Her gün binlerce şirket zor kazandıkları milyarlarca lirayı masada bırakmakta. Bu para kolay görünür bir para değil, çünkü ortada para olarak durmuyor. Şirketlerin satın aldıkları ürünlere ve hizmetlere gizlenmiş durumda. Yalnızca bunu görmesini becerebilenler paralarını kurtarabiliyorlar. Anlaşılacağı gibi parayı kurtarmanın yolu doğru satın alma yapmaktan geçiyor. Burada ne pahasına olursa olsun ucuza satın almayı değil, doğru satın almayı savunuyoruz. Ecnebilerin yıllar önce söylediği; “ucuz mal alacak kadar zengin değilim”  lafına içerdiği bilimsellik nedeniyle sonuna kadar inanıyoruz. Eğer pahalıya aldığım girdiyi ucuz olan alternatifiyle arasındaki farktan daha yüksek bedelle satabiliyorsam pahalı olan doğru maldır, cümlesiyle konuyu açıklayabiliriz.

Konuya böyle giriş yapmamızın nedeni depoya gelen tüm malların satın alma aşamasından geçmeleri. Diğer ifade ile depo yönetimi satın alma aşamasında başlıyor. Eğer depoda yanlış malları, yanlış adetlerde bulunduruyorsanız iyi depo yönetimi yapamıyorsunuz demektir. 

Bir malı yanlış yapan çok özellik bulunur. Her şeyden önce iç müşterinizi memnun edemiyorsa o mal yanlıştır. Malı ucuzlatmak için miktar iskontolarından yararlanayım diye yıllık ihtiyacınızın üzerinde alım yapıp, uzun süre bekleterek gizli finansman maliyetlerine katlandığınız mal yanlıştır. Yeteri sayıda teklif almadan depoya sokulan mal yanlıştır. Son kullanma tarihi kullanacağınız tarihten önce biten mal yanlıştır. Kraljic matrisindeki yerini belirlemeden aldığınız mal yanlıştır. Doğru ambalajla alınmayan mal yanlıştır. Sözleşme sayfası çok olan mallar yanlıştır. Gerektiği halde Internet’ten alınmayan mallar yanlıştır…

Satın alma ve envanter yönetimi ile bütünleşmeden depo yönetimi yapıyorsanız stratejik yanlıştır.