatmalarımızı çalışanın inisiyatifine bırakmadık.   

•    Bütün tesislerde elektrik motorları ve mevcut elektrik motorlarının sınıfları önem teşkil ediyor. Ancak önemli olan sizin motorları nasıl çalıştırdığınız ve kaldırdığınızdır. Biz elektrik motorlarının start ve yol verme işlevlerini frekans invertörlerle, konvektörlerle ve sürücülerle kaldırıyoruz. Fabrikamızda kullandığımız tüm elektrik motorları yüzde 80 verimlilik sınıfında yer alıyor. Biz 2001 yılında Danimarka’dan aldığımız tesiste FF3 motorunu gördük. Yüksek verimli motorlarda sargı sayısı fazladır, ağırdır ve gövdesi büyüktür. Biz bu sistemle 2001 yılında tanışmıştık.  

Bahçıvan Gıda olarak gündeminizden ve gelecek hedeflerinizden bahsedebilir misiniz? 

Potansiyel atık ısı atlasımız bulunuyor. Potansiyel atık ısı atlasında 8 kalem projemiz yer alıyor. Yani 1 milyon kilokaloriyi 8 kalem noktayla elde ediyoruz ve bu atık ısı atlasındaki projelerimi hayata geçirmek istiyoruz. Sera projesiyle birlikte bitkilerin istemiş olduğu ısıyı, rengi verebilmek için güneş enerjisinden elektrik üretmeyi hedefliyoruz. Sera ile birlikte belki serayı da kurarken de seranın bitkilerinin istemiş olduğu ısıyı, rengi verebilecek güneş enerjisinden elektrik üreterek o şekilde yani bitkinin istediği bir ışık var biliyorsunuz. Bizim Kasım- Aralık aylarında ışığımız az. Şayet bu ışığı onlara verebilirsek tonaj anlamında Hollanda’yı yakalamış oluyoruz. Domates üretiminde 120-130 tonlara çıkarabiliyorsunuz. Şu anda ise Türkiye’nin ortalaması 45-60 ton. Bahçıvan Gıda’da önce hayal kuruyoruz sonra projeye dönüştürüyoruz. Yatırıma dönüp dönmeyeceğine yönetim karar veriyor ancak olumsuzluk olmuyor. Doğru zaman geldiğinde projemizi güncelleyip tekrar hayata geçirebilecek konumda tutuyoruz.