Artan enerji ihtiyacı ve karbon nötr hedefleri, güneşi hem haneler hem de sanayiciler için stratejik hale getiriyor. Bu dönüşümde 5.1.j yönetmeliğinin önemine dikkat çeken RENWORLD Kurucu ve CEO’su Gökhan Durukan, sanayicinin kapasite engeline takılmadan çatıya güneş enerjisi kurabilmesinin enerji bağımsızlığı yolunda devrim niteliğinde bir adım olarak vurguladı.


Türkiye, güneş enerjisi potansiyeli açısından Avrupa’nın en şanslı ülkelerinden biri. Sizce bu potansiyelin ne kadarını kullanabiliyoruz? Bireysel ve kurumsal alanda hayatımıza ne kadar yansıyor?
Güneş enerjisinin teknoloji olarak en fazla geliştiği ülkelere baktığımızda Almanya başı çekiyor. Almanya’daki gelişimin hane halkından başladığını görüyoruz. İnsanlar çatılarında kendi enerjilerini üretip kullanıyor. Bu, hem genç nesillerin hem de yetişkinlerin kendi enerjisini üretme yetkinliğine sahip olmasını sağlıyor ve zamanla bir kültüre, bir alışkanlığa dönüşüyor.

Türkiye ise 2012 yılında bu enerji trendiyle tanıştı. Biraz geç başlamış olsak da süreci yakaladık. Ancak biz başlangıçta daha çok büyük ölçekli enerji santrallerine odaklandık. Yani enerjiyi bireysel üretim yerine ticari anlamda büyük güçlerle üretme yoluna gittik. Bu nedenle güneş enerjisinin hanelere inmesi, mesken GES’lerin yaygınlaşması da zorlaştı.

Bugün yaklaşık 21 GW’a yakın güneş enerjisi kurulu gücüne sahibiz. Toplam kurulu gücümüz içinde güneş ve rüzgar artık ciddi bir pay alıyor. Ancak bunun bireysel çatılara inmesi için bugün hala yoğun bir çaba harcamak, kamu tarafında da ciddi süreçler işletmek zorunda kalıyoruz. Keşke başlangıçta 1 MW’lık büyük GES’ler yerine daha çok ev çatılarında bu modeli yaygınlaştırabilseydik.

Artık tablo değişiyor. Elektrikli araçlar hayatımıza girdi, enerji ihtiyacımız her geçen gün artıyor. Bu noktada hem bireysel hem de ülke olarak enerji bağımsızlığı çok daha önemli hale geliyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı da bu doğrultuda ciddi planlamalar yapıyor. 2025 yılı vizyonunda yaklaşık 120 GW’lık kurulu güç hedefi söz konusu. Bu hedefe ulaşabilmek için hem altyapının gelişmesi hem de sektörün yeni yatırımlarla desteklenmesi gerekiyor.

Dolayısıyla özel sektör ve kamuya, güneş enerjisinin daha geniş kitlelere ulaşması ve kullanılabilirliğinin artırılması adına önemli sorumluluklar düşüyor.

Whatsapp Image 2025 08 21 At 16.44.53

Bilecik’e 9,9 MW’lık Güneş Enerjisi Yatırımı
Bilecik’e 9,9 MW’lık Güneş Enerjisi Yatırımı
İçeriği Görüntüle

Güneş enerjisinin depolanamaması, sektörde hala en kritik sorunlardan biri olarak konuşuluyor. Türkiye’de enerji depolama yatırımları günümüzde hangi aşamada?
Geçmiş dönemlerde, güneş enerjisi enterkonnekte şebeke sistemine dahil edildiğinde gündüz üretim var, gece ise yoktu. Bu nedenle süreklilik arz etmemesi, güneş enerjisinin verimliliğini sınırlı gösteriyordu. Ancak bugün, batarya teknolojilerinin daha ekonomik ve erişilebilir hale gelmesiyle birlikte güneş enerjisinin depolanabilmesi mümkün oldu. Artık dünyada hem küçük hem de büyük ölçekli depolamalı güneş enerjisi santrallerinin kurulduğunu gözlemliyoruz.

Türkiye’de de özellikle son 2 yıldır bu alanda önemli gelişmeler yaşanıyor. Hem teşvikler hem de özel sektör girişimleriyle gerek küçük gerekse büyük ölçekte batarya hücresi ve depolama sistemleri yatırımları devreye alınmaya başladı. Bugün itibarıyla batarya hücresi üretimi konusunda 3-4 fabrikanın kurulum sürecine geçtiğini görüyoruz. Böylece, depolamada dışa bağımlılığımız azalırken yerli üretim oranı da artıyor.

Eskiden batarya teknolojileri hem ilk yatırım maliyetleri hem de değişim masrafları nedeniyle çok ekonomik bulunmuyordu. Şimdi ise hem kurulum hem de erişim açısından çok daha uygun hale geldi. Bu da yatırımların hızlanmasını sağladı. Nitekim Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız 2024 yılında yaklaşık 31 GW’lık bir önlisans sürecini başlattı. Ayrıca geçtiğimiz ay bir depolamalı güneş enerjisi santralinin TEİAŞ ve TEDAŞ tarafından kabulü gerçekleşti.

Umut ediyoruz ki bu birkaç örnek, kısa sürede artarak 31 GW’tan 120 GW’a ulaşan güçlü bir ivmeye dönüşecek. Türkiye, bu yatırımlarla enerji bağımsızlığı yolunda çok önemli bir eşiği aşacaktır.

Çatılarda enerji üretimine hız kazandıran 5.1.j yönetmeliği nedir? Sizce gerçekten haneler ve işletmeler için bir devrim niteliği taşıyor mu?
5.1.j yönetmeliği yayınlandığında, özellikle endüstriyel tesislerin çatılarında güneş enerjisi kurulumu yapılabiliyor, hatta çatıda tüketim kapasitesini aşan durumlarda harici arazilerde de kurulum imkanı tanınıyor olacak. Biz Enerji Bakanlığı ve ilgili kamu otoritelerine şu talebi özellikle vurguladık: Kişi, kendi arazisinde ya da çatısında sadece kendi enerji tüketimi kadar kurulum yapabilsin. Eğer bu miktar ihtiyaçtan fazlaysa, bunu başka bir alana taşıma hakkı olmasın ve kurulum belirli bir seviyede sınırlansın.

Örneğin, 5 MW’a kadar öz tüketim için kuruluma izin verilsin ve bunun da belirli bir kısmı depolama şartıyla devreye alınabilsin. Böylece şebekeye olan yük, güneş enerjisi sayesinde gündüz saatlerinde hafifler; talebin yoğun olduğu dönemlerde ise devreye depolama girerek enterkonnekte sistemin yükünü artırmadan denge sağlar.

Dolayısıyla, 5.1.j yönetmeliği hem çatı uygulamalarında hem de endüstri alanında sanayicimizin güneş enerjisine erişiminin temel çıkış noktası olmuştur. Bugün öz tüketim esaslı kapasite sorununun yoğun olduğu bir dönemde, 5.1.j yönetmeliği sanayiciye kapasite engeline takılmadan çatıya güneş enerjisi kurabilme ve bunu depolamayla destekleyebilme imkanı tanımaktadır.