Endüstriyel fabrikaların son dönemdeki en önemli konusu enerji verimliliği… Siz bu konuyla ilgili fabrikalara nasıl çözümler sunuyorsunuz?

Schneider Electric olarak, global bir Enerji Uzmanı kimliğimizle müşterilerimizin enerji konusundaki tüm ihtiyaçlarına cevap veriyoruz. Gerek danışmanlık hizmetlerimiz ile en doğru çözümleri uygulamaları yönünde müşterilerimizi yönlendiriyoruz gerekse sonrasında sunduğumuz çözümler ile müşterilerimizin somut fayda elde etmesine hizmet ediyoruz. Danışmanlık hizmetleri kapsamında müşterilerimize; tesisin mevcut durumunu görmek ve verimsiz olan noktaları tespit ederek nereden ne kadarlık bir kazanç sağlayabileceklerini göstermek adına bir nevi tesisin “enerji check-up”’ı gibi düşünülebilecek Enerji Etütleri, devlet desteklerinden faydalanmak üzere Verimlilik Artırıcı Proje (VAP) danışmanlığı, günümüzün en önemli konularından biri olan Enerji Yönetim Sistemi kurulumu amacıyla ISO 50001 Danışmanlığı, Enerji Verimliliğinin başlangıç noktası olarak Enerji İzleme Sistemlerinin kurulumu ve enerji ve çevre konusunda bilinci artırarak bireylerin enerji kullanımı konusunda konsantrasyonlarını artırmak amacıyla Enerji Verimliliği Farkındalık Eğitimleri düzenliyoruz.

Aynı zamanda yalnızca verimliliği artırmak değil, enerji sürekliliği ve güvenilirliği için de uzman kadromuz ile danışmanlık hizmetleri yürüterek tesislerin hem istenmeyen duruş sayılarını sürelerini azaltmak, iki arızi duruş arasında süreyi uzatmak ve arızi duruşlarda yaşanabilecek üretim kayıplarını ve can kaybı, yaralanma, iş kazası vb. gibi diğer olumsuz durumları en aza indirmek anlamında çalışmalar yürütüyoruz. Ürün çözümleri anlamında ise; tesislerin tüm elektriksel altyapısına yönelik son teknoloji çözümlerimiz ile müşterilerimizin güvenli ve sürekli enerji tedariki sağlamalarının yanı sıra verimliliklerini de maksimum seviyeye çıkartmalarını sağlıyoruz.

HER TÜRLÜ İHTİYACA CEVAP VEREBİLMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ

Bu alanda nasıl bir rekabet avantajınız var, rakiplerinizden hangi yönlerinizle ayrılıyorsunuz?

Tesislerdeki en büyük sorunlar en genel anlamda; üretimin öncelikli olması, verimlilik çalışmaları için yeterli zaman, insan gücü, ekipman ve bilgi olmaması, işletme körlüğü olması nedeniyle potansiyel verimlilik alanlarının gözden kaçırılması ve yapılan veya yapılması planlanan verimlilik çalışmalarının sonucunda elde edilecek kazanımların sayısal olarak ortaya konulamaması olarak düşünülebilir. Bu noktada dışardan bir danışmanlık hizmeti almak kaçınılmaz olmaktadır. Bu hizmet için de en önemli kritik biri, aynen ne gibi sorunlarınızın olduğunu tespit etmek amacıyla bir doktora check-up için gitmek istediğinizde nasıl ki mümkün olduğu kadar deneyimli bir uzmana görünmek isterseniz, aynen enerji check-up’ı için de danışmanlık hizmeti almak istediğinizde en deneyimli ekiple çalışmak istersiniz. Çünkü ekip ne kadar çok “vaka” görmüş ise, sizin tesisinizdeki sorunlara da teşhis koyma ve çözüm üretme şansı o denli yüksek olacaktır.

Bu noktada Schneider Electric Enerji Verimliliği Departmanı olarak, çok farklı sektörlerde gerçekleştirmiş olduğumuz 335’ten fazla proje ile sektörün en deneyimli ve en fazla farklı vaka görmüş ekiplerinden biriyiz. Bu da verdiğimiz danışmanlık hizmetlerinde müşterilerimiz için en doğru ve en fazla faydayı sağlayabilecek çözümleri sunmamızı sağlıyor.

Global bir enerji uzmanı olan kimliğimiz ile tüm dünyada 100’den fazla ülkede yer alan uzmanlarımızın desteği ile sektördeki en iyi uygulamalar ve kıyaslamalar hakkında bilgi sahibiyiz. Bu geniş altyapı, danışmanlık hizmetlerindeki deneyim ve danışmanlık sonrası kapsamımızda olan ürünler ile sunduğumuz çözümler ile müşterilerimizin enerji konusundaki her türlü ihtiyacına cevap verebilmek için çalışıyoruz.

Son dönemde yer aldığınız projelerden kısaca bahsedebilir misiniz? Endüstriyel tesislerde yüzde kaç oranında tasarruf sağlıyorsunuz?

Bu konuda bir yüzde değeri vermek yanıltıcı olabilir. Çünkü, enerji tüketimi, üretim miktarı, enerji maliyetleri, döviz kurları vb. gibi birçok değişken mevcut. Ancak bu değerleri normalize ettiğimizde sanayi tesislerinde yüzde 11 ile yüzde 30 arasında bir verimlilik potansiyelini ortaya çıkarabiliyoruz. Bu değer ticari binalarda ise yüzde 40-45’ler seviyesine kadar çıkabiliyor. Yer aldığımız projeler konusunda ise gizlilik konularına son derece hassasiyet göstermekteyiz. Bu nedenle, gizlilik koşullarını ihlal etme olasılığı doğurduğu için firma ismi vermek çok uygun olmayabileceği gibi, Türkiye’nin en büyük 500 firmasının birçoğunun enerji verimliliği ve yönetimi konusundaki danışmanlık hizmetlerini Schneider Electric olarak yürüttük ve yürütmeye de devam ediyoruz. Bu çalışmalar sayesinde yıllık olarak toplamda 1,5 milyar kWh’lik bir verimlilik potansiyeli tespit ettik. Bu projelerin uygulanması ile her yıl yaklaşık 194 milyon TL’lik bir enerji harcaması azaltılabilir. Üstelik bu finansal kazanımı sağlamak için yapılan yatırımlar kendisini ortalamada 1,5 yılın biraz üzerinde geri ödemektedir. Yapılacak olan bu çalışmalar sayesinde enerji kaynaklı CO2 emisyonlarında da yıllık 897 milyon kg’ın üzerinde bir azalma sağlanabilecektir.

Enerji verimliliğiyle ilgili yürüttüğünüz projeler kapsamında karşılaştığınız sorunlar oluyor mu?

Karşılaştığımız en büyük sorunlardan biri firmaların büyük kısmının henüz bu konuda yeterli bilinç seviyesine ulaşamamış olması ve bu nedenle de enerji verimliliğine inanmıyor olmalı. Halbuki firmaların rekabetçi olabilmelerini sağlayacak en önemli kalem enerji maliyetlerinden geçiyor. Çünkü bir tesisin en önemli 3 girdisi olarak hammadde, enerji ve işçiliği sayabiliriz. Hammadde ve işçilik maliyetleri, üzerinde çok fazla manevra alanı olmayan alanlar. Bu nedenle siz bir tesis olarak enerji maliyetlerinizi ne kadar azaltırsanız o denli rekabetçi olabilirsiniz. Bunun için yeri geldiğinde yatırım da yapmanız da gerekecektir. Ancak kazandıracaklarını düşündüğünüzde bu yatırımlar son derece makul yatırımlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Enerjiyi daha verimli kullanabilmek için önerileriniz nelerdir?

Burada birçok önlem sayılabilir elbette. Ancak bütün bunlar teknik anlamda iyileştirmeleri içermektedir. Halbuki, enerji verimliliğindeki en önemli konu insandır. Yapılan bir araştırmada, tüm enerji verimliliği kazanımlarının yalnızca 1/3’lik kısmının ekipman iyileştirmesinden oluştuğu, kalan 2/3’lik kısmının ise tamamen insan kaynaklı aktivitelerden elde edilebildiği gösterilmiştir. Yani insan, enerji verimliliğinin temelinde yer almaktadır. Biz de yaptığımız çalışmalarda ortalamada yüzde 10-15 oranında hiç yatırım gerektirmeyen verimlilik potansiyelleri keşfediyoruz. Yani tespit ettiğimiz tüm verimlilik potansiyellerinin yaklaşık yüzde 10-15’i tamamen çalışan davranışlarındaki değişiklikler, basit işletme önlemleri ve farkındalığın artırılması ile elde edilebilmektedir.

İkinci bir konu ise üst yönetimin desteğidir. Genellikle üst yönetimler ekipleri enerji verimliliği yapmaları ve enerji maliyetlerini azaltmaları konusunda zorlamaktadırlar. Ancak konu yatırım yapmaya veya belirli bir iş/insan gücünü veya belirli bir çalışma süresini bu konulara ayırmaya geldiğinde gerekli desteği vermemektedirler. Yani bir anlamda hiçbir kaynak ayırmadan mevcut durumu iyileştirmelerini bekleyerek ekiplerinden mucize yaratmalarını istemektedirler. Elbette böyle bir şey söz konusu olmayacaktır.

Bu nedenlerle benim önereceğim en önemli konu tesislerin düzgün işleyen bir Enerji Yönetim Sistemi kurmalarıdır. Doğru yapılandırılmış ve düzgün işleyen bir Enerji Yönetim Sistemi ile; enerji performansının sürekli iyileştirileceği taahhüt edilerek yapılacak teknik aksiyonlar ile enerji maliyetleri sürekli olarak kontrol altında tutulur, üst yönetimin taahhüdü alınarak yatırım, insan kaynağı, bilgi gibi gerekli kaynakları vermesi sağlanır, tesisteki genel müdürden taşeronlarına, satın almasından insan kaynaklarına kadar herkes işin içine dahil edilerek insan faktörü göz önünde bulundurulur. Deloitte firmasının yaptığı bir araştırma, enerji verimliliği konularını geleneksel yaklaşım ile yürütmek yerine bir Enerji Yönetim Sistemi ile yürütmek sayesinde elde edilecek verimliliklerin, yani elde edilen faydaların yaklaşık 3 katına çıktığını göstermektedir.

Ağırlıklı olarak hangi sektörlerde yoğun bir elektrik tüketimi oluyor? Enerji verimliliği konusunda yatırım yapan sektörlerden kısaca bahsedebilir misiniz?

Aslında endüstriyel işletmelerin tamamında oldukça yoğun bir elektrik tüketimi söz konusudur, çünkü ne kadar çok üretim yaparsanız o kadar çok elektrik tüketirsiniz. O yüzden burada sorulması gereken doğru soru, toplam maliyetler içinde enerji maliyetlerinin payı hangi sektörlerde daha fazladır? Çünkü toplam maliyetler içinde enerjinin payı ne kadar yüksek ise, yapacağınız verimlilik çalışmaları sayesinde sektörde rekabet edebilme şansınız o denli yüksek olmaktadır. Bu açıdan bakıldığında enerji maliyetlerinin toplam maliyetlere oranının en yüksek olduğu sektörlerin başında çimento, demir-çelik, kimya-petrokimya, cam, seramik, kağıt vb. gibi sektörler gelmektedir. Bu sektörlerde yapılacak enerji verimliliği çalışmaları sayesinde üretim maliyetlerinde ciddi iyileştirmeler elde edilebilir. Genel anlamda bu sektörler enerji verimliliği konusunda ciddi yatırımlar da yapmaktadırlar. Bu konuyla ilgili ilginç bir bilgi de eklemek isterim. Otomotiv sektörüne baktığımızda toplam maliyetler içerisinde enerji maliyetlerinin oranı ortalamada yüzde 1,5-2 civarındadır. Ancak Türkiye’deki otomotiv sektörü firmaları, oranı oldukça düşük olmasına rağmen enerji maliyetlerini azaltmaya yönelik çok ciddi mesai ve kaynak harcamaktadırlar. Bu da doğal olarak sektörde rekabetçiliklerini artırmaktadır.

Markaların enerji verimliliğine olan yatırımlarının artmasının istihdama olan katkıları nelerdir? İstihdama yönelik açılımlardan bahsedebilir misiniz?

Enerji verimliliği, çok ciddi anlamda istihdam yaratan bir konudur. Çünkü yapılacak olan en basit bir iyileştirme için bile birçok farklı paydaş rol almaktadır. Örneğin siz sanayi tesisi olarak tesisinizde iyileştirme yapmak istiyorsunuz. Bunu yapabilmek için enerji etüdü danışman firma çalışanları, etüt sonucu çıkan projeleri uygulayanlar, kontrol eden mühendis & teknisyenler, malzeme & donanım satan satıcılar, işçiler, kredi sağlayan banka çalışanları vb. birçok insan için bir istihdam kaynağı yaratıyorsunuz. Başka bir örnek vermek gerekirse, Amerika’da fosil yakıt enerji tüketiminin artış hızının düşmesi sonucunda yaratılamayan 1 işe karşılık Enerji Verimliliği alanında 50 yeni iş ortaya çıkmıştır.

Yapılan analizler ve projeksiyonlara göre 1 milyon TEP/yıl tasarruf edilen enerji ile 2 bin kaliteli ve tam zamanlı iş ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde enerji verimliliği potansiyelinin en az yüzde 25 olduğu görülüyor (Yaklaşık olarak 25 milyon TEP/yıl). Bu potansiyel 50 bin tam zamanlı iş imkânı anlamına gelmektedir. Yan işler ile bu istihdamın 150 binlere ulaşabileceğini söyleyebiliriz. Kalkınma Bakanlığı’nın yaptığı bir açıklamada ise; "Sadece enerji verimliğinin, bütün süreçleri Türkiye'de yapılmak kaydıyla 2030 yılına kadar 2 milyonun üzerinde bir istihdam oluşturacağını" hesaplanmıştır.