Mobilya, dekorasyon ve inşaat sektörünün ihtiyaç duyduğu; MDF ve yonga levha, laminat parke, tezgah ve kapı paneli ürünleri ile toplamda 5,5 milyon m³/yıl üretim kapasitesine sahip tesislerinde gerçekleştirdikleri iç lojistik süreçlerine özgü yatırımları konuştuğumuz Kastamonu Entegre CEO’su Haluk Yıldız, “Depolarımızın fiziki şartlarının iyileştirilmesinin yanında, otomatik konteyner yükleme sistemleri ve otomatik ambalajlama hatları gibi yatırımlarımız oldu. Bu yatırımlar, ürünleri müşterilerimizin depolarına daha hızlı ve güvenli şekilde ulaştırmamızın yanı sıra kendi iş süreçlerimizde de hızlı ve verimli olmamızı sağladı” dedi.

Öncelikle okuyucularımız için kısaca şirketinizin yapılanmasını ve yakın dönem iş gündemini anlatmanızı rica ediyoruz. 

Yüzde yüz yerli sermayeli bir şirket olarak Anadolu’da üretime başlayan Kastamonu Entegre, Türkiye’nin sanayileşme yolunda atılmış cesur adımlarından biri olup, ağaç bazlı panel sektöründe yarım asırdır kesintisiz üretim yapmaktadır. Yurt içinde Kastamonu, Gebze, Balıkesir, Samsun, Tarsus ve Adana olmak üzere 6 lokasyonda üretim tesisi olan şirketimiz; Romanya, Bulgaristan, Bosna Hersek, Rusya, İtalya ve Türkiye yatırımları ile 6 ülkede üretim yapan global bir markaya dönüşmüştür. Mobilya, dekorasyon ve inşaat sektörünün ihtiyaç duyduğu; MDF ve yonga levha, laminat parke, tezgah ve kapı paneli ürünleri ile toplamda 5,5 milyon m³/yıl üretim kapasitesine sahip tesislerimizde, her gün 4 bin 500 konutun yaşam alanlarını oluşturacak hacimde üretim yapılmaktadır. 20 yılı aşkın süredir globalleşme yolunda yapılan yurt dışı yatırımlarıyla, ağaç bazlı panel sektöründe dünyanın en büyük yedinci şirketi olan Kastamonu Entegre, bugün “İtalya’nın En Büyük Türk Yatırımcısı” olarak Avrupa’nın da ilk dört üreticisinden biri olmuştur. MDF, yonga levha, laminat parke, kapı paneli olmak üzere ürün bazlı baktığımızda dünyada ilk 4 üretici içerisinde yer alan Kastamonu Entegre, dünya laminat parke üretiminin yüzde 6’sını karşılamaktadır. MDF ve yonga levha üretiminde yaklaşık yüzde 25-30’luk pazar payı ile Türkiye’nin sektör lideri olan şirketimiz; altı kıtaya yaptığı ihracatla her yıl açık ara sektör birincisidir. Cironun yüzde 60’ı yurtdışındaki tesislerden ve ihracattan elde edilmektedir. Sürdürülebilir büyüme, müşteri ve tüketici odaklılık, global yaklaşım, çeviklik ve operasyonel mükemmellik, inovasyon, sürdürülebilirlik, dijitalleşme ve insani değerlerden oluşan stratejik önceliklerimiz doğrultusunda, kaynaklarımızı etkin ve verimli bir şekilde kullanarak, riskleri ve fırsatları iyi okuyarak, değişime öncülük etmeye bu yıl da devam edeceğiz. Dünya pazarlarını takip ederek büyüme fırsatlarını değerlendireceğiz. Sektörümüzün uluslararası alanda daha da güçlenmesine katkı sağlayacağız. Yurtdışı pazarlardan elde ettiğimiz ciroyu ve pazar payımızı arttırmaya yönelik, özellikle Doğu Avrupa,  Kuzey Afrika,  Avrasya, Ortadoğu ve Amerika kıtasındaki çalışmalarımıza ağırlık vereceğiz. 2020 sonuna kadar İtalya fabrikamızı yüzde 100 kapasite ile üretim yapar hale getireceğiz. Ayrıca buradaki ikinci fabrikamızı üretime hazır hale getirecek çalışmalara devam edeceğiz. Yurt dışına yaptığımız yatırımlarla global marka gücümüzü pekiştirirken, yereldeki etkinlik alanımızı da genişletmeye devam ediyoruz. Türkiye ekonomisinde öngörülen yüzde 3-5 oranındaki büyümenin üretime dönük yatırımlarla sağlanacağını düşünüyoruz. Biz de yapacağımız yatırımlarla bu büyüme hedefine destek olacağız. Bu yıl, Samsun yonga levha fabrikamızda modernizasyon ve kapasite artırımına yönelik 450 milyon TL’lik bir yatırım gerçekleştireceğiz. Diğer fabrikalarımızda da verimlilikle ilgili iyileştirmeler yapacağız. 

Markanız ülkemize alanında ne gibi ilkleri kazandırdı? 

Kastamonu Entegre olarak sektör lideri kimliğimizle üretim, sürdürülebilirlik ve kalite anlamında Türkiye’ye pek çok ilki kazandırdık. Ağaç bazlı panel sektöründe yurt dışına yatırım yapan ilk şirketiz. Mobilya sektörünün tasarım merkezi ve dünyanın en büyük üçüncü mobilya üreticisi İtalya’ya yaptığımız yatırım da hem ülkemiz hem de sektörümüz adına önemli bir ilke işaret ediyor. Bu yatırımla  “İtalya’daki En Büyük Türk Yatırımcısı” unvanına değer görülen şirketimiz, Pomposa’daki üretim tesisinde yüzde 100 geri dönüşümlü hammadde kullanarak İtalya mobilya sektörüne yönelik ham ve melamin kaplı yonga levha üretmektedir. Sürdürülebilirlik alanında dünyanın ilk eko-etiketli çevrecilik sertifikası olan Blue Angel’ı laminat parke ürünlerinde kullanma hakkını elde eden ilk Türk üreticisiyiz. Türkiye ağaç bazlı panel sektörünün ilk sürdürülebilirlik raporunu yayımladık. Faaliyetlerimizin iklim değişikliği üzerinde oluşturduğu etkiyi görebilmek adına karbon ayak izi hesaplamasına başladık. Atıkları şirketimizin biyokütle enerji santrallerinde elektrik ve ısıya dönüştürerek, her yıl ortalama 240 bin ton CO2 salımını önlüyoruz. Ulusal ağaç bazlı panel sektöründe ilk defa bizim kullandığımız bu teknolojiyle, daha az yatırım maliyeti ile hem yüksek enerji verimi sağlıyor hem de atık yönetimini daha etkin bir şekilde gerçekleştiriyoruz. Avrupa Birliği'nin desteklediği en büyük inovasyon projelerinden biri olan ECOBULK’ın Türkiye’den tek proje ortağıyız. Proje kapsamında yürütülen Ar-Ge çalışmaları sonucunda geliştirilen düşük formaldehit salımına sahip, %100 geri dönüşümlü malzemeden üretilen levhaların büyük ölçekli üretimine bu yıl içinde başlanacak. Diğer yandan, üniversite-sanayi işbirliğinin önemine inanan ve kolektif çalışma prensibiyle örnek projeler oluşturan şirketimiz, TÜBİTAK’ın 2244 Sanayi Doktora Programı’na katılım göstererek, sektörde ihtiyaç duyulan yüksek nitelikli insan kaynağını yetiştirmeye öncülük ediyor. Çalışmalarını sektörün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde tamamlayan öğrencilere, mezuniyet sonrasında istihdam fırsatı da sunacağız. 

Yeni depo, tesis ya da teknoloji yatırımı kararı nasıl veriliyor? Öne çıkan yatırım kriterleri nelerdir? 

Stratejik hedeflerimiz doğrultusunda yeni depo ve tesis kararı alırken, öncelikle yurt içi ve yurt dışındaki müşterilerimize daha hızlı hizmet verebileceğimiz ve lojistik faaliyetlerimizi en verimli şekilde yürütebileceğimiz depo tiplerini ve lokasyonları tercih ediyoruz. Teknoloji yatırımlarında ise şirketimizin üretim ve iş süreçlerinde ihtiyaç duyulan, uçtan uca izlenebilirlik sağlayabildiğimiz entegre yazılımları, çözüm ve teknolojileri kullanmaya gayret gösteriyoruz. Müşterileri odağımıza alarak, ekonomiklik, verimlilik ve izlenebilirlik parametreleri doğrultusunda, beklentileri karşılama düzeyini maksimize edecek kararlar vermeye çalışıyoruz.

Yakın dönemde depolarınızda ne tür bir yatırıma imza attınız? Ne gibi avantajlar sağladı? 

Sektörde ilk ve en büyük elektrikli forklift dönüşüm projesini tamamladık. Bununla birlikte akıllı akü ve akü yönetim sistemlerini devreye alarak verimliliğimizi artırdık. Bu projeyle bir yandan çalışan memnuniyetini artırırken, diğer yandan emisyon miktarını azaltarak karbon ayak izimizi küçültme yönünde büyük fayda sağladık. Yakıt tasarrufu ile de hem ülke ekonomisine hem şirketimize katkı sağlamış olduk. Depolarımızın fiziki şartlarının iyileştirilmesinin yanında, otomatik konteyner yükleme sistemleri ve otomatik ambalajlama hatları gibi yatırımlarımız oldu. Bu yatırımlar, ürünleri müşterilerimizin depolarına daha hızlı ve güvenli şekilde ulaştırmamızın yanı sıra kendi iş süreçlerimizde de hızlı ve verimli olmamızı sağladı.

İç lojistik süreçlerinizde ve depolarınızda ne tür teknolojiler kullanılıyor? 

Depolarımızın tamamı WI-FI ağı ile donatılmıştır. SAP - Depo Yönetim Sistemi (WM) üzerinden barkodlanan malzemeler, el terminallerinden anlık yapılan işlemlerle yönetilmektedir. Ayrıca tüm elektrikli forkliftlerimizin anlık performans takipleri yapılarak izlenebilirlik sağlanmakta ve bunlar yetkiler çerçevesinde yönetilmektedir. Tüm yükleme/boşaltma alanlarımız kamera sistemleriyle izlenirken, sahada yürütülen tüm fiili işlemler ise elektronik ortamda takip edilebilmektedir.

Depolarınızdaki ekipmanlarda tercih yerli mi yabancı mı oluyor? Neden? 

Şirketimizin stratejik hedefleri doğrultusunda, eğer yerli alternatif varsa tercihimiz yerlileştirmeden yana oluyor. Ekipmanlar yabancı firmalardan tedarik edilmek zorunda kalındığında ise zaman içinde yerli firmalarla iş birliği yaparak millileştirme çalışmalarına destek veriyoruz. Ülke ekonomisine sağlanacak katkı, ekonomiklik, tedarik süresinin kısa olması, teknik destek ve servis imkânlarının fazlalığı, yerli ekipman tercihimizde başlıca nedenleri oluşturuyor. Son dönemde milli sanayileşme çalışmaları kapsamında tüm forklift akülerimizi yerlileştirildik. Adana fabrikamıza kurduğumuz ambalajlama hattı da bu kapsamda değerlendirilebilir.

Depo yönetim yazılımlarınız ve ERP entegrasyonu üretim süreçlerine ne tür katkılar sağlıyor?  

Depo yönetim süreçlerinde SAP’nin depo yönetim modülünü (WM) kullanıyoruz. İhtiyacımız olan tüm geliştirmeleri buna entegre ederek büyümeye çalışıyoruz. Yine SAP ile entegre ettiğimiz Araç Rezervasyon Sistemimiz (ARS), Entegre kantar yazılımımız, Doğrulanmış Brüt Ağırlık Projesi (DBA) gibi şirket içi geliştirmelerimizle süreci uçtan uca izlenebilir hale getirdik. Dolayısıyla hammadde girişinden ürünün müşteri deposuna varmasına kadar tüm süreci izleyip, ölçüp, yönetebiliyoruz. Üretim besleme, teyit ve çıkış işlemlerini de eş zamanlı ve anlık stok takibinin yapılabildiği bir yapı şeklinde tasarlamaya gayret gösteriyoruz. Sonuçta tedarik zinciri yönetiminin temel amaçlarından birisi, stokta doğru ürünü, doğru miktarda ve uygun şartlarda bulundurmayı sağlayabilmek ve müşteri ihtiyaçlarını zamanında karşılayabilmektir. Bunun için de depolarınızı çok iyi yönetmeniz ve faaliyetlerinizi tedarik zincirinin tüm bileşenleriyle entegrasyon içinde planlamanız gerekmektedir.