Hareket ve Kontrol Teknolojileri kapsamında, fabrika otomasyonuna yönelik Mekanik, Otomasyon ve Robotik sistemlerle, ağır endüstride kullanılan Hidromekanik sistemler üreten HKTM, Gebze’de örnek bir fabrika tasarımına imza attı. Türkiye’de sadece 14 fabrikanın aldığı LEED Gold Sertifikasına en yüksek 2. puanla sahip olan HKTM, güneş enerjisinden elektrik üretiyor, fabrikasının elektrik ihtiyacının yüzde 40’ını karşılıyor ve yenilenebilir enerji alanında yaptığı yatırımlarla öne çıkıyor. ‘İyi Mühendislik’ vizyonuyla 1998 yılından bu yana, sektöründe Türkiye ve yakın çevresinin Hareket ve Kontrol Teknolojileri Merkezi olma hedefiyle büyüyen HKTM, ileri teknoloji ve ihracat ağırlıklı katma değerli üretime yönelik yatırımlarıyla 30’u mühendis olmak üzere 72 kişilik ekibiyle ülkemizin 854’üncü Ar-Ge merkezi olmuş durumda. Marka değerinin bir bütün olduğu gerçeğinden hareketle HKTM, alanında en iyi olma hedefi yanında, çevre duyarlılığı konusunda da, Gebze’de kurduğu yeşil fabrikada referans binaya göre yüzde 51 enerji tasarruf oranı ve yüzde 50 daha az su tüketimiyle, mühendislik teknolojilerine yönelik bir üretim tesisin, en az ürettiği sistemler kadar iyi düşünülmüş ve iyi planlanmış olabileceğinin altını çiziyor. Çevre ve Enerji Verimli Tasarımda Liderlik anlamına gelen ve Amerikan Yeşil Binalar Derneği tarafından verilen dünyanın en prestijli çevre sertifikalarından biri olan Leed Gold Sertifikasını,  “Tasarımda inovasyon seviyesi” nedeniyle ekstra puanlarla birlikte 68 puanla alan Türkiye’deki tek proje, güneşten kendi elektrik enerjisini üretmekle kalmıyor, fabrika ısıtmasında da yararlanıyor, toprak kaynaklı ısı pompası ile jeotermal enerjiyi kulllanıyor, gri su geri kazanım sistemiyle atık suları rezervuarlarda tekrar değerlendirerek su tasarrufu sağlıyor ve aldığı önlemlerle yılda 92 ağacın kurtarılmasını sağlıyor. Fabrikanın kurulum sürecini ve enerji verimliliğine yönelik çalışmalarını konuşmak için bir araya geldiğimiz HKTM Yönetim Kurulu Başkanı Tunç Atıl, merak ettiğimiz soruları yanıtladı. 

HKTM firmasının kuruluşundan ve üç yıl önce bu fabrikaya gelme hikayesinden bahsedebilir misiniz? 

Gebze’deki fabrikamıza üç yıl önce taşındık. 21 yıl önce ise tipik bir sanayi büyümesi olarak ilk önce sadece 100 metrekaresinin dekore edildiği 350 metrekare büyüklüğünde bir mağazada çalışmalarımıza başladık. Daha sonra küçük bir atölyeye kiraladık, sonrasında ise başka bir atölye satın alıp işlerimizi büyüttük. 20 yıl boyunca tüm hayalimiz bu yapıları tek bir çatı altında toplamaktı. Çünkü deponun, atölyenin, ofisin başka bölgelerde olması oldukça verimsiz bir çalışma ortamı sunuyordu. Bu fabrikayı kurarak çok daha verimli bir ortam sağlamış olduk.

Toprak kaynaklı ısı pompası hakkında bilgi verebilir misiniz? 

Toprak kaynaklı ısı pompasını; sıkça kullanılan diğer ısı pompalarından ayıran özellik; ısı pompasına girecek olan suyun, sirkülasyon pompasıyla toprağın altında belirli bir yol almasını sağlamaktan ibaret. Bahçemizde 10 tane sondaj bulunuyor. Her biri 100’er metre civarında ve içinde de dörtlü hortum seti yer alıyor. Dolayısıyla da suyu toprağın altında toplamda 4.2 kilometre yol kat ettirerek ısı pompasına sokuyoruz. Toprak kaynaklı ısı pompasının avantajı ise toprağın altında 5 metreden itibaren sıcaklığın çok dar bir bantta değişiyor olması. Örneğin hava 3-4 derece seviyelerinde bile olsa sıcaklık toprağın altında 10 derecenin altına düşmüyor veya yazın 15 derecenin üstüne çıkmıyor. Dolayısıyla hava ne kadar soğuk veya ne kadar sıcaksa, toprağın altındaki sıcaklık ile o kadar fazla farkı oluştuğundan, toprak bir çeşit ısı değiştirici görevi görüyor. Toprak kaynaklı ısı pompası sisteminde mantık, ön ısıtmayla ısı pompasına suyu kışın en az 5 derece daha sıcak yazın en az 5 derece daha serin sokarak yüzde 40’ın üzerinde bir verim artışı sağlamak. Onun içinde ısınma konusunda çok verimli bir çözüm elde ediliyor. Bu bir de ofislerde uyguladığımız, daha düşük sıcaklıklarda daha verimli sonuçlar sağlayan yerden ısıtma sistemiyle birleşince, optimum çözüme ulaşıyoruz. 

HKTM olarak çatı üzeri GES projesine imza attınız. Projenin kurulu gücünden ve amortisman sürecinden bahsedebilir misiniz? 

Güneş enerji santrali projesiyle ilgili fizibilite çalışmaları yaparken hem teorik ve gerçek hesapları hem de elektrik fiyatına göre yıllık dağıtımları inceledik. Yaptığımız çalışmalara göre projenin kendini 8 yıl içerisinde amorti etmesi hedeflenmişken, uygulamada bu sürenin 10 yılın üzerine çıktığını gördük. Güneş enerjisi alanında yatırımın geri dönüş süresini kısaltmak için ürettiğiniz elektriği daha yüksek bir oranda satmanız ve daha az öz tüketimde kullanmanız gerekiyor. Siz ürettiğiniz elektriği ne kadar çok öz tüketimde kullanırsanız, geri ödeme sürecinizde bir o kadar uzayacaktır. Güneş enerjisi yatırımlarında maalesef böyle bir ters mantık bulunuyor. Oysa öz tüketimin özendirilmesi, enerjinin taşınması sırasındaki kayıpları da ortadan kaldırdığı için makro ekonomiye en büyük katkıyı sağlıyor, o yüzden Avrupa’daki uygulamalarda en az %70 öz tüketim şartı var ki, biz de uygulamamızda aynı orana ulaşıyoruz. 

Güneş panellerini nereden tedarik ettiniz?

Biz bu projeyi oluştururken Doğu Marmara Kalkınma Ajansı’nın Temiz Üretim desteğinden faydalandık. Bu destek kapsamına göre şartnameyi istediğimiz gibi hazırladıktan sonra güneş panelleri için Kalkınma Ajansı ile birlikte ihaleye katıldık. Bu konuda üç firma bizlere teklif verdi. 2013 – 2014 yıllarında sektörde Çin orjinli paneller bulunuyordu. Bizim çatımızda Türkiye’de montajı yapılan Csun ve Çin üretimi Znshine olmak üzere iki ayrı markaya ait tam 363 adet panel bulunuyor.  

Peki, bu Leed Gold sertifikasını alırken en çok zorlandığınız konu ne oldu? 

Leed Gold sertifikasının içerisinde en önemli konulardan biri aydınlık kriteriydi. Aydınlatma konusuyla ilgili detaylı bir rapor hazırlayıp, tablo haline getirip sunmanız gerekiyor. Rapor kapsamında da fabrikanın gün ışığından ne kadar faydalandığını göstermeniz isteniyor. Işık ölçümü konusu bu kriterlerin içerisinde en zor olanlardan biriydi. Önemli bir diğer örnek ise hafriyat kamyonları için beton bir alan hazırlıyorsunuz ve fabrikadan lastiklerin yıkanıp, temizlenip o şekilde çıkmasını sağlıyorsunuz. Çok basit bir kural olmasına rağmen çevre temizliği açısından önemli bir kriterdi. Leed sertifikası kriterleri arasında eski eşya kullanımı içinde bir puanlama yapılıyor. Biz tüm ofis masalarımızı eski iş yerimizden getirdik, yıllar önce üniversite sınavına hazırlanırken kullandığım ağaç masayı toplantı masası olarak düzenledik. Tüm bunlar bu sertifika puanlamasında önem teşkil ediyor. İşe bisikletle gidip gelmeyi teşvik etmek için bisiklet park sahası oluşturduk. Yılın yedi ayı boyunca bir çalışanımız işe bisikletle gelmeyi tercih ediyor. Leed sertifikası alabilmek için gerekli olan puanları yenilenebilir enerjiye yatırım yapmadan da elde edebilirsiniz. Kriterler toplam 110 puan üzerinden değerlendiriliyor ve yenilebilir enerji bu puanlardan sadece 19’una karşılık geliyor. Leed sertifikası almak başlı başına büyük bir başarı ve özen gerektiriyor ancak özüne bakarsanız çevreci yaklaşım doğrultusunda son derece mantıklı maddeler olduğunu görüyorsunuz. Bazıları ise gerçekten zorlayıcı. 

Leed Gold sertifikasına sahip olduktan sonra elde ettiğiniz avantajlar var mı? 

Sadece size anlatırken keyif alıyorum. Bir de özellikle yurtdışından müşterilerimiz geldiğinde bu sertifikaya sahip olmak çok farklı değerlendirilmenizi sağlıyor, ama doğrudan maddi bir karşılığı yok. Sizin gerçekleştirdiğiniz projeleri mevcut bir fabrikaya uygulayabilir miyiz yoksa yeni bir fabrika yatırımı mı olması gerekiyor? Toprak kaynaklı ısı pompası projesi gibi konuların yeni bir fabrika yatırımında uygulanması çok daha kolay olacaktır. Çünkü mevcut bir fabrikaya bu projeyi entegre ederken ister istemez bazı zorlayıcı düzenlemeler yapmak gerekecektir. Ancak yeni bir fabrika yatırımı yaparken bu proje zaten çizilmiş olacağı ve önceden alt yapısı hazırlanacağı için yapım süreci kolaylıkla tamamlanacaktır. Çatı üzeri GES projesi ise mevcut projelerde rahatlıkla yapılabiliyor. Sadece çatının güneş enerjisi panelllerine göre statik hesabının yaptırılıp, onaylatılarak panellerin montajına uygun bir şekilde düzenlenmesi gerekiyor. Yine de bu projenin hayata geçmesi kolay değil. Yeni bir yatırım olmasına rağmen iskan alınması için bekleniyor, hiç görünmeyen gider kalemleri ortaya çıkıyor. 

ABİGEM’den aldığınız yatırım desteği hakkında bilgi verebilir misiniz? Bu konuyla ilgili firmalar nasıl bir yol izlemeli? 

Biz bu destek sürecinde Kocaeli Sanayi Odası tarafından ABİGEM’e yönlendirdik. Gerçekten bu süreçte kendilerinden çok iyi destek aldık ve güzel bir ekip çalışması oluşturduk. Projeyi birlikte keyifle hazırladık. Bu süreçte önemli aşamaları da öğrendik. Değerlendirdikleri projeleri önceden belirlenmiş ve birbirinden habersiz ve bağımsız bir şekilde not veren hakemlere yolladıklarını, her hakemin de ayrı puanlar verdiğini öğrendik. Sonuçta, en yüksek puanla bu süreci tamamladığımızdan dolayı da oldukça gururluyuz ve mutluyuz. 

Fabrikanızla bugüne kadar aldığınız ödüllerden bahsedebilir misiniz?

HKTM’nin yeşil binası, geçtiğimiz yıllarda en yüksek puanlarla aldığı birinciliklerle Kocaeli ve İstanbul Sanayi Odaları ile Sürdürülebilirlik Akademisi ve Sağlıklı Kentler Birliğinin Çevre ve Enerji Verimliliği ödüllerinin yanında, 1994 yılından bu yana İngiltere merkezli bir uluslararası kuruluş olan Yeşil Dünya Örgütü (The Green World Organization) tarafından dü-zenlenmekte olan, 2018 yılı Yeşil Dünya Ödülleri (Green World Awards) yarışmasında “Karbon salınımını azaltma” konusunda gümüş ödüle hak kazanan örnek bir tesis oldu.