Enerjisini Üreten Fabrikalar

Zirve’de Karbon Emisyonu Konuşuldu

Enerjisini Üreten Fabrikalar Zirvesi, ikinci gününde de tüm hızıyla sürüyor.

Sanayide enerji tasarrufu ve yeşil dönüşümün yol haritası niteliğindeki 6. Enerjisini Üreten Fabrikalar Zirvesi ikinci gününde de yoğun katılımla devam ediyor. Sanayinin önde gelen firmalarını, akademisyenlerini, kamu temsilcilerini ve sektör uzmanlarını buluşturan Zirve’nin ikinci gününde moderatörlüğünü Altuğ Karataş’ın üstlendiği “Karbon Emisyonu Yönetimi-Yeşil Dönüşümün Etkileri” başlıklı panelde İklim Değişikliği Başkanlığı İklim Finansmanı ve Teşvikler Dairesi Başkanı Mürsel Akbulut, Goldstein Carbon Proje Direktörü Borga Köprülü ve Ecologica ile Seka Consulting Kurucu Ortağı Serhat Kısakürek, karbon emisyonu ve Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) başta olmak üzere yeşil dönüşümün endüstri üzerindeki etkilerini konuştu.

Panelin açılış konuşmasını yapan Karataş, karbon emisyonuna yönelik son dönemde global arenada ve Türkiye’de atılan adımlarla birlikte Temmuz ayında Resmi Gazete’de yayımlanarak yasalaşan İklim Kanunu’nun ortaya çıkış nedenlerini ve mevzuatı değerlendirdi.

“İKLİME DAİR TÜM KARARLARIN ORTAK AKILLA YÜRÜTÜLMELİ”

İklim Kanunu ile neyin amaçlandığı ve endüstriye yansımalarına yönelik açıklamalarda bulunan Akbulut, dinleyicilerle teknik ve genel bilgileri paylaştı. İklim değişikliğiyle mücadele edilmesi gerektiğinin önemine dikkat çeken Akbulut, bu doğrultuda devletin regülasyon yaparak alınan kararları kanuna dayandırmaya ihtiyacı olduğunu vurguladı. İklim değişikliğinin sektörel, ekonomik ve sosyal etkileri olduğuna değinen Akbulut, İklim Kanunu’nun ülkeleri risk altına sokan değil, koruyan bir kanun olduğunun altını çizdi.

ETS’ye de değinen Akbulut, bu asistemle firmalara belirli emisyon satın alma hakkı verildiğini, emisyon azaltımı noktasında daha az başarılı olan firmaların başarılı olan firmaları finanse ettiğini belirtti. Dünya genelinde ETS uygulayan 40’a yakın ülkenin olduğunu ifade eden Akbulut, iklime dair tüm kararların ortak akılla yürütülmesi gerektiğini, tüm bakanlıkların bu işin merkezinde olduğunu vurgulayarak İklim Kanunu’na sahip çıkılması gerektiğini kaydetti.

“2030 YILINA KADAR %50’YE ULAŞACAK”

Gönüllü Karbon Piyasaları ve Gönüllü Karbon Kredileri konularına değinen panelist Köprülü, Türkiye’nin yaklaşık 20 yıldır Gönüllü Karbon Piyasaları’na proje ürettiğini ve ülkemizdeki yenilenebilir enerji yatırımlarının tamamına yakının Gönüllü Karbon Kredisi ürettiğini vurguladı. 2020 yılında Avrupa Birliği’ndeki şirketlerin yıllık sermaye harcamalarının %25’inin emisyon harcamalarına gittiğini belirten Köprülü, 2030 yılına kadar bu oranın %50’ye ulaşmasının beklendiğini açıkladı. Emisyon azaltımının şirketler için büyük bir maliyet olduğuna değinen Köprülü, karbon kredilerinin ise gelir oluşturan bir model olduğunun altını çizdi.

FİNANSMAN ALANINDA BÜYÜK DÖNÜŞÜM

Karbon kredisi ve İklim Kanunu’na yönelik tüm verilerin hükümet ve firmaları önlem almaya yönelttiğini belirten Kısakürek, karbon kredisi sisteminde en büyük dönüşümün finansman alanında yaşandığını aktardı. Büyük finansman şirketleri ya da kalkınma bankalarının emisyon azaltımı konusunda şirketleri desteklediğini açıklayan Kısakürek, son 5 yılda global kalkınma bankalarının finansman arayan projelerde yatırım ve finansman başlıklarında emisyon azaltıcı ve sürdürülebilir olması koşulu koyduğunu ifade etti.

İklim Kanunu’nda şirketlere atfedilen zorunluluklar olduğunu belirten Kısakürek, bu zorunlulukların uluslararası arenada firmaların yatırım süreçlerine uyum sağlamalarına olanak sağladığını da sözlerine ekledi.