SICK, 1946 yılında Almanya’da kurulmuş, endüstriyel otomasyon sektörünün önde gelen sensör ve algılama teknolojileri üreticilerinden biri olarak konumlanıyor. 12.000’i aşkın çalışanıyla sanayinin dijitalleşmesine yön veren SICK, geliştirdiği gelişmiş sensör çözümleriyle üretim hatlarında veri toplama, kalite kontrol, güvenlik, izlenebilirlik ve enerji verimliliği gibi kritik süreçleri optimize ediyor. SICK, özellikle Endüstri 4.0 ve yapay zekâ destekli otomasyon sistemleri alanında sunduğu inovatif çözümlerle, sanayi işletmelerinin rekabet gücünü artırmayı ve dijital dönüşümünü hızlandırmayı hedefliyor. SICK Genel Müdürü Mehmet Kahveci, SICK'e ilişkin detayları şöyle paylaşıyor:
OTOMASYONUN TÜRKİYE'YE GELİŞİNDEN BU YANA SAHADA
"1946 yılında 2. Dünya Savaşı'nın hemen ardından Almanya'da kurulmuş bir firmayız. Firmanın ismi kurucusundan geliyor. 1972 yılı itibarıyla da ilk yurt dışı ofisi Fransa’da açılmış. Ondan sonra da farklı farklı ülkelerde ofisler açılarak devam etmiş bu süreç. Şu anda Türkiye dahil dünyanın 42 ülkesinde faaliyet gösteren ve toplamda 12 bin kişilik bir çalışan sayısı olan bir şirketiz. 2024 yılında globalde 2.2 milyar euroluk bir satış hacmine ulaşmış durumdayız. Firmanın ana faaliyet alanı ise özellikle endüstriyel otomasyon dediğimiz yani üretim hatlarının işlevlerinin hızlandırılması, bazı basit hataların önüne geçecek şekilde otomasyon sistemlerinin entegre edilmesiyle ilgili o süreç içerisinde algılama teknolojilerini sağlayan bir firmayız biz. Genel itibarıyla bakarsak biz optik ve endüktif algılama teknolojilerini kullanarak sinyal üreten sensörler ve bu sensörlerin de tabii ki kendi içerisindeki varyasyonlarıyla endüstriye hizmet eden bir kuruluşuz diyebilirim."
Türkiye'deki faaliyetlerinin, distribütörlükler de göz önüne alınacak olursa 1980 sonları 1990 yıllarının başına kadar gittiğini söyleyen Kahveci, "O dönemden beri Türkiye'de faal bir şekilde temsil ediliyoruz." diyor. Türkiye'deki otomasyon dönüşüm sürecinin de o tarihlerde çok hızlı bir şekilde başladığını söyleyen Kahveci, "Özellikle programlanabilir kontrol cihazlarının otomasyon sektörüne girmesiyle ve hat mantığının oluşmasıyla beraber otomasyon hızlanmaya başlıyor. Biz de bu süreçte firma olarak, endüstrinin algılama anlamında tüm ihtiyaçlarına destek olan, onlara farklı farklı çözümler üreten bir noktada duruyoruz. Sektörlerimizin sınıflandırmasını yapmak çok güç. Çünkü biz hemen hemen her sektörde varız. Her türlü endüstriyel otomasyon alanında ürünlerimiz var. Türkiye'de temel olarak sınıflandıracak olursak üretim yapan, yapılan üretimin gerek üretim sırasındaki lojistiğini, gerekse üretim sonrasındaki dağıtımını yapan alanlardaki otomasyon ve proses otomasyonu dediğimiz ham madde ile veya çevresel konularla ilgilenen alanlarda ürünlerimizi, çözümlerimizi sunmaktayız." diyor.
SICK'TEN ROBOTİK ÇÖZÜMLER
Robotik ve yapay zekayla entegre çalışan sensör çözümleri hakkında konuşan Kahveci, "Robotların üretim hattındaki konumunu, hareketini, hassasiyetini ölçen her şey sensörlerle gerçekleşiyor. 0-1 mantığıyla çalışan basit sensörlerden mikron seviyesinde ölçüm yapan sensörlere kadar geniş bir yelpazede çalışıyoruz. Robotun hareketinin istenen sonucu verip vermediğini sensörlerle doğruluyoruz." diyor ve Türkiye'deki projelere ilişkin düşüncelerini şu şekilde aktararak konuşmasını sonlandırıyor:
"Türkiye’de robot yatırımları son 10 yılda ciddi anlamda arttı. Eskiden sadece otomotivde görürdük. Şimdi gıda, lojistik ve dağıtım merkezleri dahil birçok sektörde robotlar kullanılıyor. Robotik çözümlere olan güven artıyor, bu da sektörün büyümesini sağlıyor. Dolayısıyla gördüğümüz şu, Türkiye'deki robota olan inanç ve düşünce biçimi geçmiş on yıla kıyasla baktığımızda çok daha ileriye doğru taşınmış görünüyor. Sanayi işletmelerinde robot yatırımlarının farklılaştığını, farklı farklı alanlara eriştiğini görebiliyoruz."