Hiçbir sektörde firmalarımızın kapanması ya da mecbur kalarak işini değiştirmek zorunda kalması sevinilebilecek bir durum değil. Ancak şunu da kabul etmemiz gerekiyor ki, Türkiye`de konveyör sektöründe olması gerekenden çok daha fazla firma var. Bu durum başta fiyata dayalı rekabeti getirirken, bazı koşullarda yapılan işin kalitesine de yansıyor.
İşte bu olumsuz koşulların ortadan kalkması için şu an yaşanmakta olan ekonomik krizin faydası olacak gibi görünüyor. En azından arz talep dengesinin olması gerektiği seviyelere gelmesi, işlerin açıldığı andan itibaren tüm sektör firmalarına yarayacak.

Peki, o zamana kadar ne yapmalı

Önce sektör firmalarının şu an ne yaptığına bir bakalım. Maalesef içlerinde sadece beklemeyi tercih eden firmalar var. Bu firmalarla konuştuğunuzda çoğunlukla şu görüşü alıyorsunuz, “İşlerin açılmasını bekliyorum ama bu duruma an fazla 5-6 ay daha dayanabilirim”. Ya 6 ay sonra? Sonrası malum…
Beklemenin çözüm olmayacağını düşünen firmalarsa yeni pazarlar peşinde. Kimi ihracatı hedefliyor kimi daha özel işlerle yeni ve güvenilir müşterilerin peşinde. Bu ikinci kesimdeki firmalar bazı işler aldıklarını söylüyor. Dolayısıyla da onların 5-6 ay sonraki akıbetlerinden çok fazla karamsar olmadıklarını görüyoruz.
Buradan da anlaşılıyor ki beklemektense çözüm üretmek için yeni pazarlar aramak her zaman daha avantajlı.

İşine sahip çıkmak ya da hemen bırakmak gerek

Aslında doğru ya da yanlış bir karar vermek ve bunu uygulamak, sonuçları ne olursa olsun kabul edilebilir bir durum. Ancak sonucu neredeyse belli olan bir sonu hiçbir şey yapmadan beklemek anlaşılabilir bir durum değil.
Burada olması gereken, işine sahip çıkmak adına küçükte olsa yeni yatırımlar yapmak değil mi?
Sonuçta sen kendi işini geliştirmek ya da en azından yaşatmak adına müşteri adaylarının yeni yatırım yapmasını istiyorsun ama sen sadece bekliyorsun! Hiç gerçekçi değil.

Bence gidişat belli. İşine sahip çıkanlar kalacak, bekleyenler gidecek. Her şeyin bir sonu olduğuna göre bu kriz de bir gün bitecek ve konveyör sektörü kazanacak.