Teknik ve ekonomik ömürlerini tamamlamış durumdaki trafolar için akla ilk gelen çözüm yenileriyle değiştirmek. Ancak bu çözüm bir yandan büyük bir yatırım bütçesi gerektirmekte, diğer yandan temin süreleri çok uzun olduğundan büyük sıkıntı yaratmakta. Bilindiği gibi pek çok trafo sipariş üzerine üretilmiş olduğundan yenilemede de aynı çalışma yapılması gerekecek, bu da ortalama bir yıl beklemek demek.

Dolayısıyla başka bir çözüm olup olmadığını araştırmak faydalı olabilir. Bunun için öncelikle trafo ömrünü sınırlayan faktörün ne olduğunu kavramak gerekiyor. Bahsettiğim araştırma arızaların en fazla sayıdaki nedeninin selüloz yalıtımındaki bozulmalar olduğunu açığa çıkarmış. Selüloz yaşlanmasının kökeninde de yağın dejenere olması yatıyor. Trafo yağı yaşlanınca okside olup parçalanmakta ve ortaya çıkan asidik kimyasallar selülozik yalıtım malzemelerini aşındırarak işlevsizleştir mekte. Dahası dejenere olan yağ asıl görevi olan soğutma işlevini de hedeflendiği düzeyde yerine getirememekte,  yükselen ısı da yaşlanmayı hızlandırmakta.

Dolayısıyla yağın dejenere olması engellenebilirse trafo ömrü daha uzun olabilecek. Ancak bu ola- naksız! Yağı komple değiştirmek de gereksiz; çünkü rejenere etmek daha ucuz. Üstelik yağ atılmak yerine kullanıldığından daha çevreci.
Yağı rejenere etmek başlangıç koşullarına getirmek, içindeki asidi, tortuyu ve çamuru almak demek. Trafonuzun yağı demli çay rengi almışsa dejenere olmuş, rejenerasyon zamanı da gelmiş demektir. Bu da onun anti-aging’i.