İnşaat ve Malzeme

COVİD-19 SALGINI YENİDEN TIRMANIŞTA! İÇ MEKÂN HAVA KALİTESİNE DİKKAT

COVID-19 vaka sayılarında yaşanan artış nedeniyle iç mekân hava kalitesi yeniden gündeme geldi. Çünkü otel, hastane, okul, AVM gibi toplu yaşam alanlarında havada uzun süre asılı kalabilen aerosoller, bulaş riskini artırıyor.

Dünya Sağlık Örgütü ( WHO), Covid-19 salgınında yeni bir dalganın vaka sayılarında artışa neden olduğunu ve salgının yeniden tırmanışa geçtiğini açıkladı. Yapılan açıklamaların ardından gözler yeniden; otel, hastane, okul, AVM gibi toplu yaşam alanlarına çevrildi. Çünkü kapalı alanlarda havada uzun süre asılı kalabilen aerosoller, bulaş riskini artırıyor.

COVİD-19, 2 METRE MESAFEDEN BULAŞABİLİYOR

British Medical Journal tarafından yayınlanan araştırmaya göre; Covid-19, havalandırma sistemlerinin yetersiz olduğu alanlarda aerosoller yoluyla 2 metre mesafeden bulaşabiliyor. Bu nedenle Covid-19'dan korunmak için toplu yaşam alanlarında doğru iklimlendirme sistemlerini ve filtrasyon çözümlerini tercih etmek hayati önem taşıyor. 
“Zamanımızın yaklaşık yüzde 90'ını geçirdiğimiz kapalı mekânlardaki iç ortam emisyonları, insan sağlığını tehdit ediyor” diyen Hifyber Yönetim Kurulu Üyesi Beyza Çaputçu, sözlerine şöyle devam etti:



 

“DÜNYADA HER YIL YAKLAŞIK 4 MİLYON ERKEN ÖLÜM KAYDEDİLİYOR”

 

“Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) raporuna göre, kapalı alanlardaki hava kirliliğinden kaynaklı; astım, kalp hastalıkları ve kanser nedeniyle, dünyada her yıl yaklaşık 4 milyon erken ölüm kaydediliyor.  Dünyada yaşanan erken ölümler ve Covid-19 virüsünün neden olduğu salgın nedeniyle kapalı mekânların iç hava kalitesi büyük önem taşıyor. 
Kapalı mekânlarda iç hava kalitesini sağlayabilmek için doğru iklimlendirme sistemleri tercih etmenin yanı sıra doğru filtrasyon sistemleri kullanmak gerekiyor. Havanın iklimlendirme sistemleri ile doğru bir şekilde filtre edilerek, hastalık yapıcı bakteri ve virüslerden arındırılmış olarak şartlandırılması, iç mekân hava kalitesinin sağlanmasında öncelikli koşul olarak kabul ediliyor. Çünkü kapalı mekânlarda ki merkezi iklimlendirme sistemleri (ısıtma, soğutma ve havalandırma sistemleri), havayı devir daim yöntemiyle sirküle ettiği için; öksürme, hapşırma, konuşma gibi eylemler ile ortam havasına aktarılan 1-4 mikrometre aralığında olan çok sayıda su damlasıyla  (aerosol)  havada yayılarak, solunum yoluyla bulaş riskini artırıyor. Bu nedenle iklimlendirme sistemleri ile kapalı yaşam alanlarında yüzde 100 taze hava sağlamak hayati önem taşıyor” dedi.

“DOĞRU FİLTRE KULLANIMI İLE GÜVENLİ YAŞAM ALANLARI SAĞLANABİLİR”

“Kapalı mekanların iklimlendirmesinde kullanılan klima santrallerinde doğru filtre kullanımı ile güvenli yaşam alanları sağlanabilir” diyen Beyza Çaputçu, kapalı alanlarda havada asılı kalan bakterilerin, mantarların, küflerin ve virüslerin solunum yoluyla enfeksiyon riskini artırmaması ve alerjik reaksiyon oluşturmaması için klima santrallerinde kullanılan filtrelerin yüksek performanslı, antibakteriyel-antiviral özellikte nanofiber kaplı olması gerektiğini vurguladı:

NANOFİBER KAPLI FİLTRELER YÜKSEK KORUMA SAĞLIYOR

Klima santralleri; okul, hastane, AVM, iş merkezi gibi toplu yaşam alanlarında temiz havayı, iç ortam havası ile karıştırıp, filtreden geçirdikten sonra mahale veriyor. Yüksek filtrasyon verimliliği sağlayan antibakteriyel-antiviral özellikte nanofiber kaplı filtrelerile etkili bir hava filtrasyonu yaparak, havayı; bakteri ve virüslerden arındırılmış olarak mahale vermek gerekiyor.
Hifyber olarak yüzde 100 sentetik (nonwoven) ürünlerden ürettiğimiz antibakteriyel-antiviral özellikte ki nanofiber kaplı filtre medyası ile klima santrallerinde yüksek filtrasyon verimliliği sağlıyoruz. 
İklimlendirme sistemlerinin hava filtrelerinde oluşan bakteri ve virüslerin yaşamsal işlevlerini bozan HIFYBER antibakteriyel filtre kumaşı, iklimlendirme sistemlerinde güvenli filtrasyon sağlayarak, sağlıklı ve konforlu iç ortam havası sunuyor” diyerek sözlerini tamamladı.