Enerjisini Üreten Fabrikalar

Kömür Alımı Garantisi Yenilenebilir Hedeflere Gölge Düşürüyor

Ember’in yeni analizine göre, Türkiye’nin yerli kömür santrallerine 2030’a kadar dolar bazında alım garantisi verme kararı, enerji dönüşümünü yavaşlatma riski taşıyor.

Türkiye, enerji arz güvenliği bahanesiyle yerli kömüre bir kez daha el uzatıyor. 2030 yılına kadar yerli kömür santrallerine 75 USD/MWh alım garantisi sağlayacağını açıklayan Türkiye, dört yıllık dönemde 8,7 milyar doları kömür santrallerine yönlendirecek. Oysa bu tutar, şebeke modernizasyonu için ayrılan beş yıllık bütçeden %53 daha fazla. Uzmanlara göre, aynı kaynak güneş ve rüzgar yatırımlarına aktarılsa, Türkiye’nin 2035 hedefleri hem teknik hem de ekonomik olarak çok daha kolay erişilebilir hale gelecek.

KÖMÜR, YENİLENEBİLİRİN ÖNÜNÜ TIKIYOR

Ember’in analizine göre, Türkiye’nin enerji politikası, ucuzlayan yenilenebilir kaynaklara rağmen hala fosil yakıtlara dayalı ilerliyor. Son 10 yılda güneş enerjisi santrali kurulum maliyetleri %77, rüzgar santrali maliyetleri ise %40 oranında düşmüş durumda. Bu düşüş, güneşten elektrik üretim maliyetini %69 azaltarak, 43 USD/MWh seviyesine indirdi. Yani güneş, bugün Türkiye’nin en ucuz elektrik üretim kaynağı konumunda.

Buna karşın yerli kömür santrallerinde ortalama üretim maliyeti 55 USD/MWh civarında seyrediyor. Yeni kurulacak bir kömür santralinde bu maliyet 90 USD/MWh’ye kadar çıkıyor; bu da güneş enerjisinden üretim maliyetinin %109 üzerinde.

Ember Enerji Analisti Çağlar Çeliköz, Türkiye’nin enerji dönüşümünde geriye dönük bir tercih yaptığını vurgulayarak, “Güneş enerjisinden elektrik üretmenin maliyeti her yıl düşerken, Türkiye teşviklerini hala yerli kömür santrallerine yönlendiriyor. Bu sadece ekonomik bir tercih değil; aynı zamanda geleceğin enerji altyapısına ket vuran bir karar. Eğer bugün 8,7 milyar dolarlık teşvik kömür yerine şebeke altyapısına yönlendirilseydi, Türkiye 2035’te 120 GW’lık rüzgar ve güneş kurulu gücü hedefine çok daha kolay ulaşabilirdi.” değerlendirmesinde bulundu.

Çeliköz’e göre, Türkiye’nin kaynaklarını şebekenin yenilenmesine, trafo merkezlerinin modernizasyonuna ve çatı, yüzer, hibrit GES gibi yeni nesil projelerin önündeki bürokratik engellerin kaldırılmasına yönlendirmesi, enerji dönüşümünü hızlandırmanın en etkili yolu.

KÖMÜRE DOLARLA TEŞVİK, ŞEBEKEYE TÜRK LİRASI BÜTÇE

Yerli kömür santrallerinin yakıt, personel ve işletme maliyetleri Türk lirası cinsinden olmasına rağmen, teşvikler dolar bazında sağlanıyor. Açıklanan 75 USD/MWh’lik fiyat, santrallerin son bir yıllık ortalama elektrik satış fiyatı olan 67 USD/MWh’den %12 daha yüksek. Üstelik santraller, üretim yapmadıkları dönemlerde dahi kapasite mekanizması kapsamında destek almaya devam edecek.

Bu durum, Ember’e göre, hem piyasa dengesini bozuyor hem de enerji dönüşümünü geciktiriyor. Son 1 yılda santrallere kapasite mekanizması kapsamında 7 milyar TL (188 milyon dolar) ödeme yapılmış durumda. Buna yeni teşvikler de eklendiğinde, kömürün enerji piyasasındaki “devlet destekli” konumu daha da güçlenecek.

YATIRIMCI RÜZGAR VE GÜNEŞE DAHA FAZLA ÖDÜYOR

Kömür için belirlenen alım garantisi, yenilenebilir enerji ihalelerindeki fiyatların çok üzerinde. 2025’te gerçekleştirilen rüzgar ve güneş YEKA ihalelerinde alım fiyatları 32,5–55 USD/MWh aralığında gerçekleşti. Yani kömür teşviği, bu fiyatların neredeyse iki katı. Üstelik yatırımcılar, 2 GW’lık kapasite için devlete 220 milyon dolar katkı payı ödemeyi de taahhüt etti. Bu tablo, yenilenebilir enerjinin devlet desteğine değil, piyasa rekabetine dayalı olarak ilerlediğini; kömürün ise destek olmadan ayakta duramayacağını açıkça ortaya koyuyor.

ŞEBEKE YENİLENMEZSE, 120 GW HAYAL Mİ OLUR?

Türkiye’nin 2035 hedefinde 76,9 GW güneş ve 43,4 GW rüzgar kurulu güce ulaşmak var. Ancak Ember, mevcut şebeke kapasitesiyle bunun mümkün olmadığını belirtiyor. Eylül 2024 itibarıyla lisanssız güneş santralleri için iletim kapasitesi dolmuş, Temmuz 2025 itibarıyla da dağıtım kapasitesi kalmamış durumda.

TEİAŞ’ın stratejik planına göre, şebekenin yenilenmesi için ayrılan 5 yıllık bütçe 5,7 milyar dolar. Ancak kömür teşvikine ayrılacak 8,7 milyar dolar, bu bütçeden %53 daha fazla. Ember’e göre, bu kaynak şebekeye, trafo merkezlerine ve depolama teknolojilerine yönlendirilirse, hem enerji arz güvenliği korunur hem de yenilenebilir hedefler hızla yakalanabilir.

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNÜN ANAHTARI ÇATI, YÜZER VE HİBRİT GES’LER

Türkiye’nin güneş potansiyelinin %90’ı hala lisanssız ve öz tüketim amaçlı sistemlerden geliyor. Ancak Ember, çatı GES, yüzer GES ve hibrit GES projelerinin önündeki idari engeller kaldırıldığında, bu potansiyelin hızla açığa çıkacağını belirtiyor.

Barajlı hidroelektrik santrallerine kurulacak yüzer GES’ler, gündüz saatlerinde elektrik üretirken, akşam saatlerinde baraj rezervuarlarında biriken suyla şebeke dengesi sağlanabilir. Depolamalı santraller ise frekans ve voltaj dengesinin korunmasında kilit rol oynayabilir.

Türkiye’nin 33,1 GW depolamalı santral stoğu bulunuyor; ancak fiyat üst limitleri ve mevzuat kısıtları bu yatırımların önünü tıkıyor. Ember’e göre, kömüre verilecek teşvik bu projelere yönlendirilse, Türkiye hem arz güvenliğini korur hem de düşük karbonlu bir geleceğe emin adımlarla ilerler.

KÖMÜR GEÇMİŞİN, GÜNEŞ GELECEĞİN ENERJİSİ

Son 10 yılda kömürle elektrik üretmenin maliyeti hemen hemen sabit kalırken, güneşin birim maliyeti 43 USD/MWh’ye kadar düştü. Ember’e göre, Türkiye’nin enerji politikası artık “ucuz değil, doğru olanı seçmek” sorumluluğuyla şekillenmeli. Türkiye’nin 8,7 milyar dolarlık teşviki kömüre değil, geleceğe yatırması gerektiğinin altını çizen Çeliköz, “Çünkü kömür, geçmişin enerjisi; güneş ise yarının gücü.” dedi.