Şirketlerde işletme körlüğünü önlemek için her alanda işin uzmanlarıyla birlikte çalışmak, şüphesiz çok doğru bir tercih. 

Hatta kişisel egosunu koltuğunun altına alıp, ''Sen bu işi benden daha iyi biliyor olabilirsin'' demeyi beceren ve danışmanlarla çalışabilen şirket sahipleri ve üst düzey yöneticileri de ayrı bir tebrik etmek gerekir.

Bir tebrik de, farklı faklı sektörlerde olsa bile, hangi şirkete el atsa büyük fark yaratabilen danışmanlara gelsin. 

Yani, benim şirket-danışman iş birliğine bakış açım son derece olumlu.

Ancak son yıllarda danışmanlık alan bazı firmalar başlarına gelen ilginç olaylar anlatıyorlar. 

Birkaç farklı kaynaktan gelen söylemler şöyle; 

- ''Yeni projem için yurtdışında firma kurmam konusunda beni ikna eden danışmanım (yabancı danışman), benden önce firma kurmuş.''

- ''Benim ürünlerimi pazarlaması için benden sabit ücret alarak müşterime gönderdiğim danışmanım, benim şirketimi değil, kendini (danışmanlık hizmetini) pazarlıyor.''

- ''Aramızda konuştuğumuz stratejik konuları sektörden duyuyorum.'' 

- ''Yan yana çalışırken beni ve vizyonumu yere göğe koymazken, rakiplerimle tanışınca farklı şeyler anlattığını duyuyorum.''

- ''Danışmanıma ödediğim paranın karşılığını alamıyorum ama benden ayrılınca rakiplerime gidecek diye de çalışmayı sonlandıramıyorum.''

Bu yazıyı yazmamdaki gerekçe, sektör bilgisini paylaşmak ve danışman tercihleri konusunda bir farkındalık oluşturabilmek.

Bir de şirketlere fayda sağlayabilen başarılı ve 'etik kuralları olan' danışmaları, sektörde ayrıştırabilmek için yazdım bu yazıyı.

Herhalde şirket sahipleri için de asıl başarı, bu tip insanları kendi şirketleri için çalışmaya ikna edebilmekten geçiyor.

Peki, sizin danışmanlarla ilgili deneyiminiz nasıl?

Dilerseniz yorum ekleyin, sizin deneyiminiz de sektör bilgisine dönüşsün…