Bir imalat firmasının her zaman geleceği düşünmesi ve sürekli gelişme içinde olması artık işin doğası haline geldi.  Şirketlerin ve ülkelerin karşılıklı bağımlılık içine girmesi, tüketici taleplerinin hızla değişip tekilleşmesi, ürün ömürlerinin kısalması, hele hele birilerinin bu hızlı değişimi inovatif iş modelleri ile lehine çevirmesi rekabeti verimlilik, standart kalite, termin tarihleri gibi hedeflerin hayli ötesine taşıdı. 

• • •

Giderek karmaşıklaşan bu ortamda yapılması gereken işlerden birisi “çevik şirket” haline gelmek! Çeviklik kısaca eskinin “yap-sat” anlayışını “algıla-yanıtla” tarzına dönüştürmeyi başarmış şirketlere verilen sıfat olarak tanımlanıyor. Dünyadaki değişim doğru öngörülerden taviz vermeden daha hızlı olmayı zorladığı için şirketlerin reaksiyon sürelerini kısaltmaları zorunluluk haline gelmiş bulunmakta. 

• • • 

Firmaların reaksiyon sürelerini kısaltmaları için davranışlarını hızlandırmaları, adeta yanıtları refleksleri ile vermeleri gerekiyor. Bunun için de sağlam bir sinir sistemine sahip olmalılar. Dijital sinir sistemi şirketlere çeviklik katacağı için Endüstri 4.0 çözümleri sunan şirketlerin bir kısmının mottolarında bir şekilde “connected” ifadesi geçiyor. Gerçekte IoT, Bulut Bilişim, Yatay ve Dikey Entegrasyon çözümleri de tamamen uzun menzilli ve güçlü iletişim ağları yaratmaktan başka bir şey değil! 

Şirket çevikliğine katkıda bulunmayan hiçbir Endüstri 4.0 bileşeni kendisine yapılan yatırımı geri ödeyemez!