Goldwind Türkiye ile Dere İnşaat arasında gerçekleştirilen bıçak (kanat) fabrikası ortaklığı, yalnızca bir yatırım değil; YEKA programının yerelleştirme vizyonunu somutlaştıran kritik bir adım olarak dikkat çekiyor.
2027’DE FAALİYETE GEÇECEK DEV TESİS
İş birliği kapsamında kurulacak fabrikanın ölçeği, Türkiye’nin rüzgar türbini bileşenlerinde tam entegre bir üretim merkezi olma hedefiyle örtüşüyor. 200.000 metrekarenin üzerinde arsa alanı bulunan projede ana inşaat alanı 30.000 metrekarenin üzerinde olacak. 500’den fazla kişiye istihdam yaratması beklenen tesisin planlanan işletme tarihi ise 2027 olarak belirlendi.
Bu yatırım, yerelleştirilmiş kanat üretimini mümkün kılarak türbin tedarik zincirinde hem istikrar hem de rekabet gücü sağlayacak. Aynı zamanda Türkiye’nin 2035 enerji dönüşümü hedeflerine doğrudan katkı sunacak bir üretim kabiliyeti ortaya koyacak.
YEKA VİZYONUYLA UYUMLU YERELLEŞME HAMLESİ
Yeşil enerji dönüşümünde yüzde 70’e varan yerli aksam hedefini içeren YEKA modeli, Türkiye’nin ulusal sanayi gücünü rüzgar türbini üretimiyle buluştururken; Goldwind’in attığı bu adım, yerelleştirme gerekliliklerinin ötesine geçen kapsamlı bir tedarik yaklaşımı sunuyor.
Goldwind’in Türkiye’deki mevcut operasyonları; %88’e ulaşan yerelleştirilmiş iş gücü yapısı, 400 MW işletmede ve 420 MW yapım aşamasındaki proje portföyü ile Afyon, Balıkesir ve Yozgat’ta konumlanan geniş servis ağı sayesinde bu yeni yatırım adımını stratejik olarak güçlendiriyor.
Bu yapı, hem uzaktan izleme sistemleri hem yerelleştirilmiş teknik ekipleri hem de yedek parça teminiyle tam yaşam döngüsü destek mekanizmasını oluşturuyor.
TÜRKİYE’NİN RÜZGAR EKONOMİSİNE STRATEJİK KATKI
Yerelleştirilmiş üretim, uzun vadeli enerji güvenliği ve tedarik zinciri istikrarı anlamına geliyor. Kanat gibi türbin performansını doğrudan etkileyen kritik bir bileşenin Türkiye’de üretilmeye başlanması, sektörde hem maliyet avantajı hem de yüksek teknolojili üretim kabiliyeti yaratacak.
Goldwind, çelik kule, jeneratör ve kanat gibi temel bileşenlerin yerelleştirilmesine dönük planlarıyla Türkiye’nin rüzgar teknolojileri ekosisteminde kalıcı bir oyuncu olmayı hedefliyor. Bu yatırımın, Avrupa tedarik zincirindeki konumunu güçlendirmesi de bekleniyor.