İşleri yetiştirebilmek için uzun saatler çalışıyor…
İşleri yetiştirmek dediysem, öyle işinin çokluğundan değil!
Tek usta kendisi olduğu için müşterilerini bekletmemek adına çok çalışıyor.
Durum böyle olunca da az kazanıyor tabi! Kendi ifadesiyle yazayım; “işçilik yapsam daha çok kazanırım ama bu yaştan sonra işçilik yapamam” diyor.

***

Ustamız bir süre önce İstanbul’da bir fuarı ziyarete gidiyor.
Bu onun ilk fuarı imiş! “Fuarları pek sevmem” diyor!
Yine de gitmiş, sadece meraktan!
“Fuarda robot gibi bir şey gördüm, tenis topunu almış oradan oraya götürüyor. Bu ne! Bunu ben de yaparım dedim ve yaptım” diyor!

***

Bir şekilde bana ulaştı. Benden yardım istiyor.
Yaptığı işle ilgili korkuları varmış. Kimseye güvenemiyor.
Patent başvurusunda bulunalım dedim, daha çok kaygılandı!
“Konya’da su ile çalışan araba yapan adam vardı, o adama ne oldu?” diye bana soruyor.
Elimizdeki iletişim kanallarını kullanalım, yaptığın işi destekleyecek imkanlar bulalım, geliştir dedim, ona da yanaşmıyor!
Anlayacağınız, elindeki imkanlarla yapılması imkansıza yakın bir işi başarmış ama ne patent ne de faydalı model alamayacağını o da biliyor!

***

Peki, ben bu konuyu neden yazdım?
Halimizi görelim diye!
Kendi işimizi geliştirmek için imkanlar dahilinde yatırım yapmaktan kaçınıyoruz da, elin yaptığı işi yapmak için olmayan kaynaklarımızı bile kullanabiliyoruz!
Ben sadece bir Halis ustayı yazdım. Varın siz tüm Türkiye’yi düşünün!

Not: Merak edenler için yazıyım, Halis usta laz değil!