Eve İş Götürme programına katılan Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği (FODER) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. İlknur Üner, bankacılık sektörü üzerine ST Endüstri Radyoda değerlendirmede bulundu.

Finans sistemlerinin en güçlü kurumlarının bankalar olduğunu belirten ve burada yaşanan bir sıkıntının tüm ekonomiyi etkilediğini ifade eden Üner, “Bankaların reel sektörü besleyen bir yapısı var. Reel ekonomiyi ayrı finans sistemini ayrı bir şekilde düşünemeyiz.” dedi.

“ÖNEMLİ BİR FONKSİYON”

Bankaların mevduat ve kredinin haricinde bir para yaratma fonksiyonu var diyen Üner, aslında insanlara kredi vererek sisteme bir para yaratıyor bankalar ve sistemde para olmadığı zaman da sistem tıkanıklığa gidiyor. Dolayısıyla bankaların üstlendiği fonksiyon önemli bir fonksiyon.” ifadesini kullandı.

Sermaye yeterlilik rasyosu denilen durumun yani bankaların kendi öz kaynaklarıyla riskli varlıklarını finanse etme oranının önemli olduğunu belirten Üner, normalde %8 olması gereken oranın %19 olduğunu ve bununla birlikte bankaların güçlü bir sermaye yapısının bulunduğunu kaydetti.

“SERMAYELER GÜÇLÜ ANCAK RİSK FAZLA”

Türk bankacılık sektöründeki gelinen noktanın uluslararası diğer ülkelerle karşılaştırıldığında gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ortalamalarına göre daha fazla riskli varlık taşıdığını vurgulayarak bunun bankaların batık kredi olma ihtimalinin daha yüksek olduğu anlamına geldiğini belirtti.

Üner, “Bankalar sermayelerinde güçlü ancak bilançolarında bir takım riskler taşıyorlar yani kırılganlıkları var.” dedi. Pandemi sürecinde verilen kredilerin geri dönüşünde sıkıntılar olabileceğinin sinyallerini verdiğini de ekledi.

“YENİ FIRSATLAR YARATILMALI”

Üner, “Bizim kendimizi iyi analiz etmemiz gerekiyor. Örneğin, tarım ve enerji gibi bazı sektörlerde uzmanlaşmak gerekiyor. Kredi veya proje finansmanında bankaların daha nitelikli hizmetler veriyor olması lazım.” dedi.

Bu tarz kriz anlarının aslında bir dönüşüm dönemi olduğunu ve yeni rotalar çizilip fırsat yaratmak gerektiğini sözlerine ekledi.