Rockwool Technical Insulation, endüstriyel yalıtım alanında çözümler sunuyor ve 25 farklı üretim alanında çalışmalar yürütüyor. Her iki yılda bir düzenlenen Expomaritt - Gemi İnşa ve Yan Sanayi Fuarı’nın 15. yılında yerlerini alan Rockwool’un Pazarlama Müdürü Bülent Yanaray ile sundukları çözümleri, Ar-Ge faaliyetlerini ve gelecek dönem hedeflerini konuştuk.

-    Şirket yapılanmanızdan bahseder misiniz?

Biz Rockwoll izolasyon malzemelerinin Türkiye distribütörlüğünü yapıyoruz. Bu izolasyon malzemesi ağırlıklı olarak gemilerde ve endüstri sanayinde kullanılıyor. Bunun dışında büyük kazanlarda ısı kaybını önlemek için de kullanılıyor. Zaten Rockwoll‘un üretiminin büyük çoğunluğu da teknik malzeme ve inşaat üzerine yapılanmış durumda. Bunun çok az bir kısmı gemi yalıtımından oluşuyor. Bu toplam üretim kapasitesinin yüzde 5 ile 10’u kadardır. Rockwoll, dünyada 26 adet fabrikası olan Danimarka kökenli, çok büyük ve uluslararası bir izolasyon firması. Biz ağırlıklı olarak burada gemi sektöründe çözümler sunuyoruz. Fakat teknik sektörler, ağır sanayi sektörleri, jeotermik santraller gibi alanlarda malzeme temininde de yardımcı oluyoruz bütün müşterilerimize. Gemilerde özellikle olmazsa olmaz koşullardan bir tanesi izolasyondur. Özellikle makina dairelerinde A60 dedikleri, 60 dakika yangına dayanıklı malzemenin kullanılması zorunluluğu var. IMO Uluslararası Gemi Ajansı’na göre bu zorunluluk olmazsa olmaz koşullardan biri. Bu şart karşılanmadığı takdirde gemilere seyrüsefer izni vermiyorlar. Biz de tüm bu koşullar için sertifikasını almış çok ender ve dünya çapında bu işi yapan firmalardan bir tanesinin Türkiye distribütörüyüz. 26 tane ülkede 26 tane fabrikamız var. Bu aşağı yukarı 5-10 ülkeye yayılmaktadır. Bunları çoğu Avrupa’da fabrikalarımız bulunmaktadır. Danimarka’ da, İspanya ‘da, Amerika’ da, Çin ‘de, Rusya ‘da fabrikalarımız vardır.

-    Rockwool’un Türkiye’deki yerinden ve kaya yünü ürününüzün özelliklerinden bahseder misiniz?

Tabii. Bu ürünün asıl ham maddesi volkanik taşlar ve kok kömürü. Bu iki madde aynı kazanda bin 500 santigrat dereceye yakın bir derecede kaynarlar. Tabii çeşitli bileşenler de içerisine ilave ediliyor. Daha sonrasında lav haline gelen karışım dökülürken bir hava püskürtme işlemine tabi tutuluyor. Birleştirilen bu madde istenilen santim aralığına ve yoğunluğuna göre ayarlanıyor. Daha sonra ürün presleniyor ve üretimden çıkıyor. Aslında ürünün yüzde 80‘i havadan oluşuyor. Biz de Danimarka havasını satmış oluyoruz müşterilerimize. Ancak yalıtım malzemelerinin genel itibariyle mantığı bu şekilde işler. Bir cruise gemisini düşünebilirsiniz. İçerisinde disko da var restoran da dinlenme odası da. Dolayısıyla buralardaki ses ve ısı izolasyonun sağlanması oldukça önemli bir konu. Son dönemde Norveç’te üretilen balıkçı gemilerini baz alarak konuşursak Türkiye bu alanda da oldukça başarılı hamleler yaptı.

-    Yalıtım ürününüzün kullanım alanlarına göre genişlikleri de farklılık gösteriyordur eminim. Bunlara biraz örnek verir misiniz?

Pek tabii kullanım yerlerine göre değişiklik sergiliyor bu konu. Mesela biraz önce bahsettiğim balıkçı gemilerinde ısı ve ses için yapılan izolasyon 150 milimetreyi bulabiliyor kalınlık olarak. Mesela deck dediğimiz güvertelerde veya tavanlarda 100 yoğunluk 40 milim malzeme yeterli oluyor. Bunun kemerlerinde ise 25 milimlik malzeme yeterli görülmekte. IMO zaten bizim sertifikamızı bu şekilde alındığı için geçerli görüyor. 

-    Ar-Ge faaliyetlerinizden bahseder misiniz?

Tam olarak bir yüzde veremem ancak Ar-Ge faaliyetlerinin oldukça yoğun bir tempoda gerçekleştiğini söyleyebilirim. Sürekli yeni malzemeler, yeni üretimler ve mümkün olduğu kadar daha hafif malzemeler üretebilmek adına sürekli olarak çalışılıyor. Aynı özelliklere haiz olan ancak yüzde 40 daha hafif ürünler ürettik. Çünkü bazı gemilerde özellikle savaş gemilerinde, lüks yatlarda ve bazı feribotlarda bu hafif malzemeleri daha çok tercih edebiliyorlar. Bu hafif malzemeler de gemilerin manevra kabiliyetini artırıyor. Bu hafif malzemenin üretimini de ciddi şekilde çalışmalar sonucunda sadece Rockwool kullanarak yaptık. Diğer bazı üreticilerde bu Rockwool kaya yünü dediğimiz ürünle cam yünün karışımı olarak kullanılıyor. Ancak biz sadece kaya yününden yaptık bu işi. 

-    Türkiye’deki gemicilik sektörünü değerlendirir misiniz?

Tabii. Gemicilik sektörü hakikaten 2007 yılına kadar çok ciddi bir büyüme içerisindeydi ve çok ciddi teşvikler verildi. Haliyle olağanüstü bir gelişme gösterdi. 2007-2008 dünya krizinden sonra açıkçası durulma dönemine geçildi. Fakat daha sonra bazı tersaneler kendi içlerinde değişikliğe gitti. Eskiden Türkiye’nin bir numaralı üretimimi denizcilikte tankerlerdi. Hemen hemen her tersane tanker üretip, satıp ciddi paralar kazanabiliyorlardı. Fakat dünya konjonktüründeki gidişat ve müşteri talepleri de değişince Türkiye’deki çoğu tersane buna çabuk uyum sağladı. İlk etapta burada tersanelerimiz bunu bir kabuk dediğimiz sadece sac kısmını yaparak iç dekorasyon kısmını yapıyorlardı. Daha sonra Norveç’e götürüp bunu orada tamamlattırıyorlardı.  Fakat gördüler ki Türkiye’deki tersaneler bu işte de oldukça başarılı ve hemen ardından gemilerin iç donanımları da burada yapılmaya başlandı. Artık gemiler toptan olarak burada yapılıyor. Her şeyiyle en ufak detayına kadar burada yapılıp ve ihraç ediliyor.  Dolayısıyla istihdam yaratıcı ve ihracat açısından da baya iyi potansiyeli olan sektördür. 

-    Peki, son olarak gelecek dönem iş gündeminizde neler var, hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?

Açıkçası bu konuda biraz dünya konjonktürü önemli bir yere sahip. Dünya ticaretinin artmasıyla birlikte armatörlerin gemi yapım talebi, gemi ihtiyacı arttığı müddetçe onlar yapacaklar. Biz de üreteceğiz ve ürettiğimiz yalıtım malzemesini satacağız. Son dönemlerde eski gemilerin yenilenmesi süreci başladı. 25 – 30 yıllık gemiler hurdaya ayrılıyor ve yenileniyor. Bir de bunları böyle düşünürsek bunlarda biraz bu süreçte hızlılık olacak, böylece yeni yapımları bu şekilde telafi edebileceğimizi düşünüyorum. 2019-2020 yılları arasında ise geçmiş dönemlerdeki standardımızı üretim açısından koruyabileceğimizi düşünüyorum.