FOTO: Nil Tiritoğlu İnşaat Malzemeleri Yönetim Kurulu Başkanı / İç Mimar- YESU, Leed GA, Sürdürülebilirlik Uzmanı Nil Tiritoğlu
Baharın gelişiyle doğanın canlanması, şehir yaşamına dair algımızı da tazeliyor. Kentlerimizi birer yaşam alanı olarak yeniden düşünmemize vesile olan bu mevsim, sürdürülebilirlik kavramını daha derinlikli şekilde ele alma fırsatı sunuyor. Bu makalede, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları çerçevesinde özellikle SKA 11 (Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar), SKA 13 (İklim Eylemi) ve SKA 7 (Temiz Enerji) hedefleri odağında; kentsel dönüşümden akıllı şehir uygulamalarına, doğa dostu mimariden insan merkezli kent politikalarına kadar geniş bir perspektifle sürdürülebilir şehirlerin nasıl inşa edilebileceği ele alınıyor. İç Mimar ve sürdürülebilirlik uzmanı Nil Tiritoğlu’nun teknik ve vizyoner bakışıyla kaleme alınan bu çalışma, doğayla uyumlu, dirençli ve yaşanabilir şehirler yaratmak adına hem stratejik hem de ilham verici bir yol haritası sunuyor.
Baharın gelmesiyle birlikte ağaçların yeşerdiği, çiçeklerin açtığı bu güzel günlerde, doğayla iç içe yürüyüşlerimizin arttığını, kahvemizi dışarıda, açık havada içmenin keyfine daha sık vardığımızı fark ediyoruz. Bu zamanlar bize şehrimizin aslında büyük ölçekli bir evimiz olduğunu tekrar hatırlatıyor. Tıpkı evimizin içinde nasıl sağlıklı ve huzurlu bir ortam yaratmak istiyorsak, yaşadığımız şehirlerin de aynı şekilde sağlıklı ve yaşanabilir olması gerektiğini görüyoruz. Çünkü şehirler ne kadar sağlıklı ve sürdürülebilir ise, bizler de fiziksel ve zihinsel açıdan o kadar sağlıklı ve huzurlu oluyoruz.
2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA), tam da bu noktada bize rehberlik eden, yaşadığımız çevreyi şekillendiren önemli kriterler sunuyor. Özellikle SKA 11 (Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar), SKA 13 (İklim Eylemi) ve SKA 7 (Erişilebilir ve Temiz Enerji) gibi hedefler, şehirlerimizin dönüşümünde temel kılavuzlarımız haline geldi. Kentlerimizin geleceğini şekillendirirken, sürdürülebilirliği esas alan bu amaçları, kentsel dönüşüm ve akıllı şehir uygulamalarıyla birleştirmek, yaşadığımız yerleri daha iyiye taşımak için kaçınılmaz bir sorumluluktur.
Kentsel dönüşüm projeleri, sadece eskiyen binaların yenilenmesi olarak algılanmamalıdır. Bu dönüşüm, şehirlerimizin altyapısının güçlendirilmesi, enerji verimliliğinin artırılması, yeşil alanların çoğaltılması ve çevre dostu ulaşım olanaklarının geliştirilmesini de içeren geniş bir vizyona sahiptir. Akıllı şehir uygulamaları ise teknolojinin sağladığı olanaklarla şehir yaşamını daha sürdürülebilir, verimli ve kullanıcı dostu hale getirir. Bu uygulamalar sayesinde enerji tüketimi azaltılır, atık yönetimi etkinleştirilir ve trafik sorunları minimize edilirken, aynı zamanda vatandaşların hayat kalitesi önemli ölçüde artırılır.
2030 hedefleri doğrultusunda kurgulanmış bir şehir, sadece altyapı ve teknoloji ile değil, aynı zamanda doğanın ve insanın bir bütün olarak ele alındığı bir ekosistem olarak görülmelidir. Yeşil alanların artırılması, yaya ve bisiklet yollarının yaygınlaştırılması, enerji tüketimini minimize eden binalar ve yenilenebilir enerji kaynaklarının entegrasyonu, geleceğin sağlıklı şehirlerinin olmazsa olmaz unsurlarıdır.
Baharın bizlere sunduğu bu taze başlangıç duygusuyla, yaşadığımız şehirleri daha sürdürülebilir, yeşil ve yaşanabilir kılmak için adım atmaya davet ediyoruz. Şehirlerimizle kurduğumuz bağları güçlendirmek, onların sorunlarına ortak olmak ve çözümleri birlikte üretmek hepimizin sorumluluğundadır. Unutmayalım ki, şehirlerimiz bizim büyük evlerimizdir ve bu evleri güzelleştirmek, hayatlarımızı da güzelleştirmek demektir.