Tunçmatik, yılda 123 milyon kWh elektrik enerjisi üretmeye ve 41 bin hanenin bir yıllık enerji ihtiyacını karşılamaya hazırlanıyor. GES projeleri, Kütahya’dan Uşak’a, Karaman’dan Elazığ’a kadar uzanıyor.

“Santrallerde Yüksek Verimlilik Konusuna Odaklandık”

Türkiye’nin sekiz farklı ilinde devreye aldığı GES projeleri ile önemli bir kurulu güce ulaşan Tunçmatik, verimlilik konusuna odaklanarak santrallerin hem yüksek verimliliğe ulaşmayı hem de uzun ömürlü olmasını hedefliyor.

Türkiye’nin sekiz ilinde güneş tarlaları kuran Tunçmatik, Kütahya’dan Uşak’a, Karaman’dan Elazığ’a kadar uzanan güneş tarlaları ile yılda yaklaşık 123 milyon kWh elektrik enerjisi üretmeye ve 41 bin hanenin bir yıllık enerji ihtiyacını karşılamaya hazırlanıyor. Böylesine büyük bir yatırımın detaylarını konuşmak için Tunçmatik Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özer ile bir araya geldik. Yatırım yapılacak arazilerin belirlenmesi amacı ile üç yılda toplam 2 milyon km yol yaptıklarını ve binin üzerinde resmi izin aldıklarını söyleyerek konuşmasına başlayan Özer, bu proje ile tek seferde yapılmış en büyük yatırım unvanına sahip olduklarının da altını çiziyor. Bu projelerin mühendislik açısından öne çıkan en önemli avantajının ne olduğunu sorduğumuzda ise santrallerin yüksek verimli ve uzun ömürlü olduğuna vurgu yapıyor. Özer ile Türkiye’nin güneş enerjisindeki gücünden, yatırımlardan ve uzun vadeli hedeflerinden konuştuk.

Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet ÖZER

Türkiye’nin sekiz farklı bölgesinde GES projesini kurdunuz. Hazırlık sürecinden bahsedebilir misiniz? Farklı lokasyonlar arasında çalışmak zor oldu mu?

Kurduğumuz GES projeleri, Kütahya’dan Uşak’a, Karaman’dan Elazığ’a kadar uzanıyor. Bu kadar geniş bir lokasyonda çalışmanın dönem dönem zorluklarını yaşadık. Kimi zaman yağmurla, kimi zaman da karla mücadele ettik. Yine de hava koşulları açısından şanslı bir dönemdeydik.

GES projelerini Kütahya, Muğla, Uşak, Afyon, Karaman, Elazığ, Ankara ve Mersin’de kurdunuz. Toplam kurulu gücünüz hakkında bilgi verebilir misiniz?

Kurduğumuz santrallerin toplam kurulu gücü 70 MW güce sahiptir. Tüm projelerin toplam yatırım bedeli 73 milyon dolar değerindedir. GES projelerinin kendini sekiz yılda amorti etmesini hedefliyoruz. Endüstriyel ömrünün ise 30 yıl olması bekliyoruz.

Santrallerin verimlilik konusuyla ilgili gerçekleştirdiğiniz mühendislik uygulamalarından bahsedebilir misiniz?

Mühendislik alanında optimizasyon çalışmaları önem arz ediyor. Özellikle doğru seçimlerin, doğru tasarımlarla hazırlanması ve potansiyeli maksimum düzeyde kullanılması gerekiyor. Örneğin; iki farklı tesisi yan yana kurduk. Bu iki tesis için aynı markanın eşit miktarda paneline ve inverterine yer verdik. Bu santrallerin biri iyi bir mühendislik çalışmasıyla hayata geçerken, diğeri daha ortalama bir uygulamayla devreye alındı. Zaman içerisinde bir santral diğerinden daha fazla elektrik üretiyor ve her yıl verimini yüzde 4 oranında artırıyor. Yüzde 4 oranında daha fazla elektrik üretmek kapasitede önemli fark yaratıyor. Tunçmatik olarak 50 yıllık tecrübemizi santrallere yansıtmaya çalıştık.

Santrallerin verimliliğini etkileyen bir diğer diğer faktör ise; zaman içerisinde ihtiyaç duydukları bakım çalışmalarıdır. Güneş santrallerindeki hedefimiz; sistemi en başından doğru şekilde kurgulamak, doğru ekipmanlar seçmek ve periyodik bakımlarla 30 yıl içerisinde sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlamaktır. Bu saydığımız adımlar, santralin kapasitesi ve geleceği açısından önemli rol oynuyor.

Türkiye’nin güneş alanında geldiği noktayı değerlendirebilir misiniz?

Türkiye’de enerji üretimi ile ilgili olarak lisanslı ve lisansız olmak üzere iki tip santral bulunuyor. Biz lisanssız enerji üretimi alanına yatırım gerçekleştirdik. Türkiye’de lisanslı santral alanında 600 MW kurulu gücünde bir adet ihale yapıldı. 600 MW’lık kapasiteden devreye alınan santrallerin kapasitesi ise 20 MW’ı geçmedi. Lisanssız alanda ise 2500 MW’lık proje devreye alındı. Bu projeler 3 milyar dolar yatırımla devreye alındı ve Türkiye’ye önemli katkılar sağladı. Ülkeye sağladığı bir diğer olumlu etki ise; iklim koşullarına bağlı olarak beklenen elektriği üretemeyen hidroelektrik santrallerinin yerine geçmesidir. Öyle ki HES’lerin üretemediği elektriği bu noktada güneş enerji santralleri üretmeye başlayacak. Lisanssız enerji yatırımları, Türkiye açısından önemli bir görevi yerine getiriyor.

Birçok yatırımcı, 3 milyar dolar değerindeki projeleri hayata geçirirken belli mevzuatları yerine getirerek başardı. Türkiye’de yatırım yapmak kolay değildir. Çünkü o projeyi hayata geçirirken birçok alanda mücadele vermeniz gerekiyor. Bu mücadele bazen bürokrasi, bazen bölgesel sıkıntılar ile veriliyor. Enerji sektörü alanında yer alan kişiler bu mücadeleyi verdiler ve Türkiye’ye kazandırdılar. Bu yatırımlar Türkiye’nin cari açığını azaltıyor ve enerji yönetimine katkı sağlıyor.

Türkiye, enerji sektörünün yerlilik oranıyla ilgili önemli adımlar attı. Yerlilik oranlarından bahsedebilir misiniz?

Tüm bu santraller yapılırken önemli oranda yerlilik payı bulunuyor. Orta gerilim hücreleri, enerji nakil hatları, trafolar, kablolar, elektrik panoları, SCADA sistemleri gibi ekipmanların tamamı Türkiye’de üretiliyor. Bu yerlilik oranı hem Türkiye’nin sanayi sürecini olumlu yönde etkiledi hem de istihdam oranlarını önemli oranda artırdı. Ayrıca bu sektöre hizmet veren 500’e yakın mühendislik firması oluştu. Enerji sektörünün ekonomiye katkısı oluştu. Biz enerji sektörünün desteklenmesini ve önünün açılmasını istiyoruz. 2018 yılının ikinci yarısından sonra yapılabilecek proje kalmıyor çünkü yeni izinler verilmiyor. Şu an üzerinde çalışılan santrallerin ise kısa süre içerisinde tamamlanması bekleniyor. Şayet GES alanında yeni ihaleler açılmaz ya da gerekli izinler verilmezse 400 şirket boşa çıkacak, bu da Türkiye ekonomisine zarar verecek. Enerji sektörünün Türkiye’de daha fazla yatırıma ihtiyacı bulunuyor.

2018 yılında Afrika ve Orta Doğu bölgesine yoğunlaşmayı planlıyordunuz. Bu konuyla ilgili somut adımlar attınız mı?

Şu anda Abu Dabi’de, Kazakistan’da ve Bangladeş’te değişik projeler üzerine çalışıyoruz. Henüz kazanılmış projeler değil, ancak çalışmalarımızı bu yönde hazırlıyoruz. Tunçmatik’in sektörde edindiği 50 yıllık tecrübeyi ve know-how’u yurt dışına aktarmak istiyoruz. Kafkaslar’da, Orta Doğu’da, Asya’da ve Avrupa’da kullanmayı planlıyoruz.

Yurt dışındaki bölgelerin yasal mevzuatları hakkında bilgi verebilir misiniz?

Her bölgenin mevzuatı değişiklik gösteriyor. Bazı yerlerde daha kolayken, bazı bölgelerde daha zor bir ortamla karşılaşıyoruz. Burada ülkenin altyapısı önemli rol oynuyor. Bazı bölgelerde mevzuat kolay oluyor ama riski artıyor. Birçok farklı bileşeni dikkate alarak bu soruya cevap vermek gerekiyor.

Tunçmatik’in 2018 yılında Türkiye’deki hedefleri nelerdir?

Tunçmatik olarak Türkiye’de güneş enerjisi konusunda 2018 yılında yeni bir yatırım öngörmüyoruz. 2018’de daha çok enerjinin depolanması konusuna odaklanacağız. Bu konuda yeni bir ürün hazırladık ve yeni dönemde sektöre sunmayı planlıyoruz. Ayrıca farklı alanlarda birçok yeni ürünü ve teknolojiyi Türkiye pazarına sunacağız. Onun dışında da ihracat oranlarımızı artırmayı hedefliyoruz.

Çatı üzeri GES konusuyla ilgili projeler olacak mı?

Endüstriyel tesislerin çatı üzeri güneş paneli sistemi kurması ve kendi elektriğini üretmesi avantajlı bir proje olarak öne çıkıyor. Ancak bu projelerin hayata geçmesi için de gerekli izinlerin alması gerekiyor. Bu alanda da endüstrinin yasal açıdan desteklenmesi bekleniyor. Örneğin; Almanya’da endüstriyel tesislerin çatıları kiraya veriliyor ve enerji üretmek için kullanılıyor. Çatıların çok değerli bir noktaya geldiği günümüzde, Türkiye’nin bu alanları avantajlı bir şekilde kullanması gerekiyor. Bu yatırımlar sayesinde hem endüstriyel tesislerin elektrik faturaları düşecek hem de Türkiye’nin enerji kapasitesi artacak.

Enerjinin depolaması sektör için önemli bir konu. Geliştirdiğiniz teknolojiler hakkında bilgi verebilir misiniz?

Bugün tüm evlerde buzdolabı, çamaşır makinası, televizyon bulunuyor. Biz, 20 yıl sonrasını hayal ediyoruz ve ilerleyen dönemlerde tüm evlerde enerji depolama ünitesinin bulunacağını öngörüyoruz. Bu ünite sayesinde elektrik kesintisi olmayacak ve belli bir problemle karşılaştığımızda depoladığımız elektriği kullanacağız. Bu sistemin bir diğer avantajı ise elektriği daha ucuza kullanmaktır. Elektriğin ucuz olduğu saatlerde kişiler depolama ünitelerini dolduracak, pahalı olduğu saatlerde ise depoladığı elektriği kullanabilecek. Bu durumda evlerden fabrikalara kadar tüm binalarda önemli oranlarda enerji tasarrufu sağlanacak. Ayrıca binaların çatısında güneş panelleri varsa yine bu sisteme bağlanacak ve güneşten gelen enerji depolanacak.

Son olarak eklemek istedikleriniz varsa belirtebilir misiniz?

Türkiye’de bugün itibariyla lisanssız alanda 2500 MW gücünde santral devreye alındı. Bu santrallerin üzerine 1000 MW gücünde bir YEKA ihalesi geldi ve tamamlandığında toplam 3500 MW kurulu güce ulaşılmış olacak. Günümüzde ise Amerika 3000 MW, Çin 1500 MW, Hindistan 1000 MW kapasitesine her ay kurulu güç ekliyor. Dolayısıyla Türkiye için telaffuz ettiğimiz bu rakamlar son derece yetersiz. Türkiye’nin önümüzdeki 10 yıl içerisindeki hedefi 30 GW olmalı. Çünkü gerek güneş ışınımları, gerek arazi kapasitesi, gerek coğrafi şartları açısından bu kadar elverişli olan bir ülke, bu hedefe kısa süre içerisinde ulaşacaktır.