Robotik depo sistemlerinin hem depolama hem de dağıtım alanları için dinamik depolama mantığını esas alan RWMS (Robotic Warehouse Management Systems) markasının üretici firması (Robotaş Ar-Ge Robotik Depolama Sistemleri A.Ş); Çayırova fabrikasında dizayn, imalat ve uygulamalar gerçekleştiriyor. Akıllı depo uygulama projeleri, dizaynından yazılım ve mekanik imalatına kadar anahtar teslim sunuluyor. Ar-Ge/Teknopark firması olarak kurulan Robotaş; ülkemizde faaliyet gösteren firmaların robotik depolama taleplerine, yine ülkemizde geliştirilmiş ve üretilmiş teknolojilerle cevap vererek ülkemizin bu konudaki yurt dışı bağımlılığını ortadan kaldırmak için çalışmalarını sürdürüyor.

RWMS, Robotaş’ın bir markası mı? 

Evet, RWMS Robotaş’ın tescilli markasıdır. Robotaş Ar-Ge 2005 yılından bu yana robotik depolama konusunda Ar-Ge çalışmaları yapmaktadır. RWMS’nin WMS’si depo yönetim sistemlerini ifade ediyor, R’si ise Robotaş’ı ifade ediyor. Geliştirdiğimiz tüm ürünler de RWMS’nin alt dalını kapsıyor. RWMS AS/RS diyoruz mesela… Her biri farklı bir makinayı veya sistemi temsil ediyor. Projelerimizin bütün tasarımları, yazılımları, uygulamaları bize ait. Son dönemde ise teknoparkta Ar-Ge çalışmalarımıza devam ederken imalatımızı Çayırova, Kocaeli’deki fabrikamıza taşıdık.

Komple sistemi ürettiğinizi söylemek mümkün mü?

Evet… Ancak bunun içerisinde sadece depolama sistemi diye düşünmeyin; bunun içerisinde dağıtıcı sistemler de (sorter), akıllı konveyör sistemleri, A Frame dispenser, RGV gibi ürünleri de dahil olduğu komple bir sistem düşünün. Hatta ağırlık kontrolü, boyut kontrolü, görüntü işleme uygulamalarını da sisteme dahil edin. Eğer yazılım imal edilmesi gerekiyorsa onu da üretiyoruz. Robot, otomasyon ve robot yazılımları zaten bizim asli konumuzdur. RWMS denildiğinde bunu sadece makina ve robotlara indirgememek lazım, ürün kabulünden başlayan depolama, ardından sevkiyata gidene kadar olan bir süreç olarak düşünmek gerekiyor. Aslında adında açıkça var, sistem kurgulaması ana konumuz.

Bu sistemi tek bir marka altında üretebilen dünya çapında rakipleriniz vardır mutlaka …

Aslında biz onlarla direkt rakip değiliz. Sizlere şöyle açıklayayım; söz konusu markalar, bu uygulamaları dünyada genelinde 30-40 yıldır gerçekleştiriyor. Globalde bu anlamda onlarca büyük sistem üreten firma bulunuyor. Türkiye’de otomatik depo sistemleri alanı ise çok daha sonradan gelişti. Bu yurt dışı markaları, 20-30 metrenin üzerinde depolar yapıyor ve hatta daha yüksekleri de var... Ülkemizde ise bu yükseklikte depo ihtiyacı fazla değil, bize göre arsa maliyetleri fayda maliyet ilişkisi ve yaygın olan bina yükseklikleri bizi düşünceye yaklaştırıyor. Yani kısaca yüksek depolama ülke koşullarında özel hal diyebiliriz. Türkiye’de bizim hedefimiz; üretim tesisleri veya lojistik sektöründe, Türkiye standartlarında daha yaygın olan alçak depolarda uygun maliyetli çözümler sunmaktır. Bu da piyasasının yüzde 80-90’ı demektir. 

Depolama hemen hemen her sektörün ihtiyaç duyduğu bir konu… Bu noktada siz daha çok hangi sektörlere çözüm sunuyorsunuz? 

Bir operasyonda, günde 4 bin paletin girip çıkması çok büyük rakamdır. Şu anda bizim robotlarımız, bu 4 bin tane paletin hem dağılımını hem de depolamasını yapabilme kabiliyetine sahip. Hatta bir adım daha ileriye giderek şunu söyleyebilirim ki yükleme sürelerini hızlandırmak gerektiğinde biz bu imkanı da sağlayabiliyoruz. Bugüne kadarki tüm projelerde Robotaş RWMS markası ile müşterilerine yönelik özgün çözümler oluşturdu. Robotaş’ın güçlü tarafı da bu zaten! Dizayn etmek, üretmek ve o dizaynı yine kendi yapmış olduğu yazılım ile entegre çalıştırabilmek. 
Tamamladığımız projeler genellikle demir-çelik sektörü, gıda sektörü ve kimya sektörü içindi ve gerçekten çok iyi projeler ürettik. Dağıtım konusunda ise tekstil dağıtımı, hatta e-ticaret sektöründe son yıllarda çok önemli projelere imza atıyoruz. 

Analitik zeka, tecrübe ve reel mühendislik çok önemli bileşenler. Diğer sektörlere nazaran depolama sistemleri sektöründe kalifiye eleman bulmak çok daha zor olsa gerek… Siz bu durum karşısında neler yaşıyorsunuz?

Doğru bir tanımlama lakin ilerleyen dönemlerde bunun böyle olmayacağını düşünüyorum. Eskiden depolama ve lojistik alanı firmaların pek önem vermediği bir bölümdü. Şimdi ise bu alan üzerine çok kaliteli eğitimler veriliyor ve konunun akademik yönü ağır basmaya başladı. Lojistikçiler bilgi ve teknoloji olarak önemli bir yol kat etti. Eskiden bu maalesef pek mümkün değildi. İnsanlar işlerini bildikleri için şu anda da bilgi kaynaklarını kullanıp, verimliliklerini artırmaya çalışıyorlar. 

Personel konusuna gelecek olursak, 5-10 yıl içerisinde çok daha kalifiye, çok daha işini iyi bilen insanlar sektöre katılacak. Hem fabrikalar hem de lojistik firmaları gerek yurt dışı lojistikçilerinin Türkiye’deki baskısı gerekse de Türkiye’deki lojistikçilerin bu yenilikçi fikirlerle rekabet etmeleri sonucunda mecburen otomasyona yöneleceklerdir.

Otomasyon demişken depolama sektöründe Endüstri 4.0 etkileri ne durumda?

Biz bundan 10 yıl önce insanlara ışıklarla malzemeleri koydurturken ‘Sizin sisteminiz var ama şöyle bir yazılım da buraya entegre edelim, bu konveyörde de böyle bir iş güvenliği alalım veyahut herhangi bir sapma olduğu zaman sizin sisteminizle entegre olarak çalışalım.’ diyorduk. Zaten bizim işimiz konu olarak Endüstri 4.0’ı kapsıyor, destekliyor. Fakat sanayimiz yeni yeni bu modernizasyona gitmeye başladı. Yani Endüstri 4.0’a, Endüstri 4.0 olduğu için değil; gerçekten ihtiyaç duyduklarından dolayı bu modernizasyona yöneliyorlar. Çünkü depolama, üretim kadar önemli bir konudur… Giderin, kaçağın çok olabileceği bir alandır… İş kazalarının yaşanabileceği bir yerdir... Kalitesizlik nedeniyle maliyetin çok daha artabileceği bir bölümdür… 

Biraz da son yaptığınız projeden bahsedelim…

Son projemizi çok önemli bir gıda firmasıyla gerçekleştirdik. Yaklaşık 40 bin paletlik bir depo alanı düşünün ve buraya 4 bin palet girip 4 bin palet çıkıyor ve birkaç tane fabrikayı da bu depoyu besliyor. 

4 bin giriş ve aynı zamanda 4 bin palet çıkış ciddi bir rakam… Biraz daha projenizi detaylandırır mısınız? Neler yapıldı?
Projenin zorluğu aslında halihazırda mevcut ve kısmen de eskimiş bir konstrüksiyon da çalışacak bir sistemin tasarlanmasıydı, kriterlerden bir tanesi buydu. Fiziki şartları bir kenara bıraktığımızda sirkülasyonu yoğun bir depo ki bu tip depoların mal kabul ve sevkiyat taraflarının güçlü olması gerekir. Bu nedenle müşterilerin bunu bilgi sistemleriyle entegre olarak yapması gerekir. Bizim bunu otomatik olarak da içeri almanız gerekiyordu. Otomatiklik olmazsa siz bunu çok fazla personel ve ekipmanla yapmak zorunda kalırsınız. Bir de bu ürünlerin çıkması var, 4 bin tane paletin girişi ve 4 bin tane paletin sevkiyatından bahsediyoruz burada… Aslında günde 80-100 tır karışık gelen paletlerin doğru depolanması ve 80-100 tırın doğru yüklenmesinin yönetilmesi diye bakabiliriz konuya. Bunu o kadar güzel bir şekilde optimize etmeniz gerekiyor ki… Sistemin durması bir zaman kaybı, sistem hızlı hareket ettiğinde hem iş güvenliği sıkıntıları ortaya çıkıyor hem de malzeme kayıpları oluyor. Hele ki gıda sektörü çok hassas bir sektör, malzemeye veya palete bir zarar geldiğinde o malzemeyi ıskartaya ayırmak durumunda kalınabiliyor.
Çok iddialı da bir noktaya geldik… Yani yurt dışında 10 yılın üzerinde, Türkiye’de ise 5-7 yıl arasında değişen yatırım planları arasına kendisini iki yılda amorti eden bir projeyle ortaya çıktık. Biraz zorlandık ama sistem tamamıyla otomasyon sistemi içerisinde, içinde hem “palet sorter”ları var hem “Double Shuttle” makinaları var hem “AS/RS”’si bulunuyor. AS/RS otomatik bir yükleme-boşaltma sistemidir. Yurt dışında halihazırda 90 küsur tane AS/RS’de kullanılan farklı amaçlı yükleme boşaltma robotları var. En azından biz Robotaş olarak bunların 13-14’ünü aktif olarak kullanılan Ar-Ge’lerini ve sanayide çalışır haldeki model ve ürünlerini çıkarttık. 

Aslında şunu da çok iyi görmek lazım, bizler bir sistem satmıyoruz. Müşterimiz ile birlikte ortak proje üretiyoruz diye görmek lazım. Müşteri ne istediğini bilen, konusunda uzman bir firmaydı ve tüm bilgisini yazılımda da dahil olmak üzere projenin başarılı sonuçlar alması adına kullandı. Keyifli bir proje oldu. 

AS/RS sistemleri çok pahalı sistemler değil mi? 

Hayır değil. 3-5 senede kendini amorti eden bir sisteme pahalı diyemezsiniz. Bize göre bu tip yatımlarda belirleyici kriter servis ve bakım onarım faaliyetleridir. Böyle bir sistemde uzun süreli duruşlar hem mal kabul tarafını hem de sevkiyat tarafını sıkıntıya sokar. Bu gözle baktığınızda yurt dışı rakiplerimize göre çok daha uygun yatırım maliyetleri ile çözüm sunduğumuz gibi 7/24 servis ve bakım garantilerimizle müşterilerimize bu sıkıntıları yaşatmıyoruz. Tasarımı, yazılımı, imalatı kendimize ait olan bu sistemleri yedek parça stoğu ile de desteklediğimiz için çok iyi sonuçlar alıyoruz.  

Evet, yurt dışı menşeli markalara göre termin süreci de sizde daha hızlı sanıyorum…

Normal şartlar altında çok hızlı reaksiyonlarımız oluyor çünkü tecrübemiz çok fazla... 15 yılda çok tecrübe birikiyor. Dizayn yönümüz ve imalatımız çok kuvvetli. Yazılım da bize ait olduğu için çok hızlı ve esnek çözüm üretebiliyoruz. Bu konuda iddialıyız! Zaman avantajımız mevcut, çalışan tesislerde uygulama tecrübemiz olduğu için işleyişi hemen hemen hiç etkilemeden kurulumumuzu yapıyoruz. Projelerimizde hiçbir zaman, sistemimiz tam verimli hale gelmeden bırakmıyoruz. Bakım anlaşmaları da yapıldığı için o ürün sonuna kadar sizin ürününüz olarak çalışıyor. Söz konusu sistemlerin devamlı kontrolleri yapılmalı, devamlı iyileştirmeleri gerçekleştirilmeli… Yeni bir yazılım geliştirdiğiniz dönüp arkaya tüm projelerini güncellemeniz gerekiyor ki sistem verimli işleyebilsin. 

2018 projelerinizde neler var?

Projeler genelde orta ve yüksek bütçeli projeler olduğundan büyük çoğunlukla bir sonraki yılın bütçelerinde yer aldığı için süreç uzun sürüyor. Bu sene, üç tane sözleşmesi yapılan projemiz mevcut. Ülkemizde maalesef yurt dışı fiyatlarından dolayı robotik depolama sistemlerinin pahalı olduğu yönünde bir algı var. Netice itibariyle dolar/avro paritesi bir yana başlı başına yurt dışından firmanın Türkiye’ye gelip proje yapması, sonrasında projeyi taşere edip üretmesi ve devamında da sürdürülebilirliğini sağlaması ciddi maliyet kalemi oluşturuyor. 
Bununla beraber son olarak sürpriz projemizden de bahsedebilirim. Türkiye’de biz standart bir robotik depo yapıp, üretim tesis ve lojistik depolarda modüler olarak kurabilmeleri için bir çalışma başlattık. 2018’de normal projelerin dışında standart olarak yapmaya çalıştığımız bir konsept ürün müşterilerimizle buluşacak. Bin yahut 2 bin paletlik sistemler yapıp bunları da çok düşük maliyetlerle müşterilerimize sunmayı planlıyoruz. Bu sistemlerin Ar-Ge’si tamamlandı, iki yerde de modelleri çalıştırdık. Bu elbette daha yalın bir sistem ancak proje konusu olan sistem çözümlerimiz de devam edecek. 300 metrekarede bin paletin istiflenmesi gerektiğini düşünün. Normal şartlarda bunun mümkünatı yok, bunu çözdük biz. Yaklaşık 7 metreliğindeki sistemlerimizle robotlu depolama sistemleri geliştirdik. Netice itibariyle Robotaş, müşteriyle beraber entegre olarak çalışıp projeyi üreten, cihazları üreten, yazılımını yapan ve devreye alan bir firmadır.